Prolog

704 17 12
                                    

Genç adam, özel uçağın piste iniş yapmasıyla birlikte hızlı adımlarla inmiş; çıkışa doğru adımlıyordu.

İstanbul ağustos ayının sıcağını taşıyordu. Görevliler kendisine eşlik etmeyi teklif etse de önemsemeden reddetti. Büyük ihtimalle babası kendilerine bu görevi vermekten asla sıkılmıyordu. Hâlâ ona ait uçakla yolculuk yaptığından da buna katlansa iyi olacaktı.

Yeşil hareleri etrafı taradığında son model aracını, içindeki görevliyle birlikte görmüştü. Keyifli bir gülüş kaçtı dudaklarından. Buradaki arabasını da özlemişti. Her yerde bıraktığı bu parçalardan ne zaman ayrılsa diğeri aklında kalıyordu, zordu.

Tam bu sırada cebindeki telefon çalmaya başlamıştı. Arabadan inen görevliden anahtarı aldığında ona gitmesi gerektiğini el hareketiyle söylemiş, telefonu yanıtlamıştı.

Arayan, ablası Lisa'ydı.

"Efendim?"  diyerek açtığında arabanın sürücü koltuğuna hızla kuruldu.

"Leo? Yine ne bok yemeye İstanbul'a gittin sorabilir miyim ablacığım?"

Alaylı bir gülüşle nefes aldığında kontağı çalıştırdı.

"Neden burada olduğumu Martin ağabey'den öğrendiğini çok iyi biliyorum kız kardeşim, kelime oyunu mu yapacağız?"

Lisa'nın gözlerini devirdiğini görmese bile anlayabilmişti.

"Kendine yeni bir eğlence bul. Dersin başlamıyor mu senin artık hâlâ bir oyunlar peşindesin?" Ablasının hafif azarlayıcı sesi kendisine iyi gelse de şimdi sırası değildi.

"Bir oyun peşinde değilim," dedi Leon arabayı hızla evinin adresine sürerken. "Ben yalnızca eğlencenin peşindeyim. Eğlenceye doyarsam döneceğim. Okulu da dondurdum bir süre..." Yalan.

"Babamın haberi var mı bundan?" diye kaygıyla sorulan soruyla birlikte ciddileşti. "Henüz yok."

Histeriyle güldüğünü işitti Lisa'nın.

"Sen neredesin, ben evden çıktığımda yoktun?" diyerek konuyu dağıtmaya çalıştığında şimdi histerik gülüşü büyümüştü.

"Vegas'a geldim iki gün oluyor," dedi gülerek. Sesi keyifliydi. "Günün kazananı da tahmin edersin ki benim."

"Bana diyene bak," diye homurdandı Leon. "Ben İstanbul'a geldim diye azar yiyorum, kendisi kumar masalarında cirit atıyor..."

"Benim maksimum kaybedeceğim şey para kardeşim," dedi Lisa. "Ve bizde fazlasıyla var. Ama sen bir meçhulun peşinde koşuyorsun. Ne yapacaksın o kızın karşısına çıkarsan? Bize annemizi geri getirecek mi sanıyorsun? Hayır." Sona doğru kısılan ve ciddileşen ses tonuyla birlikte sustu.

Derin bir iç çekiş duydu ardından.

Annesi...

Leon annesini tanımadığı ve hiç görmediği için bu konuda annesine daha az kızgın, daha büyük bir özlem içindeydi.

Ablası onu bırakıp gittiği için oldukça kırgındı, özlemin yanında bu da vardı. Fakat kendisi bir kırgınlık bile duyamayacak kadar tanımıyordu annesini. Ablası da pek görmese de hayal meyal hatırladığını söylüyordu en azından. Hem birlikte daha fazla fotoğrafları vardı.

Onun annesiyle tek fotoğrafı doğumda çekilmiş olandı, kalanı da fırsat bulamamış olacak ki yoktu. Onu, Martin'den ya da Sara teyzesinden duyduğu kadarıyla tanıyor; biliyordu.
Zordu.

Senden KalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin