Yıkım

5.7K 293 89
                                    

bölümde i*ntahar kısmı var etkilenecekler okumasın lütfen



"Hamileyim" 

Tek bir kelime bu kadar büyük bir yıkım yaratabilir miydi? Tek bir kelime nefesimi kesip beni boğabilir miydi? Yapıyordu işte tam şu an karşımda mutlulukla gülen ablam ve ona gülümseyen sevdiğim adam bunu bana yaşatıyordu. Zorlukla kendimi toparladım ve yüzüme kim bakarsa baksın anlayacağı oldukça sahte olan bir gülümseme yerleştirdim. 

"Tebrik ederim" Cansu sesimi duyar duymaz bana da sarılmıştı, tamamen boşluk. Sanki en güvendiğim insan tarafından uçurumdan aşağıya itilmiştim. Bir nevi öyle de olmuştu Baran bana ablanı sevmiyorum dediği gün ona güvenmiş, inancım daha da artmıştı.

"Bence bunu baş başa kutlamalısınız" ablam sevinçle beni onaylayıp kapıya doğru gitmişti. Bende o tarafa gidecekken kolumu kavramıştı. Teninin değdiği tenim yanıyordu, cehennem ateşi gibi. Yüzümü ona dündüm ve gözlerinin içine baktım. O da bana bakıyordu belki anlatmak istediği, söyleyemediği çok şey vardı ama bakmakla yetiniyordu.

"Özür dilerim" fısıltı gibi çıkan sesiyle gözlerimi yummuştum. Yaptığım hata mıydı yoksa aptallık mıydı bilmiyorum. Ama onu seviyordum ne eksik ne fazla sadece seviyordum. Benden ne kadar uzakta olursa olsun, beni ne kadar yıkarsa yıksın ağzına sıçtığım kalbim onun için atıyordu.

Ellerimi yanaklarına çıkardım ve gülümsedim, gözlerim gülümsememe tezat dolu doluydu. Parmaklarım ile dudaklarını kıvırmaya çalıştım. Başımı yana eğmiş sevgiyle yüzüne bakıyordum. "Mutlu ol olur mu" dediklerimden sonra onunda gözleri hafiften dolmaya başlamıştı. 

"Söz ver bana" yüzüme bakıyordu gözlerinde olan duyguları çözemiyordum, kafasını yavaşça evet anlamında sallamıştı. Alnımı alnına yasladım ve gözlerimi yumdum, yanağımdan süzülen yaş onun dudaklarında nefes bulmuştu. "Hoşça kal Baran" dedim ve dudaklarımı dudaklarına yasladım. O an ne bizi görme ihtimali olan ablam umurumdaydı ne de diğerleri sadece o ve nefesleri vardı. 

Dudaklarımız hareket etmiyordu sadece birbirine bastırmıştım. Geri çekildiğimde artık gidebilirdi tamamen, benden, kalbimden ve hayatımdan. "Git hadi" hala gülümsemeye devam ediyordum. İçim kan ağlarken ben ona gülümseyebiliyordum. Kapıya doğru gidip dışarı çıktığında kendimi yere bıraktım.

Dizlerimi kendime çekmiş deli gibi ağlıyordum. Üzülüyordum ama üzülmeye hakkım bile yoktu benim. Bedenimde hissettiğim öfkeyle ayağa kalktım ve her şeyi yere atmaya başladım. Kırılan hiçbir eşya kalbimden daha fazla kırılamazdı. Yerdeki camları umursamadan odama doğru gittim. Ayağıma batan cam parçaları ruhum kadar acımıyordu.

Yatağıma cenin pozisyonunda uzandım. Yatağımın yanında olan çerçeveyi yere atıp kırmıştım. Uzanıp büyük bir cam parçasını elime aldım. Ağzımda çocukluğumdan kalma bir şarkı vardı.

"Mini mini bir kuş doğmuştu" ama ben ölmek istiyordum.

"Pencereme konmuştu, aldım onu içeriye" elimdeki cam parçası da penceremden giren kuş gibi derime giriyordu. Beyaz yatağıma bulaşan kan damlaları gülümsetmişti beni. Gözlerim kararırken deli gibi çalan kapıyı duysam da artık çok geçti...


********************************************

Gözlerimi rahatsız eden ışık ile kendime gelmeye başlamıştım. Damağım kurumuştu ve suya ihtiyacım vardı. "Su" fısıldıyordum tek umudum ise birinin beni duymasıydı. Sırtımda hissettiğim güçlü kol ile biraz yükselmiştim ve biri ağzıma bardak dayamıştı. Gözlerimi açmadığım için kim olduğunu dahi göremiyordum. 

Odanın kapısının açılma ve hemen ardından kapanma sesi kulaklarıma dolduğunda sadece dinliyordum. "Uyanmadı mı hala" Esranın sesi olduğuna emindim. "Hayır" bu sefer duyduğum ses ise kalbimin sahibine aitti. 

"Sana söylemiştim sinir hastası ve kendine zarar verme ihtimali yüksek demiştim abi" demek Baranı uyarmıştı, sesi hem üzgün hem öfkeliydi. "Düşünemedim tamam mı, Cansu bir anda geldi ve söyledi ne yapabilirdim" hafif gözlerimi araladığımda kızgınca bakıştıklarını gördüm.

"Senin o karın bilerek yaptı, yüzünü bile görmek istemiyorum ki senin yüzünü de görmek istemiyorum" yatakta hafif doğrulmaya başladığımda uyandığımı anlamış olacaklar ki hemen yanıma gelmişlerdi. 

"İyi misin" kalın sesi içime işlerken sadece kafamı sallamıştım. Ellerimi tutmaya çalıştığında ise sargılı bileğimi fark ettim. "Neden yaptın bunu Arel" nasıl yaptığımı bile hatırlamıyordum sinir anlarımda tamamen kafam boşalırdı. 

"Çıkar mısın" şokla yüzüme bakıyordu şimdi. Bir karar almıştım bundan sonra o ailesiyle mutlu olmalıydı, bu yüzden ondan uzaklaşacaktım. Esranın ittirmesiyle odadan çıkmıştı. 

"Kuzum neden beni aramıyorsun sen, değer miydi şu iki aptal için" kendince sitem ediyordu.

"Hatırlamıyorum bile" yüzüme üzgünce bakıyordu acıma gibi değildi sevdiği birinin canını acıtmasına üzülmüş gibiydi. "Senin o şıllık ablan var ya onu gördüğüm yerde dövücem" söyledikleriyle kıkırdamıştım.

"Ha şöyle gül oğlum boş ver benim götü boklu abimi kankan sana italyan bir lord bulacak" kolunu cimciklemiştim. "Bok bulursun" 

"Bizimde kendimize göre bir çevremiz var aslan parçası" yüzümü buruşturmuştum çünkü hem bileklerim hem ayaklarım acıyordu. "Acıyor mu" kafamı sallamamla saçlarımı okşamıştı. 

Ne kadar süre öyle durduk bilmiyorum ama odanın kapısı açıldığında bakışlarımı oraya çevirmiştim. Mirza ve Azat hızla yanıma gelmişlerdi. Arkalarından Baran, Cansu, annem ve babam.

Odanın birden bu kadar kalabalık olmasıyla nefesim daralmıştı. Annem yanıma gelmiş yüzümü okşuyordu. "İyi misin oğlum" evet anlamında kafamı sallamıştım. 

"Neden yaptın bunu" babamın çıkışıyla sinirlenmiştim yine. "Canım istedi yaptım" sinirle üzerime yürüyecekken Baran onu tutmuştu. "Birde marifet gibi söylüyor şuna bak" 

"Sanki ölüp gitsem çok umurunuzda olurum de mi baba, ben ölmek isteyecek dereceye gelene kadar neredeydiniz lan siz" ellerimi sıktığım için dikişlerim açılmış ve kanamaya başlamışlardı.

"Arel sakin ol abim" Mirzanın yumuşak sesini duyduğumda onlara bakmıştım. Beni çıkarsız gerçekten seven insanlara. Azat abi sıktığım ellerimi açmaya çalışıyordu, Mirza ise beni sakinleştirmeye.  Esra yine baş ucumda saçlarımı okşayıp rahatlatmaya çalışıyordu.

"Gidicem" herkes şokla bana bakarken ne diyeceğimi bekliyorlardı. "Hayatınızda bir ölüden faksız olacağım, tamamen yok olmak gibi" 

Gözlerim ablama takıldığında gülümsediğini gördüm ve bende ona gülümsedim. İşte ben o an anladım ablamın her şeyi bildiğini ve benden ölmemi isteyecek kadar nefret ettiğini...

Bundan sonra kurallara göre oynayacaktım bende... 

ORMAN YANGINLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin