Esmer genç kulaklarına dolan kuş sesleri ile uyandı. Gözlerini aralayıp etrafına bakındı ve uyku sersemliği ile nerede olduğunu anlamaya çalıştı. O an beline sıkıca sarılmış bir çift güçlü kolu hissedince hemen kafasını arkaya çevirdi. Muhtemelen arkasını dönmeden önce yüzünü saçlarını görmüş bir şekilde uyuyan Wade'i görünce rahat bir nefes aldı. Doğru ya onunla aynı çadırda kalıyordu.
Wade'in bir kolunu yavaşça üzerinden kaldırdı ve onu uyandırmamaya çalışarak bedenini tamamen ona çevirdi. Düzenli nefesleri kendi yüzüne vururken elini kaldırıp usulca yanağını okşadı uyuyan gencin. Kalbinin ritmin hızlanırken ona tekrar aşık oluyordu sanki.
Wade'den kaçtığı zamanlar geldi aklına. Sahi ne ara kendini bu kadar kaptırmıştı ki ona, ne ara kalbi onun için böylesine hızlı çarpar olmuştu? Pek de umrumda değildi aslında. Şu an umursadığı tek şey güne sevdiği adamın kollarında uyanarak başlamasıydı. Bu an Peter için paha biçilemezdi.
Yüzünü ona yaklaştırıp dudağının kenarına tüy kadar hafif bir öpücük bıraktı. Daha sonra yanaklarına, burnuna, gözlerine, çenesine... Her bir zerresini ezberlemek istercesine öptü. Son olarak alnını alnına dayayıp gözlerini kapadı ve 'özür dilerim' diye fısıldayarak geri çekildi. Ayrı kaldıkları her an, ona acı çektirdiğini bildiği her an kendisinden nefret ediyordu. Eğer ani bir sinirle o aptallığı yapmasaydı günlerinin çoğuna Wade'in yüzünü görerek başlardı belki de. Onu böyle uyurken gizlice değil de istediği her an öperdi ve içinden geldiği gibi seni seviyorum diyebilirdi.
Tek sorun Liz'di. Aslında son zamanlarda ondan ayrılmayı düşünüyordu esmer genç. Geçtikleri bir haftada Liz kendisinden uzaklaşmıştı. Artık eskisi kadar onu aramıyor, buluşmak veya vakit geçirmek istemiyor, okulda yanına gelmiyordu. Hatta öpmüyordu bile ki bu Peter için gerçekten iyiydi. Artık kendisine ilgi duymadığını düşünüyordu ve bu ayrılık için çok iyi bir zamandı. Hem artık sebepleri de vardı.
O bunları düşünürken Wade'in uyandığını fark etmemişti bile. Uykulu bakan ela gözlerini Peter'a dikip "Günaydın." deyince uyandığını görmüştü esmer genç. Onu izlerken yakalanmanın verdiği utançla kafasını eğip kızaran yanaklarını görmemesini umdu ve "Gü-günaydın." dedi kısık bir sesle. Wade ise onun bu haline gülüp Peter'ın az önce üzerinden attığı kolunu tekrar beline sardı ve iyice kendine çekti kendisininkine oranla küçük ve zayıf alan bedeni. Ardından yüzünü saçlarına gömüp derin bir nefes aldı. Esmer gencin çikolata gibi olan kokusunu ciğerlerine hapsetti.
Kabul romantik ve güzel bir andı ancak Peter dışarıdan gelen konuşma sesleri duyabiliyordu ve belli ki kahvaltı saati yaklaşmıştı. Bu yüzden bir an önce kalkıp üzerlerini değiştirmeleri gerekiyordu.
"Pekala koca adam, kalkmamız lazım çünkü bütün gün aç dolaşmak istemiyorum ve bilirsin kalkabilmem için kollarını biraz gevşetmelisin." Wade omuzlarını silkip derin bir nefes daha aldı ve "Birkaç dakika daha, lütfen." dedi. Hazır Peter ondan kaçmaya ya da itmeye falan çalışmıyorken bu anın tadını çıkarmak istiyordu.
Peter kıpırdanıp kurtulmaya çalıştı. "Hadi dedim, itiraz yok." Wade oflayıp geri çekildi. Yanında getirdiği çantasından siyah boğazlı bir kazak çıkarıp yan tarafına koydu. Eşofman altını değiştirmeyecekti çünkü ormanı dolaşacaklardı ve rahat olmak istiyordu.
Üzerindekileri çıkarıp çantaya tıktı. Kazağın eteklerinden tutup kafasına geçirecekken kendisine far görmüş tavşan gibi bakan Peter'ı fark etti. İlk başta anlamasa da bakışlarını takip edince karın kaslarına doğru baktığını gördü ve sinsice gülümsedi.
Aniden dibine kadar gidip "Gözlerini bedenimden alamıyorsun, çok mu beğendin?" dedi. Peter bakışlarını hızla ela gözlere çevirip "Hayır tabi ki. Hem ben ona bakmıyorum ki zaten gözümde almış." dedi. Beyaz teni giderek kırmızı oluyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Re-Hope (SpideyPool)
FanficPeter Parker'ı kimse sevmemişti. Ne annesi ne de babası. Sevgi nedir bilmiyordu tâki Wade Wilson hayatına girene kadar. ********** "Peter, biliyor musun popon çok güzel." "Ne?!" "Hayır dur bu olmadı. Başka bir iltifat bulmam lazım. Buldum! Biliyor m...