Esmer genç getirildiği büyük ve karanlık oda da öylece boşluğu izliyordu. Ne kadar süredir buradaydı? Bir kaç saat belki de sadece dakikalardır ama önemi yoktu. Çünkü şuan farkında olabildiği tek şey Gwen'i kaybettiği gerçeğiydi.
Hala son yalvarışları zihninde yankılanıyordu. Çaresizce bakışları, sözleri...
Peter ölmek istemiyorum. Yardım et...
Ve sonra o silah sesi! Aklından çıkmıyor, bir kayıt gibi başa sarıyordu her şey. Kurtaramamıştı, hiç bir sey yapmadan izlemişti sadece. O çok övündüğü sikik güçleri bir halta yaramamıştı.
"Benim yüzümden." diye fısıldadı sessizliğe. "Benim yüzümden öldü, onu kurtaramadım. Benim suçum, yaşamayı hak etmiyorum ben."
Sayıklamaya devam ederken kapı açılmış ve içerisi aydınlanmıştı. Esmer genç ise hala hareketsizce duruyordu.
Pietro ve Wanda odaya girdiklerinde arkalarından, içinde Harley'in olduğu cam bir kafes getiriyordu Hydra askerleri. Kafesin kenarlarından bileklerine zincirlenmiş olan sarışın çocuk kardeşini görünce cama doğru hareketlenip ona seslendi.
"Peter! Peter, tanrım! Buradayım, Peter, iyi misin?"
Esmer genç onun sesini duyduğunda girdiği transtan çıkıp kafasını kaldırdı ve ona baktı. Bir an gerçekliğinden emin olamayıp kafasını salladı sağa sola. Gercekti, Harley buradaydı.
"Harley!" O da kardeşi gibi hareketlendi ve kurtulmaya çalıştı bağlı olduğu halatlardan. Yine işe yaramamıştı. "Harley, o öldü."
"Ne? Kim öldü? Peter iyi misin? Kimden bahsediyorsun?"
"Gwen. Be-ben onu kurtaramadım. O-o öldü..."
"Gwen mi? Nasıl?" ikisinin konuşmasını Wanda kesti. "Yeter bu kadar. Sizi sohbet edin diye buraya getirmedik."
"Dinle, kimsiniz bilmiyorum yada ne istiyorsunuz ama yalvarırım, bana istediğinizi yapın gerekirse öldürün ama Peter'ı bırakın. Lütfen, ne isterseniz yaparım."
"Ah, birbirinize olan sevginiz gözlerimi yaşartıyor. Ne kadar da acıklı değil mi Pietro?" Wanda kardeşine hitaben konuştuğunda gümüş saçlı olan sessiz kalmıştı.
Az önce suçsuz bir çocuğun ölümüne şahit olmuştu ve kız kardeşinin nasıl bu kadar soğuk kanlı olduğunu anlamıyordu. Bu yaptıkları artık doğru gelmiyordu sanki. Olayla alakası bile olmayan insanlara zarar veriyorlardı. Wanda'nın kendisini kaybettiğinin farkındaydı ancak onu nasıl durduracaktı?
Wanda onun sessizliğine aldırmayıp Peter'a doğru adımladı yavaşça. "Bana istediğimi vermiyorsun Harley. Bu yüzden onu kendim almalıyım. Biraz acılı olacak ve maalesef canı yanacak tek kişi Peter oluyor."
Peter ve Harley ona anlamsızca bakarken kızıl saçlı kız elini esmer gencin alnına koydu. "Bakalım burada neler varmış?" Gözleri kırmızı bir şekilde parlarken birden onun zihnine girdi.
Peter birkaç saniyelik donukluk yaşadı. Sonra etrafına bakındığında yalnızdı. Artık bağlı değildi. Heryer karanlıktı.
Biraz ileride bir ışık gördüğünde oraya doğru koşmaya başladı. Parlaklık giderek büyürken yerde yatan bedenleri fark etti. Bunlar mahallede yardım ettiği insanlardan bazılarıydı. Hepsi kanlar içindeydi.
Birden omuzuna dokunan elle irkilerek arkasına döndü. Gwen karşısında ona ağlayarak bakıyordu. Gözlerinde ki bakış fazla tanıdık ve acıydı. Alnından akan kan çenesine doğru bir yol çizerken altın sarısı saçlarını lekelemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Re-Hope (SpideyPool)
FanfictionPeter Parker'ı kimse sevmemişti. Ne annesi ne de babası. Sevgi nedir bilmiyordu tâki Wade Wilson hayatına girene kadar. ********** "Peter, biliyor musun popon çok güzel." "Ne?!" "Hayır dur bu olmadı. Başka bir iltifat bulmam lazım. Buldum! Biliyor m...