Kıskanç

6.3K 281 52
                                    

medya: Arel

Baranın ağzından

Cansunun videoyu görmesi üzerine her şey daha da çıkmaza girmişti sanki. Nasıl oldu bilmiyorum ama bir şekilde şifremi öğrenmiş ve telefonumu kurcalamıştı. Kendimi suçlu hissediyordum, özellikle Arel karşımda sinir krizi geçirdiğinde bu his artmıştı. Bir erkeğin bana aşık olması, onun ablasıyla evli olmam ama buna rağmen onu arzuluyor olmam da cabasıydı.

Sevgili karımın aklına uyup bara gelmiştik hem de gay bara. Onu ikna etmek için çok çabalamıştım ama nafile. Amacı sözde çok sevdiği kardeşine iyi bir abla olup sevgili ayarlamaktı. Çocuk bana aşık desem vazgeçer miydi ki?

Arel de ablasının saçma teklifini kabul etmiş hep birlikte gay barda oturmuş ona erkek bakıyorduk. Yüksek müzik iletişim kurmamızı zorlaştırmaktan başka bir şeye yaramıyordu. Ben ve Cansu masada yan yana otururken karşımızda Arel oturuyordu. 

Gözlerim istemsizce onu izlemeye başladı, bakmak istemiyordum ama gözlerim bu konuda bana ihanet ediyorlardı. Her zamanki Areldi işte, tek bir farkı bile yoktu ama gözüme neden bu kadar güzel görünüyor. Yine siyah boğazlı kazağı ve deri ceketi üstündeydi, sarı saçları ışığın altında parıldıyordu. Ne kadar ona baktım bilmiyorum ama sonunda bunu fark edip o da bana bakmaya başladı.

Öpücük attığında gülmüştüm. Bu çocuk ve cesareti cidden beni etkiliyordu. Kulağıma cırlayan karımın sesi geldiğinde baktığı yere baktım bende. Esmer ve yakışıklı birine el sallıyordu, onu gören çocuk gülmüş ve masamıza doğru gelmeye başlamıştı. Çocuk resmen hiç yadırgamadan direk Arelin yanına oturdu, sinirle ellerimi yumruk yaptım çünkü olacakları tahmin etmek zor değildi.

"Selam" sesini duyurmak için bağırmış ve elini uzatmıştı bana doğru, tutup sıktım ve karşılık verdim. "Eee adın ne bakalım yakışıklı" Cansu direk sohbet etmeye başladığında asla şaşırmamıştım zaten amacı buradan Areli kolunda bir erkekle çıkartmaktı. 

"Alparslan ben, peki senin adın ne yakışıklı" hemen yanında oturan sarışına dönüp sormuştu. Cansu onun bu hareketini görünce tatmin olmuşçasına gülümsedi. Arel kafasını kaldırıp önce bana baktı ardından yüzünü yanında duran esmere çevirip adını söyledi. "Arel bende" sadece bu kadardı, tekrar önüne dönmüş içkisini yudumluyordu. 

"Aslında biz Arel için buradayız ona bir sevgili bulmak istiyorduk" ben bu kızla nasıl evlendim cidden. Alparslan denen çocuk duyduklarıyla gülümsemiş ve Areli süzmeye başlamıştı. 'Sen kimi süzüyorsun lan piç' deyip üstüne atlamama az kalmıştı.

"Hey dans etmeye ne dersin" adam diyor ki gel benim ağzımı burnumu kır kısacası. Biliyorum evli bir adamım hatta onun ablasıyla evliyim ama karşımdaki adam keşke Cansuya yavşasaydı. Arel ağır ağır başını sallayıp kabul ettiğinde şokla ve biraz sinirle ona bakıyordum ama o beni takmayıp, kalkıp gitmişti.

"Arel zaten yakışıklı çocuk hemen birisini bulacağımızı tahmin etmiştim" yanımda konuşan kadının sesi git gide daha sinir bozucu oluyordu. Gözlerim dans edenlerin arasına karışan sarı kafadaydı. İki beden arasına olan mesafe azaldıkça sinir katsayım yükseliyordu. O sarı kafa bana ne yaptı bilmiyorum ama şu an onu deli gibi kıskandığımı asla inkar edemezdim.  Elimden gelen tek şey ise onları izlemekti...

Arelin ağzından

Cansunun yaptığı şeylerden sonra bir şeyleri bildiğinden şüpheliydim. Aklımda bir sürü düşünce vardı, resmen bana savaş açmış gibilerdi. En çok kalbimi kıran şey ise bana sevgili ayarlamak isteyen eşine tek kelime etmeyip buraya gelmemize ve şu an dans ettiğim çocukla olmama izin veren adamdı. Belimde hissettiğim kolla hemen kafamı kaldırmıştım. Adını dahi hatırlamadığım çocuk bana bakıyordu.

"Elini çeker misin" sesimi duysun diye yaklaşıp, bağırmıştım. Ondan uzaklaştığımda güldüğünü gördüm. Barandan başkasının bana dokunmasından nefret ediyordum. "Merak etme sadece eğleniyoruz bana ayak uydur" şüpheyle yüzüne baktığımda arsız arsız kahkaha atmıştı. 

Beni iyice kendine çekip bedenlerimizin yapışmasını sağladı resmen. "Bize kızgın boğa gibi bakan adam neyin oluyor peki" dediği şeyle kaşlarımı çatıp uzaklaşmıştım ondan. Baktığı yere baktığımda ise Baranın bizi izlediğini gördüm. "Eniştem" gözleri şokla açılmış bir şeyleri çözmeye çalışıyor gibiydi.

"Nasıl yani yanında olan kadın da karısı mı" kafamı sallayıp onayladım onu. "Ablam" çocuk resmen dedektif gibi olayı kurcalıyordu ve bu hali beni güldürmüştü ya da içtiklerim yan etkilerini gösteriyordu yavaştan. "Peki neden beni öldüreceğini hissediyorum, bakışlarıyla bunu yapması mümkün olsaydı şu an cesedim senle ilgileniyor olurdu" Barana baktığımda bende görmüştüm kızgın bakışlarını ama ilgimi çekmiyordu. 

Yanıma gelip beni buradan götürse asla hayır demezdim ama o sadece orada oturmuş bizi izliyordu. Yorgunlukla ellerimi çocuğun omuzlarına çıkardım ve başımı omzuna dayayıp gözlerimi kapattım. "Ona aşığım" tutunduğum beden kasılsa bile tepki vermemişti. "Umutsuz bir aşk hikayesi diyorsun yani" yüzümde acı bir tebessüm yer almıştı. 

Müzik hareketliydi ama ben sadece öylece duruyordum. Birden geriye doğru çekilmem ile gözlerimi şokla açmıştım. Beni sürükleyen bedene baktığımda sevdiğim adam olduğunu anladım. Mekandan çıkmış arabasına doğru gidiyorduk. Kolumu çekmeye çalışsam bile o inat etmişti bırakmamaya. Arabanın arka kapısını açıp içeri sokmuştu beni. 

Dikiz aynasından bana bakan ablam sinirli gibiydi nedenini bilmiyordum ki ilgilenmiyordum da. Baran arabanın kapısını sertçe açıp binmiş ve sertçe kapatmıştı. Yolculuk boyunca kimseden ses çıkmıyordu, sürekli konuşan ablam bile sessizdi. Yaşadıkları evin önüne geldiğimizde ablam arabadan inip eve girmişti.

Bende tam inip evime gidecekken "Sen dur, ben bırakacağım seni" demişti. Zaten içkinin etkisiyle uyuşan bedenim bunu onaylamıştı. 

Benim evimin önüne geldiğimizi anladığıma ufak bir teşekkür mırıldanıp arabadan inmiştim. Arkamdan gelen ayak seslerini işitince kafamı çevirip ona baktım. "Öyle bakma, konuşacaklarımız var" umursamadım ve evin kapısını açıp içeriye girdim. Karanlıkta ışığın düğmesini ararken birden etraf aydınlanmıştı.

"Kafan mı güzel senin" dedikleriyle sadece gülümsemiş ve gidip salonumdaki koltuğa oturmuştum. Baranda yanıma oturmuş bana bakıyordu. "Sana kaç kere söylemem gerek ha benden başkası sana dokunamaz diye" duyduklarım beni güldürmüştü.

"Hatırlatırım sen ablamla evlisin, bana karışmaya hakkın yok" 

Alayla yüzüne baktığımda şaşırmış ifadesini yok sayıp konuştum. "Sen o videoyu çekmeseydin ablam görmezdi ve ablam görmeseydi bugün o barda da olmazdık. Her şeyin suçlusu sensin" o beni sakince dinlerken devam ettim.

"Sen beni istediğini söyleseydin zaten ben sana kapılarımı açardım, tehdide gerek yoktu aslında" yorgunlukla başımı omuzlarına yasladım ve kokusunu içime çektim. 

"Sen bu kadar güzel olmasaydın kimse sana bakmazdı" duyduklarımla gülümsemiş ve kafamı kaldırıp yüzüne bakmıştım. Birden elleri yanaklarımı kavradı ve beni kendine çekti. Dudakları dudaklarımı tutkuyla kavrarken bir elimi ensesine diğer elimi saçlarına atmıştım. Kendi isteği ile beni deli gibi öpüyordu. Alt dudağımla oynarken çalan telefonuyla son kez tutkuyla emip ayrıldı benden.

Arayana baktığımda ablamın ismini görmüştüm. Ama beni asıl şaşırtan Baranın telefonu temelli kapatıp tekrar dudaklarımı kavraması oldu...

ORMAN YANGINLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin