Dün bütün gün sıkıntıdan patlamıştı Peter. Tony'yi onunla konuştuktan sonra bir tek akşam yemeğinde görmüştü ama yemek yemek için gelmemişti. Sadece kahve almış ve tekrar aşağı gitmişti. Yemeği tek başına yemişti genç adam.
Babasının garajda ne yaptığını çok merak ediyordu. Acaba orada ne vardı. Gidip bakmamak için kendini zor tutuyordu. Acaba zırhları orada mıydı? Onları görmeyi hatta dokunmayı çok isterdi.
Kendisi için hazırlanan büyük kahvaltı masasından kalktı Peter. Sabah yine erken kalkıp ağaçların arasından güneşin doğuşunu izlemişti. Babası ona kahvaltıda eşlik etmemişti. Peter onunla biraz vakit geçirmek ve onu tanımak istiyordu. Fakat anlaşılan Tony onun kadar hevesli değildi.
Odasına giderken aşağı kata inen merdivenlere bakmadan edemedi. Bugün alışverişe onunla gelseydi ne güzel olurdu. Babasının zevki harika olmalıydı sonuçta o Tony Stark'tı. Tarzı gerçekten göz kamaştırıcıydı.
Tam odasına çıkacakken evin kapısı açıldı ve içeri kilolu, kısa boylu, orta yaşlarda takım elbiseli bir adam girdi. Peter'a doğru yaklaşıp "Selam, sen Peter olmalısın değil mi?"
"Evet, sizde Bay Happy olmalısınız." Adam suratında ki düz ifadeyi bozmadan cevapladı.
"Sadece Happy desen yeterli. Sen hala hazırlanmadın mı? Bugün işimiz uzun sürecek ne kadar erken o kadar iyi."Peter eliyle yukarıyı gösterip "Ben de şimdi hazırlanmaya gidiyordum."dedi.
"Acele et evlat. Burda bekliyorum." Peter hemen odasına gitti ve dün güzelce yerleştirdiği dolabını açıp içinden siyah bir pantolon ve siyah düz bir t-shirt çıkarıp hemen giyindi. Üzerine de yine siyah ince paltosunu geçirdi ve hazırdı.
Hemen aşağı indi. Happy dediği gibi orada bekliyordu. "Hazırım."
Happy ona bakıp kafasını salladı. "Tamam hadi gidelim." Siyah lüks bir arabaya bindiler. Peter daha önce hiç böyle bir arabaya binmemişti.
Yol sessizlik içinde devam ederken bunu Happy bozdu."Sen hiç konuşmaz mısın?"
Peter başını camdan kaldırıp dikiz aynasında onunla göz göze geldi. "Şey..konuşurum ama pek değil. Konuşmamı mı istersin?"
Happy göz temasını bozup tekrar yola baktı. "Evet yani hayır... Fazla sessizsin de o yüzden. Her neyse ilk nereye gitmek istersin?"
Esmer genç omuz silkti. Aklında her hangi bir yer yoktu. Happy nereye götürürse oraya giderdi. "Bilmem farketmez."
"Peki o zaman ilk önce odan için bir şeyler bakalım."
"Tamam, olur."
Biraz sonra büyük bir AVM'nin önünde durdular. Ve Peter'ın odası için bir sürü eşya aldılar. Sonra giysi mağazasına girdiler ve kıyafet bakmaya başladılar. Happy bir yığın kıyafeti alıp genç adamın kucağına koydu ve onu kabine yolladı. Kendisi de orada ki koltuklardan birine oturup beklemeye başladı.
Bir saat sonra
Peter yaklaşık elli kere girdiği kabine tekrar girdi ve başka bir tanesini giyindi. Bıkkınlıkla dışarı çıktığında Happy'yi koltukta uyurken buldu tıpkı az önce ve ondan önce de olduğu gibi.
"Happy," adam ismini duyunca birden uyandı ve etrafına bakınmaya başladı. Kollarını iki yana açıp gerindi. Ardından Peter'ı baştan aşağı süzdü.
"Evet bu iyi. Hadi git diğerini dene." Genç adam gözlerini büyüttü ve "Yapma ama kızlar bu kadar denemiyordur. Çok yoruldum nolur artık duralım. Elli tane kıyafet çıkarıp giydim."dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Re-Hope (SpideyPool)
FanficPeter Parker'ı kimse sevmemişti. Ne annesi ne de babası. Sevgi nedir bilmiyordu tâki Wade Wilson hayatına girene kadar. ********** "Peter, biliyor musun popon çok güzel." "Ne?!" "Hayır dur bu olmadı. Başka bir iltifat bulmam lazım. Buldum! Biliyor m...