Mirza ile dediklerinden sonra hiç konuşmamıştık daha doğrusu benim konuşacak cesaretim bile yoktu. Bir anda sakladığım kimliğimi öğrenmişti ve şimdi o konuşmadıkça içimdeki huzursuzluk artıyordu. Sadece iki kere bizi yan yana görmüş biri bile benim Barana olan aşkımı anladıysa, eşcinsel olmamdan şüphelenen ablam anlamış mıdır diye düşüncelere dalmışken sonunda Mirza arabayı durdurmuş ve yüzünü bana çevirmişti. Beni nereye getirdiğini dahi bilmiyordum.
"Arel daha rahat konuşa bilelim diye seni evime getirdim, sorun olmaz değil mi" bana hala bu kadar kibar yaklaşması homofobik olmadığını gösteriyordu, yani umarım. Kafamla sorun yok işareti yaptıktan sonra ikimizde arabadan inmiştik. Evinin kapısını açıp bana yol verince korksam da içeriye girdim. Salondaki geniş koltuğa oturmuştum. Mirza da mutfağa gidip elinde iki birayla gelip yanıma oturdu.
"Konuş bakalım küçük aşık" yüzümdeki endişeyi anlamış olacak ki elini omuzuma atıp, güven vermek istercesine sıktı.
"Beni yargılamayacak mısın şimdi" dediğim şeyle yüzünde güzel bir gülümseme belirdi.
"Homofobik değilim, aşkı cinsiyetle kısıtlayan biri hiç değilim" derin bir nefes aldığımı anlayınca yüzündeki gülümseme daha da büyüdü. "Anlatmayacak mısın hala bana"
"Tamam aşkı cinsiyete bağlamadığın için bunu yargılamadın ama ablamın sevdiği adama aşığım ben bunu da mı normal buluyorsun"
"Bak Arel daha yaşın küçük ama duygularından ben bile emin oldum seni yargılamıyorum çünkü aşk nasıl cinsiyete bağlı değilse mantığa da bağlı değil. Demem o ki eğer mantığını kullansaydın eminim Barana aşık olmazdın, ama kalbine söz geçiremezsin" sesi o kadar güven vericiydi ki bana huzur veriyordu. Mutlulukla kollarımı boynuna doladım.
"Beni abin olarak gör, ne zaman, nerede, saat kaç olursa olsun ben hep burada olacağım çocuk" bu sefer daha sıkı sarılmıştım. Beni seven insan sayısı artmıştı, sanırım. Ondan ayrılıp yanına oturdum ve biralarımızı açıp yudumlamaya başladık. Barana olan aşkımı ona kaç saat anlattım bilmiyorum ama beni dinlediğini biliyordum. Her şeyi anlatmıştım ona, aklımda ne varsa, çocukluğumu...
Saatin oldukça geç olduğunu çalan telefonumla fark etmiştim. Ablam beni arıyordu ki normalde olsa asla merak dahi etmez beni. Açıp kulağıma götürmüştüm.
"Arel nerede kaldın, saat kaç farkında mısın sen"
"Ben bugün arkadaşımda kalacağım keyfine bak sen" ablam hemen beni soru yağmuruna tutmaya başlamıştı.
"Sabahki adam mı, arkadaşın mı, ne zamandır..." lafını kesip hemen araya girmezsem beni uyutmazdı sabaha kadar.
"Evet sabahki arkadaşım" telefonu bir şey demesine izin vermeden kapatmıştım. Mirza bana misafir odasını ayarlamıştı geçen sefer hastalandığımda kaldığım odaydı burası. Kendine küçük gelen geceliklerini vermişti giymem için. Kendimi yatağa attığım gibi aklıma giren düşünceler bir türlü uyumama izin vermiyordu. Bugün hayatıma beni seven bir insanı daha eklemiştim ve mutluydum. Hep ufacık şeylerden bile mutlu olan bir insandım zaten kaldı ki bir abi kazanmak. Derin uykuya dalmak üzereyken en son telefonuma gelen mesaj bildirimini duymuştum ama gözlerimi açacak ya da kollarımı oynatacak halim yoktu bu yüzden kendimi uykuya bıraktım.
Baran: Cidden ibnenin tekisin değil mi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
ORMAN YANGINLARI
FanfictionAblamın evleneceği erkeğe deli gibi aşık olmamla başladı hikayemiz