27. Bölüm: "YEMEK"

2.5K 137 51
                                    


Bu bölümün bir yarısı gece üçte, diğer yarısı regl ağrısından kıvrandığım bir zaman diliminde yazıldığı için eğer yazım hataları veya anlatım hatası varsa affedin lütfen. Bir boşluğum olursa dönüp ben de tekrar inceleyeceğim.

İyi okumalar, oy vermeyi ve yorum yapmayı lütfen unutmayalım.

Yorumlarda tepkilerinizi çok ama çok merak ediyorummm :)

Ve bir de şey, sizi çok seviyorum cidden ya karşıma geçseniz de sarılsam yani öyle bir sevgi...

                              -

Güzel bir ekim günüydü, hava hafif esse de insanda güzel bir hissiyat uyandırıyordu. İçim kıpır kıpırdı, tabii bu hissiyat sadece havayla mı ilgiliydi yoksa yarın gideceğimiz tatille mi ilgiliydi bilmiyordum. Geçen sefer de daha farklı sebeplerden ötürü Las Vegas'a gitmiştik birlikte ama şimdi durum her halükarda daha farklıydı.

Bir kere bu sefer gidiş amacımız yalnızca kendimiz içindi, daha iyi hissetmek içindi. Öbür kabusa hiç benzemiyordu, benzemesini de istemezdim zaten.

Bugün misafirlerimiz geleceği için ayrı bir telaş vardı üstümde. Sara'nın özür yemeği olmasına rağmen bizim(?) evde yenecekti çünkü ikisinin de ortak dayanağı bendim. Yani sanıyordum ki bundan kaynaklıydı çünkü teklif ettiğimde ikisi de kabul etmişti.

Kate, yalnız gelmeye biraz çekinceli baktığı için yanında Greta'i de çağırmayı teklif etmişti. Ben de bundan hoşnut olup kabul etmiştim, onu da en az Kate kadar seviyordum.

Üstelik kız haklıydı, bir orduya karşı yalnız ve savunmasız gibi oluyordu yalnızken. Sara'yla geçen sefer yaşananları da göz önünde bulundurursak, bayağı haklıydı hem de.

Onun dışında Joseph ve Chris de davetliydi. Kısaca çoğu arkadaşımız bugün burada olacaktı ve büyük yemek masası, öğle saatlerinden beri büyük bir telaşla hazırlanıyordu görevliler tarafından. İşte evin en sevdiğim özelliği... Onlara yardım etmeyi teklif ettiğimde kesin bir dille reddedip onları işlerinden etmemem için ricada bulunuyor ve beni bulunduğum ortamdan hızla uzaklaştırıyorlardı. Evet, bunu yapıyorlardı.

Misafirlerin gelmesine yaklaşık bir saat olduğundan ben de yukarıda, hazırlanıyordum. Dün gece Lisa ilk defa odasında yatmak istemişti ve ben de buna izin vermiştim. Zaten normal olan buydu. Tabii o bunu daha çok yeni odasının hevesiyle yapmıştı ama devamı da geleceğe benziyordu çünkü mutluydu.

Üstüme siyah düz bir elbise giydikten sonra saçlarımı düzleştirdim ve halka küpelerimi taktım. Makyaj yapmayı canım bugün pek çekmese de hafif maskara ve rujun bir zararı olmazdı öyle değil mi?

Sonunda hazır olduğumda telefonumu elime aldım. William hâlâ işteydi ve misafirler gelmeden önce burada olması gerekirdi, etik anlayışına göre bu böyleydi.

Onu aradığımda odadan çıkıyordum. Üçüncü çalışta açtı telefonunu.

"Efendim?" Koridorda, Lisa'nın yanına doğru ilerlerken konuştum.

"Neredesin? Misafirler gelecek sen daha yoksun."

"Arabadayım, geliyorum. Onlar gelmeden evde olurum," diye açıkladı. Rahat bir nefes aldım. Neden yeni gelin gibi bir telaşa kapılmış ve evin hanımı gibi davranıyordum? Hayatımdaki kocaman bir soru işaretiydi bu.

Senden KalanHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin