Peter'ın anlatımı:
Hayatın sadece bir kere yüzüme gülmesini istiyordum. Hadi ama bu kadar şanssız birisi olamazdım. Daha okulumun ilk günüydü belki bu seferlik bir şeyler yolunda gidebilir diye düşünüyordum ama hayır! Kesinlikle lanetliydim bunun başka bir açıklaması olamazdı.
Gözümün önünde ağır çekimde yüzüme doğru gelen yumruğa bakarken aynen bunları düşünüyordum. İlk günden bir kelime dahi etmememe rağmen başıma iki ayrı bela sarmıştım. Biri şu sürekli konuşup duran Wade Wilson'dı, diğeri de şuan bana yumruk atmak üzere olan sarışın gereksiz derecede kaslı adını bilmediğim çocuktu.
Ben bu duruma nasıl geldim tabii? En son sıramda uslu uslu oturuyordum. Hangi ara iş yumruklara geçti? En baştan alayım.
Bütün gün başımı şişirip duran Wade'den sonunda kaçmış, yanıma Happy'nin sabah verdiği parayı alıp kantine inmiştim. Amacım sadece boş midemi doyurmak ve başımın ağrısını gidermesi için kahve içmekti. Fakat bilin bakalım ne oldu. Ben deniz şanssızlığımı bir kez daha gözler önüne sererek okulun zorba çocuğunun üzerine sıcak kahveyi döktüm. Haliyle çocuk haşlandı bende temiz bir dayağa davetiye çıkardım.
İşte olanlar bu. Şimdide o canımı feci derecede açılacağını bildiğim yumruğun yüzüme inmesini bekliyorum.
Refleksle gözlerimi sıkıca kapatıp başımı yana doğru çevirdim. Kaçışım yoktu bu yüzden çabalamıyordum. Ancak beklediğim şey olmadı. Acıyı hala hissetmemiştim. Hafifçe gözlerimi araladığımda sarışının kolunun başka biri tarafından tutulduğunu gördüm.
Bu Wade'di. Hemen yanımda durmuş öfkeyle sarışına bakıyordu. "Eline koluna hakim ol Flash. Yoksa onları münasip bir yerlerine sokmaktan çekinmem."
Adının Flash olduğunu öğrendiğim çocuk sinirle elini çekti ve aynı öfke ile Wade'e bakmaya başladı. "Sen bu işe karışma Wilson. Bu onunla benim aramda."
Aralarında ki gerilimi sanki somut bir şekilde hissedebiliyordum. Biraz korkmaya başlamıştım. Belli ki birbirlerini sevmiyorlardı ve ben kesinlikle ikisinin arasındaki olaya bulaşmak falan istemiyordum. Wade kolumdan tutup beni arkasına çekti. Sonra da Flash'ın tam karşısında durup yüzlerini yaklaştırdı.
"Sence umurumda gibi mi görünüyor sik kafalı.
Defol git şimdi.""Ne zamandır böyle aptalları korur oldun Wade. Hem şimdi gitsem ona senin olmadığın bir yerde hesap soramam mı sanıyorsun."
"Eğer ona dokunmaya cesaret edersen seni sikerim. Anlamadıysan anlatmanın çok daha etkili yollarını biliyorum. Üzerinde uygulamamı istemiyorsan siktir git!"
Flash bir kaç adım geri çekilip bana baktı. Gözleri ile bunun burada bitmediğini anlatıyordu. Ardından sinirli ve sert adımlarla yanımızdan ayrıldı.
Wade'in yaptığı şeye anlam veremiyordum. Beni neden korumuştu ki? Üstelik daha adımı bile bilmiyordu, beni tanımıyordu.
Kantin de ki herkesin pür dikkat bana baktığını fark edince kafamı yere eğdim. Zaten Wade hepsine bir bakış atınca önlerine dönüp sohbetlerine devam etmişlerdi. Yinede şaşkın ve meraklı bir kaç göz hala üzerimdeydi.
Az önce sipariş ettiğim tostu alıp beni de bileğinden tuttu ve bir masaya doğru çekiştirdi.
Tostu yemem için önüme koyup karşıma oturdu sonra da bana kaşlarını çatarak bakmaya başladı. Ona teşekkür etmem gerekiyordu fakat hiç konuşmak istemiyordum. Uzun bir sessizliğin sonunda kısık sesle konuşmaya başladım.
"Teşekkürler, yardım ettiğin için."
İfadesini hiç bozmadan "Hayret konuşabildiğini bilmiyordum."dedi. Hiçbir şey söylemedim. Tam masadan kalkmak için hareketlendiğimde masaya biri sarışın diğeri esmer iki kız oturdu. Ardından da başka bir çocuk gelip benim yanıma oturdu. Esmer kız umursamaz bir şekilde etrafı izliyordu, sarışın olansa bir Wade'e bir bana bakıyor sanki bir şeyleri kafasında oturtmaya çalışıyordu. Yanımdaki çocuk ise... Ne yapıyordu bu böyle?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Re-Hope (SpideyPool)
FanfictionPeter Parker'ı kimse sevmemişti. Ne annesi ne de babası. Sevgi nedir bilmiyordu tâki Wade Wilson hayatına girene kadar. ********** "Peter, biliyor musun popon çok güzel." "Ne?!" "Hayır dur bu olmadı. Başka bir iltifat bulmam lazım. Buldum! Biliyor m...