Kontrol etmeden atıyorum yazım yanlışı falan varsa kusura bakmayın lütfen. Umarım beğenirsiniz. Oy vermeyi ve bol bol yorum yapmayı unutmayın. Hepinizi çook seviyorum. İyi okumalar💙💙💙💙💙💙💙💙💙💙
Esmer genç nefes nefese bir şekilde elindeki ne olduğunu bilmediği tuhaf aletle kendisinden kaçan arkadaşını kovalıyordu. Üzerinde bir sürü ıvır zıvırın bulunduğu beyaz masanın etrafında on dakikadır dönüp duruyorlardı. Harry masanın bir ucunda Peter'da diğer ucunda durmuş birbirlerine bakıyorlardı şimdi.
"Bak neden bu kadar sinirlisin anlamadım ama konuşarak halledebiliriz dostum. Öfke kötü bir şeydir. O elindekini de indir bence bana falan vurur sonra. Hem ne o cidden yamuk yumuk? Ne işi var onun burada ya?"
Peter'ın yüzündeki öfke bir anda silinirken dudaklarını büzerek baktı elindeki tuhaf şekilli metal çubuğa. "Bilmem şurada yerde buldum. Ne yapıyorsun sen bu tuhaf- Hey!" dedi birden. Tekrar kaşları çatılmışdı. "Dikkatimi böyle dağıtamazsın tamam mı? Sana hala çok öfkeliyim?"
"Neden? Sana bir şey yapmadım."
"Biliyorum ama şu örümcek ısırığı yüzünden başıma gelmeyen kalmadı bugün ve sen bunu bilen tek kişisin. Ayrıca benden bunu sakladın. Şimdi de öfkeme katlanmak zorundasın."
"Ne oldu ki bugün?"
"Ne mi oldu? Dur en baştan anlatayım. Sabah okul bahçesinde kafama doğru gelen basketbol topunu yakalayıp atan kişiye geri fırlattım ve çocuk revire gitti. Neyse ki başım belaya girmedi. Sonra tam sınıfa girecekken elim kapı koluna yapıştı. Bir saat boyunca orada dikilip gelenlere kapıyı açtım hatta derse girmeyeceğim diye öğretmenle kavga ettim. Oradan kurtulunca kantine indim. Wade'de yanımdayken iki-üç metre arkamızda fısıldayarak konuşan kızlara 'Kesin sesinizi artık!' diye bağırdım. Son olarak sınavda kağıt elime yapışıp yırtıldı, kesin dersten kalacağım!"
Harry, Peter'ın anlattıklarına gülmemek için dudaklarını dişlerken rengi kırmızıya dönüyordu. En sonunda dayanamayıp kahkahasını bıraktığında esmer genç daha çok sinirlendi. Tekrar ona doğru koşmaya başladığında Harry ufak bir çığlık atıp kaçmaya başladı. Bir yandan da hala gülüyordu.
Peter birden masanın üzerine zıpladı. Ardından da tavana doğru yükselip eliyle tutundu ve kendisini Harry'nin olduğu tarafa doğru sallandırıp havada takla atarak tam önüne indi.
Harry ağzı bir karış açılmış şekilde Peter'a bakarken "Hassiktir!" diye mırıldandı. "Dostum o da neydi öyle?"
Peter'da en az onun kadar şaşkın bir şekilde bakıyordu. "Aman tanrım bunu gördün mü? Ne yaptığımı gördün mü?" dedi heyecanlı bir şekilde.
"Evet gördüm. Peter çok havalıydı, tanrım!"
"Efsane bir şeydi!"
"İnanılmazdı nasıl yaptın?"
"Bilmiyorum. Bir anda zıpladım sonra,"
"Tavana yapıştın. Resmen tavanda asılı durdun."
"Evet, sallanıp takla attım. Vaay bunu ben yaptım."
"Tekrar yap Peter, tekrar yap!"
"Nasıl yapa- dur biraz biz neden kızlar gibi çığlık atıyoruz." Peter sonunda bu taraf ortamı bozduğunda Harry'de durdu ve omuz silkti. "Bilmem heyecanlandım."
"Doğru, yine de bu kadar fazla tepki vermesek daha iyi. Bu ciddi bir konu."
"Haklısın ciddi olmalıyız." İkisi birkaç saniye durup ciddi bir şekilde birbirlerine baktılar. Harry biraz yaklaşıp "Yine de tekrar yapmalısın, bir ara bana da öğret." diye fısıldayınca Peter kafasını iki yana sallayıp güldü. Bununla birlikte diğeri de güldü.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Re-Hope (SpideyPool)
FanfictionPeter Parker'ı kimse sevmemişti. Ne annesi ne de babası. Sevgi nedir bilmiyordu tâki Wade Wilson hayatına girene kadar. ********** "Peter, biliyor musun popon çok güzel." "Ne?!" "Hayır dur bu olmadı. Başka bir iltifat bulmam lazım. Buldum! Biliyor m...