Merhaba. Evet ölmedim hayattayım. Olsun. Geç olsun güç olmasın demiş atalarımız. Sonuçta yazdım yani. Biraz çabuk yazdım ve kontrol etmedim. Yazım yanlışlarım varsa kusura bakmayın. Boş ve saçma oldu ama umarım siz beğenirsiniz. Hepinizi seviyorum.
Büyük salonda çatal ve bıçakların porselen tabaklara vurma sesinden başka bir şey duyulmuyordu. Harry sakince yemeğini yerken oldukça iştahsızdı aslında.
Bugün okul çıkışı Harley ile buluşmak için sözleşmişlerdi ancak sarışın genç gelmemişti ve bunu Harry iki saat boyunca bekledikten sonra haber vermişti. Haliyle de morali oldukça bozulmuştu. Kendisini salak gibi hissetmekten alıkoyamıyor, sadece laboratuvara inip kafa dağıtmak istiyordu.
Öylece yemeği ile oynayıp düşünürken tam karşısında oturan babası kendisine seslendiğinde irkilerek kafasını kaldırdı. "Dalgın görünüyorsun?" dedin Norman ağzına bir lokma daha atarken.
"Sadece okul yorucuydu."
"Anlıyorum. Bugün eve geç gelmişsin?"
"Bir arkadaşımın yanındaydım. "
"Hangi arkadaşınmış o?"
"Tanıdığını sanmıyorum ve lütfen beni sorguluyormuş gibi konuşma baba bu oldukça gerici."
"Hayır, hayır amacım o değil. Uzun süredir konuşmadık, oğlumla muhabbet kurmaya çalışıyorum." Harry suyundan bir yudum alıp yavaşça yuttu. Amacının muhabbet olmadığını biliyordu, onlar muhabbet etmezlerdi. Annesini kaybettikten sonra aralarına belli bir mesafenin girdiği inkar edilemez bir gerçekti.
"Sadece ne istediğini söylesen. Lafı gevelemeye gerek yok." Norman onun bu dediğine güldü hafifçe. "Beni bu kadar iyi tanıman ... ne güzel. Madem öyle istiyorsun dolandırmayacağım. Bundan sonra Tony Stark'ın oğulları ile görüşmeni, arkadaşlık etmeni istemiyorum. O Wade miydi adı neydi? Her neyse o serseri ile de aynı şekilde."
Harry oturduğu sandalyede öne doğru yaklaşıp dikleşti. Yanlış duyduğu düşüncesiyle mutluluktan uzak, daha çok sinirli, bir şekilde gülümsedi. "Anlamadım! Ne zamandır kiminle arkadaş olacağıma sen karar veriyorsun? Ayrıca neden böyle bir şey istiyorsun ki çok..çok anlamsız."
Norman bitirdiği yemeği ile birlikte çatal ve bıçağı bırakıp dudaklarını peçete ile temizledi. Bu kadar sakin olması Harry'yi sinirlendirmeye yetiyor da artıyordu.
"Peter'ın Wade ile bir birlikteliği olduğunu öğrendim. Ayrıca Harley ile de oldukça yakınmışsın. Tony ve Steve'in de ne durumda olduğu belli. Geçmişte uzun ve ağır bir hastalık dönemi geçirdin bunun tekrarlanmasını istemiyorum."
Harry içinde baş gösteren öfke ile derince soluyup kaşlarını çattı sertçe. "Ömrümde daha saçma bir şey duymadım! Arkadaşlarıma karışamazsın!"
"Karışırım. Birkaç ay önce Stark şirketi ile olan bütün münasebetimi kestim. Elbette onların hastalıkları beni ilgilendirmez. Beni ilgilendiren sensin, onlar gibi olmanı istemiyorum."
"Onlar gibi olmak derken?"
"Hasta!"
Harry ellerini masaya vurup sandalyesini gürültüyle geriye iterek ayağa kalktı. "Dünyadaki en zeki bilim adamlarından birisinin ama hala eşcinselliğin hastalık olduğunu söylüyorsun. Onlar hasta değil. Ben de değilim"
"Sayemde değilsin!" Genç çocuk sinirle bir kahkaha patlatıp saçlarını çekiştirdi sertçe. "Neden hiçbir zaman diğer aileler gibi olamadık biliyor musun? Senin yüzünden! Beni asla olduğum gibi kabul etmedin sürekli beni kafandaki o kalıplara sığdırmaya çalıştın ama baba sürpriz oğlun bir eşcinsel ve uzak durmasını istediğin çocuğa deli gibi aşık!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Re-Hope (SpideyPool)
FanficPeter Parker'ı kimse sevmemişti. Ne annesi ne de babası. Sevgi nedir bilmiyordu tâki Wade Wilson hayatına girene kadar. ********** "Peter, biliyor musun popon çok güzel." "Ne?!" "Hayır dur bu olmadı. Başka bir iltifat bulmam lazım. Buldum! Biliyor m...