Büyük güne az kalmıştı, düşüncesi bile kalbimi sıkıştıran şeyi canlı canlı yaşamaya yaklaşmıştım. Kendimi ne kadar uzak tutmaya çalışsam dahi evlenen ablamdı sonuçta bu yüzden ailemin zoruyla peşlerinden sürükleniyordum. Tüm hazırlıklar bitmiş sadece düğün gününü beklemek kalmıştı geriye. Yatağımda uzanmış tavanı izliyordum, son günlerde tüm aktivitem bu olmuştu. Aşçılık okuduğum ve bu konuda oldukça iyi olduğum için fazla okula uğramıyordum, tüm günlerim neredeyse evde geçiyordu artık. Hayatımı gözden geçirdiğim zaman her seferinde kazanan ablam, kaybeden bendim. Asla bu yüzden onu suçlamadım, belki bu hikayenin en masumu oydu. Her şey ailemizin ve çevremizin suçuydu. Bana biraz olsun sevgi verselerdi böyle olmazdı. Küçükken ne zaman parka gitsek annem ablamla ilgilenirdi, bana bir kez baktığını hatırlamıyorum. Kapım tıklatılmış, içeri annem girip kıyafet alışverişine çıkacağımızı haber vermişti. Ağır bir şekilde yataktan kalktım çünkü lanet alışverişi yapmak istemiyordum. Dolabımdan mavi kazağımı ve siyah kotumu çıkarıp giymiştim. Hazırlandıktan sonra aşağıya inmek için odamdan çıktığımda gözüme ilk çarpan kişi oydu. Merdivenlerden inene kadar gözlerimi gözlerinden çekmedim, buna ihtiyacım vardı, biraz nefes alamaya en azından. Hepimiz evden çıkmış ablamın gelinliğinin olduğu mağazaya gelmiştik. Neymiş illa buradan alacakmış herkes. Esrayı gördüğüm gibi yanına gittim ve koluna tutundum desteğe ihtiyacım vardı. Beni fark ettiğinde üzgün bir tebessüm sunmuş ve sırtımı sıvazlamıştı.
"Arel oğlum hadi beğen sende bir takım" buna gücüm var mıydı benim. Sevdiğim kişinin, bana aşkı öğreten kişinin ablamla olan düğününde giyecek kıyafeti seçmeye gücüm var mıydı. Esra çaresizliğimi anlamış olacak ki benim için seçmeye gönüllü olmuştu. Bende orada bulunan koltuğa oturmuştum, etrafı seyrediyordum. Tam karşımdaki kabinden ses gelince hafifçe kafamı kaldırmış ve onu lacivert bir takım elbisenin içinde ışıldarken görmüştüm. Çok eşsizdi benim için, imkansızdı aynı zamanda. Gözlerimiz buluşunca kaybolmuş hissettim kendimi, kahveleri beni bataklığına düşürmüş içine çekiyordu. Gözlerini benden çekmesine rağmen ben ona bakıyordum. Ablam burada değil diğer taraftaydı saçma sapan inançlar işte neymiş damat gelini görürse uğursuzluk getirirmiş. Haberleri yok ki en büyük uğursuzlukları burada oturmuş damada aşkla bakıyor. Yan tarafımdan bana doğru gelen kıza çevirdim gözlerimi o olmasaydı ne yapardım düşünmek bile istemiyorum. Benim için bir takım elbise bulmuştu ama bu Baranın giydiği ile neredeyse birebirdi.
"Bu olmaz Esra" çok beğendiği için şaşırmıştı sanırım
"Neden ama bu sana çok yakışacak bence, hem sen bunu dene ben bir tane daha bulayım" ellerime tutuşturduğu takım elbiseyle ayaklanıp kabinlerin olduğu yere ilerledim ağır ağır. İlk kabinin kapısını açıp içeriye girdiğimde karşımda üst bedeni çıplak bir Baran beklemiyordum. Şok olmuş ifadeyle ona bakıyordum, kaslarına bakmamak için büyük bir direnişin içindeydim. Hemen arkamı dönüp çıkacakken elleriyle kapıyı tutmuştu. Nefesini tam ensemde hissediyordum. Günler sonra burnuma dolan orman kokusuyla nefes aldığımı hissetmiştim.
"Hani benden uzak duracaktın ufaklık" yanlış anlamıştı yine beni.
"İnsan giyindiği kabinin kapısını kilitler de mi, bende boş sandım girdim işte" dediğim şeyle kıkırdarken nefesim iyice hızlanmıştı, arkamdaki çıplak bedeni sınırlarımı zorluyordu hem de çok fazla.
"Cesaretine hayran kaldım ama tüm ailen buradayken bile bunu yapmaya utanmıyorsun" hızla arkamı dönmüş onunla yüz yüze gelmiştim. "İnan bana sen daha cesaret görmemişsin"
"Demek öyle göstersene bana o görmediğim cesareti" beni gaza getirmeye çalışıyorsa gayet başarmıştı. Sikeyim verdiğim sözü. Parmak uçlarımda yükselip ellerimi boynuna doladım ve dudaklarına yapışmıştım. Ben onu susamışçasına öperken o öylece duruyordu. Dudaklarımızı ayırıp bu sefer başımı boynuna götürdüm. Kokusunu iyice içime çekerken sıkı bir öpücük kondurmuştum.
"Beğendin mi Baran, görmediğin cesareti peki" kafamı boynundan kaldırıp yüzüne baktığımda hiçbir şey yapmıyordu. Başka bir aleme dalmıştı. Bende fırsattan istifade kabinden çıkıp kendimi yan kabine atmıştım. Elim kalbimdeydi ve ben nefes almakta zorlanıyordum. Onunlayken, onu öperken her şey güzeldi ama ayrılınca bitiyordu masal. Gerçeklerin tekrar yüzüme vurmasıyla kabinde yere çöktüm. İmkansızdı, bu aşk imkansızdı.....
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMAN YANGINLARI
Fiksi PenggemarAblamın evleneceği erkeğe deli gibi aşık olmamla başladı hikayemiz