Geçmiş

4.2K 188 14
                                    

kontrol edemedim yanlışlarım varsa kusura bakmayın iyi okumalar...

3 YIL ÖNCE, YAZARDAN;

Baran sabah erkenden şirkete gitmek için kalkıp hazırlanmıştı, tam evden çıkacakken kardeşinin sesini duydu. "Abi, okula geç kaldım beni bıraksana." zaten şirketin yolunun üzerinde olduğu için kabul etmişti.

Arabasını hızla sürerken yine ve yine kardeşinin sesiyle ona kısa bir bakış attı. "Dursana bir arkadaşım gelecek." arabayı kaldırım kenarına çektiğinde dikiz aynasından arkadan gelen çocuğu fark etti. Kafasını eğmesine rağmen güzel yüzünü saklayamamıştı, iğrenç okul formasının içinde mükemmel duran tek kişi olabilirdi, hemen hemen kendi boyunda olan çocuk arabaya yaklaştıkça kalbinde oluşan garip çarpıntıyı hissetti.

Esra camdan kafasını çıkartmış bağırıyordu ki Baran da böylece kendine gelmişti. "Arel, buradayız." 

Adını öğrendiği çocuk arka koltuğa kardeşinin yanına bindiğinde, Baran'ın gözleri hala onun mavilerindeydi. Dikiz aynasında göz göze gelmişlerdi. İlk karşılaşma, ilk kalp çırpıntıları ve ilk bakıştı.

Baran kafasını iki yana sallayıp arabayı sürmeye başladı, arada ne kadar istemese de gözleri arka koltukta parmaklarıyla oynayan başını eğmiş çocuğa takılıyordu. Neden böyle diye düşünde, ondan mı utanmıştı, tabii ya bakışlarımdan rahatsız oldu diye düşündü içinden ve okula varana kadar bir daha bakmadı.

Arabasını okulun önünde durdurduğunda kendisi de arabadan inmişti. Kardeşi ile gülüşerek okulun bahçesinden giren çocuktaydı gözleri. İçinde garip duygular hissediyordu, gülümsemesinden gözlerini alamazken güvenliğin sesi ile kendisine geldi, bugün bu ikinciydi.

"Beyefendi okulun önüne park edemezsiniz, yolu kapıyorsunuz." anlayışla başını sallamış ve arabasına binmişti, son kez okulun kapısından giren çocuğa baktı.

Baran saatlerdir iş yerindeydi ama aklı orada değildi, bir gülüşe sığınıp kalmıştı. Şirketin manzarasına bakarken içinde olan duyguları anlamlandırmaya çalışıyordu. Neydi o çocuğu bu kadar çok düşündüren?

Haftalar böyle geçmeye devam etti, değişen tek şey ise kardeşinden olabildiğince uzak durmaya çalışan Baran'ın her gün onu okula bırakmaya başlamasıydı tabii yarı yolda arabaya gelen çocuğu da. 

Hakkında bir sürü şey öğrenmişti ama çocuk ona o kadar mesafeliydi ki Baran adını bile bilmediğini düşündü. Nereden bilecekti ki onun kendisine vurulduğunu.

Baran bu sefer iş çıkışı eve dönerken yağan yağmurun altında ceketini ıslanmasınlar diye yavru kedilere tutan çocuğu gördü. Daha sonra bu yüzden onun baştan aşağı ıslandığını fark etti. Arabasını köşeye çekip camını yarıya kadar indirdi. "Hey ufaklık." 

Yağmurdan ıslanan saçlar alnına düşmüşken ıslak kirpiklerin altında parlayan mavi gözler kalp atışlarının ritmi ile oynuyordu. Arel öylece arabada oturan adama bakarken Baran tekrar konuştu. "Hastalanacaksın seni evine bırakayım." 

Arel ceketiyle kediler ıslanmasın diye yer yapıp koşarak arabaya binmişti, sonra üzerinin ıslak olduğunu ve oturduğu koltuğu kirlettiğinin farkına vardı. "Şey...Ben özür dilerim, koltukları mahvettim. 

Baran karşısında olan güzelliğe hipnoz olmuşken sesle kendine geldi, ne zaman bu çocuğa baksa dalıp gidiyordu ve biri seslenmeden de kendine gelemiyordu. 

"Sorun değil, klimayı açmamı ister misin? Hastalanmazsın değil mi? Bünyen zayıf mı?" Arel onun bu hızlı konuşmasına ve dediklerine gülümserken ne diyeceğini düşünüyordu. 

ORMAN YANGINLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin