Kamp alanına geldiklerinde otobüsten indiler. Öğrenciler etrafı incelerken Bay Harrington hepsine seslenerek bir araya toplanmalarını sağlamıştı. Sesini duyurmak için hafif yüksek olan bir ağaç kökünün üzerine çıkıp konuşmaya başladı.
"Evet millet başlamadan önce bazı uyarılarda bulunmak istedim, herkes dikkatle dinlesin. Öncelikle akşam yemeği saat 7'de kahvaltı saat 8'de. Geç kalırsanız bütün gün aç dolaşırsınız ona göre. Asla ama asla ormanda tek başınıza gezintiye falan çıkmıyorsunuz! En fazla ileride göl var oraya gidebilirsiniz. Elbette içine girip yüzmek gibi delilikler yapmak yok. Hasta olursunuz ve gördüğünüz gibi burada hastane yada doktor bulunmuyor. Gün içinde grup olarak ormanı dolaşacağız. Çevreye zarar vermeyin ve yerlere çöp atmayın. Şimdi herkes çadırlarını getirdi değil mi? Hepsi aracımızda olmalı."
Öğrenciler onaylayan mırıltılar çıkarırken Peter anlamayarak yanındaki arkadaşlarına baktı. "Hey bana çadırları okulun vereceğini söylemiştiniz. Biz çadır falan getirmedik." Wade ona masumca gülümseyip "Son anda değişti haber veremedik ama merak etme Harry halletti." dedi. O sırada Bay Harrington tekrar konuştu.
"Çiftler halinde kalacağınızı zaten söylemiştik. Umarım herkes eşini belirlemiştir. Simdi kalacağınız kişiyle çadırlarımızı kurabilirsiniz. Yardım lazım olsa çağırın sonra da ateş falan yakacağız. Hadi bakalım işe koyulun."
Diğerleri otobüsten çadırlarını alırken Peter hala anlamaya çalışıyordu. Neden bunlardan haberi olmayan tek kişi kendisiymiş gibi hissediyordu?
"Durun biraz bütün bunları ben neden bilmiyorum. Hani herkes kendi çadırlarında 'tek başına' kalacaktı. Ben kendime eş falan seçmedim ki neler oluyor?"
"O da son anda şey etmiş ama sen onu da merak etme biz onu da şey yaptık." Wade'in açıklamasından sonra kafasını sallayıp Harley'e döndü. "Peki o zaman biz Harley ile kalıyoruzdur zaten. Hadi gel Harley çadırımızı kuralım." Tam kolunu tutmak için uzanmıştı ki Harry "Olmaz!" diyerek sarışın gencin önüne geçti.
"Ne demek olmaz?" diye sordu Peter kaşları çatılırken.
"Olmaz işte. Harley ile ben yatacağım yani ka-kalacağım. Dilim şey oldu ondan öyle dedim. Her neyse üzgünüm fakat sen Wade ile kalacaksın." Peter parçaları kafasında oturtmaya başlarken Wade'e dönüp "Sen planladığın değil mi? Benimle kalmak için."dedi.
"Ne alakası var? Kuru iftira! Hayır tabii ki!" Peter ona öldürecekmiş gibi bakmaya devam edince omuzlarını düşürüp "Ah evet ama bak ne güzel işte baş başa olacağız." dedi esmer genç sinirle Harry'ye dönüp gözlerini kısarak "Ben kardeşim ile kalacağım dedim!" diye tısladı. Harry'de aynı bakışlarla karşılık verip "Bende kalamazsın dedim. Harley benim!" dedi. O sırada sarışın gencin elini tuttuğunun farkında bile değildi. Harley ise şaşkın bir şekilde ellerine bakıyor her geçen saniye daha da kızarıyordu.
Harry ve Peter arasındaki bakışma devam ederken Gwen araya girip "Yeter!" dedi. "Tartışmaya bir son verin. Sende yaşlı dedeler gibi her şeye söylenip durma Peter." Esmer genç bu kez Harley'e bakıp "Harley bir şey demeyecek misin?" diye seslendi. Sarışın genç Kendine gelip bakışlarını hala birleşik olan ellerden çekip konuştu. "Ha? Şey..ne?"
"Benimle kalmak istiyorsun değil mi?"
"Aslında ben Harry ile kalacağım yani kalmak istiyorum."
"Lanet olsun! Tamam. Ne halt ediyorsanız edin. Sen de yürü bavullarımızı alalım." Wade'i de alıp otobüse yürüdüler. Onlar kendi eşyalarını alırken Harry ve Gwen bir beşlik çaktı. Gwen ve Michelle'de yanlarından ayrılınca Harry sarışın gence döndü. O an el ele tutuştuklarını farketmişti. Hemen elini geri çekerken "Kusura bakma, farketmemişim." dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Re-Hope (SpideyPool)
FanficPeter Parker'ı kimse sevmemişti. Ne annesi ne de babası. Sevgi nedir bilmiyordu tâki Wade Wilson hayatına girene kadar. ********** "Peter, biliyor musun popon çok güzel." "Ne?!" "Hayır dur bu olmadı. Başka bir iltifat bulmam lazım. Buldum! Biliyor m...