Kırgınlık

8K 357 115
                                    

medya: Cansu.....


Sabah ablam beni zorla uyandırmıştı. Neymiş misafirlerimize kahvaltı hazırlamam gerekiyormuş. Kendisi bu işlerde oldukça beceriksizken ben gastronomi okuyordum. Bu yüzden ne zaman misafirimiz olsa yemekleri benim yapmama rağmen ablam ben yaptım derdi. Masayı bir güzel donatmıştım sadece menemen kalmıştı. Aslında bu kadar şeyin arasında yapmama gerek yoktu ama Baranın en sevdiği şeydi menemen. İçine tüm sevgimi koyup yapmıştım. Her şey tamamlanınca ablam müstakbel eşini uyandırmaya gitti. Biraz sonra gözlerini ovarak mutfağa Esra girmişti. Sofraya baktıktan sonra gözleri yerinden pörtlemişti resmen. 

"Vay be kankama bak donatmışsın"  

"Boşuna mı okuyoruz kızım"  Biz gülüşürken içeriye ablamlar gelmişti. Hepimiz masaya geçmiştik. Tam karşıma oturan adamı öptüğüm aklıma gelince kızarmıştım. Baran hemen menemeninin tümünü önüne almışken Esra eline vurmuştu.

"Menemeni benim kankam yaptığı için çoğu benim sevgili abicim" 

"Yani sofrayı Arel mi kurdu"  Birden yüzümde hissettiğim bakışlarla kafamı kaldırdım ama Esra benden önce davranmıştı.

"Gastronomi okuyan biri için normal değil mi zaten"  Baran bunu bilmiyordu bu yüzden şaşırmıştı. Yaptığım menemenin nerdeyse hepsini yemişti. Bu yüzden yüzümde oldukça saçma bir gülümseme vardı. Sofradan kalktıktan sonra misafirlerimiz evine gitmişti. Yarın nişan vardı. Düşündükçe kalbim atmayı bırakmak istiyordu sanki. Bende teselli bulabileceğim bir şeyler yapmak istedim. Annemi özlediğim için aramaya karar verdim. Telefon çalarken bir anda kapatılmıştı. Babamı aramayı denediğimde ise telefonu annem açmıştı.

"Nasılsın oğlum" Soruyordu ama sanki sokakta gördüğü herhangi biriymişim gibi.

"İyiyim anne sen nasılsın" 

"Aslında meşgulüm bu yüzden yarın nişan için geldiğimizde konuşuruz oğlum"

"Tamam" Dedim sadece çünkü yine ablam aracılığıyla benle iletişim kuruyorlardı. Çocukken çok düşünürdüm acaba üvey ailem mi diye. Bana hiç bir zaman sevgiyi hissettirmediler. Sevmeyi Baranla öğrendim ama sevilmeyi hala bilmiyorum. Odama çıkıp üzerime günlük kıyafetlerimi giydim ve kendimi o evden dışarıya attım. Düşündükçe sinir boşalması yaşıyordum bu yüzden koşmaya başladım. Yağmur sanki içimdeki fırtınaya eşlik edercesine yağıyordu. Sırılsıklam olmuştum ama koşuyordum nereye gittiğimi bilmeden sadece koşuyordum. Uçurumun kıyısına kadar geldiğimi daha yeni fark ediyordum. Son gücümle denize doğru bağırdım, ta ki boğazım ağrıyana kadar. Yağmur durulmuyor aksine daha da yağıyordu. Soğuk tüm vücudumu ele geçirmişti. Umursamıyordum. Yalnızdım hem de hayatım boyunca belki de sonsuza dek. Saatin oldukça geç olduğunu çalan telefonumla anlamıştım. Beni düşünen tek kişiydi o.

"Arel neredesin sen sabahtan beri seni arıyorum. Ne kadar endişelendim haberin var mı"

"B..ben iyi değilim" Sesimi duymasına rağmen cevap vermiyordu bana, kapı sesini duymuştum.

"Neredesin çabuk söyle ,gelip alacam seni"

"Uçurumun kıyısındayım belki beni asla bulamazsın" Demiş ve telefonu kapatmıştım. Bu hayatta beni seven tek insanı endişelendirdiğim için üzgündüm ama kimsenin beni bulmasını istemiyordum. Ayakta yorulduğum için yere çökmüştüm daha sonra uykum geldi ve uzandım. Tüm kemiklerim ağrıyordu ama canımı acıtan kalp ağrılarımdı. Sadece biraz sevgi istemiştim o bile bana çok görüldü. Keşke ailemin ekmek alacak parası olmasaydı, açlıktan bayılacak gibi olsaydım ama beni sevselerdi. Bugüne kadar babamı hiç üzmedim, aksine evdeki sorunlara genelde ablam neden olurdu. Yine de her zaman tüm sevgilerini ona vermişlerdi. Bedenimin iyice uyuştuğunu hissederken yüzüme vuran yağmur taneleri bana ninni gibi geliyordu.

Bir süre sonra bedenimin kavrandığını ve havalandığımı hissettim. Ama o kadar halsizdim ki hiçbir şey yapamamıştım.


************************

Gözlerimi açtığımda başım çatlama eşiğindeydi. Kafamı bedenimden ayırsam ancak öyle huzura kavuşacak gibi hissediyordum. Yatakta biraz doğrulduktan sonra hiç bilmediğim bir yerde olduğumu fark ettim. Odanın kapısı açılmış ve içeriye orta yaşlarda bir adam girmişti. Uyandığımı görünce gülümsemiş ve yaklaşarak alnıma büyük elini koymuştu.

"Ateşin düşmüş, ağrın var mı peki" Sorduğu soruya karşılık hafifçe kafamı sallamıştım ve hemen elindeki hapı bana uzatmış ve başucumdaki suyu bir bardağa doldurup onu da ellerime tutuşturmuştu. Hiç sorgulamadan hapı içmiştim bende.

"Söyle bakalım genç adam uçurumun kenarında ne işin vardı"

Önce yüzüne bakmıştım daha sonra kafamı eğerek cevap vermiştim.

" Her şey üst üste geldi ve ben bu dünyada bir kişinin bile beni sevmediğini anladım. Ama niyetim intihar değildi sadece yalnız kalmak istemiştim"  Açıklamamla tebessüm etmişti tekrar ona cidden yakışan gamzesini o an fark ettim.

"Bence seni oldukça seven biri var..." Anlamamış bir şekilde yüzüne bakarken açıklamaya karar vermişti.

"Telefonun asla susmadı. Adının Esra olduğunu söyleyen biri arayıp duruyordu bende ona adresi verdim, seni almaya geleceğini söyledi"  Cümlesi biter bitmez ise çok sert ve hızlı bir şekilde kapı çalmaya başlamıştı. Bende onunla beraber çalan kapıya doğru ilerledim. Adını bilmediğim adam kapıyı açar açmaz hiç beklemediğim kişiyi gördüm. Baran buraya gelmişti ama yanında Esra yoktu sadece o vardı. Beni fark edince kapıyı açan adamı itip üzerime doğru yürümeye başlamıştı. Aniden beni kendine çekmesiyle sıkıca sarılmıştı. Benimde bu hayatta en çok buna ihtiyacım vardı. Sarılışına hemen karşılık verdim daha da sıkı sarıldım hatta. Bacaklarımı kaldırmak istediğimde yapmak istediğim şeyi anlamış olacak ki beni kucağına almıştı, ayaklarımı beline doladığımda yavaşça evden ayrılmıştık. Bana yardım eden adama teşekkür bile edememiştim ama umurumda olan bu değildi. Sadece sevdiğim adamın sıcaklığına biraz daha sokuldum. 

"Meraktan ölecektim oğlum, bir daha sakın böyle ortadan kaybolma" Kurduğu cümleyle kalbim bağımsızlığını ilan etmişti. Daha ne kadar sıkı sarılabilirsem o kadar sıkı sarıldım ona. Sonsuza kadar zamanı geriye alıp bu anı yaşamak isterdim. Ama her peri masalının olduğu gibi benim masalımın da bir sonu vardı elbette. Kollarında kendimi uykuya bırakmıştım. En son saçlarımda ufak bir öpücük hisseder gibi olmuştum ama büyük ihtimalle benim hayal ürünümdü.....





Arel karakteri için ağlayabilirim sanırım :(

ORMAN YANGINLARIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin