Tesadüfler

6.9K 384 24
                                    

Yola çıktığımdan beri tek yaptığım şey düşünmekti. Sanırım bu aralar tek yaptığım şeyde buydu. Ne zaman anlaşmış ki kalp ile beyin değil mi. Beynim benden nefret ederken kalbim bir aptal gibiydi onu görünce. Belki de haksızlığı yapan benimdir. Sonuçta ablamla birbirlerine aşıklar ve ben izin dahi almadan sürekli adama yaklaşıp duruyordum. Kendi gururumu daha önce hiç bu kadar yok saymamıştım. Esraların evinin önüne geldiğimde düşüncelerime ara verdim ve kapıyı çaldım. Orta yaşlarda bir kadın kapıyı açtığında, Esra merdivenlerden iniyordu. 

"Hoş geldin oğlum kime bakmıştın" ailesi beni tanımıyordu çünkü ben nişandan bile kaçmıştım. Yüzümü hatırlamamaları oldukça doğaldı. Bu sırada arkadaşım kapıya gelmişti.

"Cansu ablanın kardeşi işte anne hatırlamadın mı" kadın hatırlamak ister gibi yüzüme baktı ama çıkaramadığı belliydi. Mahçup bir sesle "Kusura kalma evladım o gün çok yoğundu akıl mı kaldı bende" daha fazla kapı önünde kalmamı istemediği için yol vermişti bana, ilk defa geldiğim evi inceliyordum şimdi. Oldukça zarif duruyordu her şey, salonda beyaz tonları hakimdi. Mutfaklarına göz gezdirdiğimde ise işte benim cennetim demiştim. Çünkü o kadar güzel görünüyordu ki sanki sadece benim için tasarlanmıştı. Siyah sadece siyahtan oluşuyordu hem de her şey...

"Arel yürüsene be" arkadaşımın kolumu cimciklemesi ile odasına doğru gidiyorduk. Bu oda evin geri kalanından oldukça farklıydı. Tüm duvarlarında kitaplar vardı ya da adlarını dahi bilmediğim şarkıcıların posterleri. Yatağı odanın tam ortasındaydı, hemen yan tarafında ufak bir pencere vardı. İkimizde yatağa oturmuştuk. Ona anlatacağım şeyleri tartmaya çalışırken o sabırsız ifadesiyle bana bakıyordu. 

"Anlatacak mısın tatlım"  

"Anlatacağım ama söz ver kızmak yok" yüzünü yüzüme yaklaştırıp korkutacak bir sesle "Dökül Arel Bozdağ" demişti. Sıçtım madem sıvazlaması da bana düşer.

Ona nişan gününden sonra ya da önce yaşanan ne varsa anlatmıştım. Yüzü şekilden şekle girerken asla beni bölmemişti. Şimdi ikimizde susuyorduk.

"Konuşmayacak mısın Esra"  

"Ben cidden seni anlamıyorum lan, o şerefsiz abimin nasıl sana sürtük gibi davranmasına izin verirsin amk" sinirlendiği her hücresinden belliydi. Ben daha kendim neden yaptığımı bilmeden nasıl ona açıklama yapayım ki.

"Bence abim seni kıskanıyor, Mirza denen adam var ya onu deli etti" 

"Saçmalama kızım alakası dahi yok" dedikten sonra yolda gelirken verdiğim kararı ona söylemiştim.

"Hem karar verdim bir daha o şekilde yaklaşmayacağım ona, ablamla birbirlerini seviyorlar ve benim yaptığım resmen taciz kızım" dediklerimi aklında tartıyordu ama beni duymamışçasına kolumdan tutup kaldırdı. Asla beni takmamıştı resmen.

"Kalk kalk bu akşam tüm yemekleri sen yapıyorsun ve Mirza da geliyor, böylece mutfaktaki becerilerin sayesinde annemin gözüne de girmiş olacaksın" 

"Bence biz seni şu hint dizilerine verelim çünkü anca onlar bu kadar mükemmel planlar yaparlar, ayrıca annene Mirza konusunda ne diyeceksin hanımefendi" 

"Off orası da bana kalsın yürü annem mutfağa geçmiştir bile, ayrıca nasıl baktığını gördüm sende orda yemek yapmak istiyorsun. 

Beni zorlamaları sonucu kendimi sevgili kaynanam olmasını istediğim kadınla mutfakta bulmuştum. Kendi üzerine kirazlı benim üzerime çilekli önlük geçirmişti. Ben önlüğe bakarken o kıkırdıyordu. "Bence çok yakıştı şefim" bana karşı olan hitap şekli onu ısırma isteğimi körüklüyordu sadece. 

"Şimdi Nesrin teyzecim sen artık bir şef yardımcısısın tamam mı" gülerek onaylamıştı. Hemen benim için yaratılmış mutfakta yemekleri yapmaya başladık. Zamanın nasıl geçtiğini dahi anlamamıştım. Tüm yemekler bittiğinde Nesrin teyze sırtımı sıvazlıyordu. "Senden her eve lazım hee" demiş olduğu şeyle kahkaha atmıştım. Kadın arkama baktığında kimin geldiğini anlamak için bende arkamı dönmüştüm. Baran kapı pervazına yaslanmış tebessüm ederek bizi izliyordu. Yani annesini özlemişte olabilir, sakin ol salak, çocuk annesine gülümsüyor.

"Hoş geldin oğlum, fark edememişiz yemek yapmaya daldık damadımla" dediği şeyle öksürük krizine girmem bir olmuştu resmen. Bu kadın ne diyordu lan. Baran da benim gibi şokla annesine bakarken içeriye Esra girmişti. 

"Ne oldu lan size, ne bu haliniz" 

"Damadım fenalaştı kızım" 

"Aynen anne umarım bir gün damadın olur bu yakışıklı" Esranın kastettiği şey başkaydı ve ben annesinin onu kastetmediğini gayette anlıyordum.

Kapı çalınca Baran sanki kaçmak ister gibi kapıyı açmaya gitmişti. Kapı açılma sesi geldikten sonra sessizlik olunca hepimiz mutfaktan çıkmıştık. 

"Senin ne işin var burada" gelen kişi Mirzadan başkası değildi....





görünmez okuyucu olmayın lütfen....

ORMAN YANGINLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin