Korku (IV bölüm)

2K 190 119
                                    


O'nu da saraya götürün!

" Neden beni de saraya götürmek için emir verdi ki? " Endişe etti o kısa sürede Mi Kyong. " Yanlış bir şey mi yaptım? "

" Ne yapacaklar bana sarayda? Yoksa kellemi mi alacaklar?"dediğinde kendini sakinleştirmeye çalıştı. " İyi tarafını düşün, belki Suga da olayın farkında ve beraber kendi zamanımıza gidelim diye böyle bir şey istedi".

" Ne yapacağım şimdi ben? " Bıkkın bir nefes alıp verdi. " Bir yanım gitmek istiyorken bir yanım korkuyor ama prensin emri olduğu için gitmeme seçimim yok. " Kafasını okşuyordu üzgün yüz ifadesiyle. " Canım kellem, için boş da olsa yine de iyiydik seninle be! ''

İçinden konuşmasını daha bitirmeden askerleri yanında gördü.

" Merak etmeyin. " Gözlerini devirerek burnunu kırıştırdı. " Kaçacak değilim. "
" İsteseniz de kaçamazsınız. "

Hafiften korkmaya başlasa da başka çaresi yoktu.
''Aynı ki eski dizilerde ki gibi bağırsam mı şimdi; N' alçaklarrr, bırakın beni ulen, bedenime sahip olabilirsiniz ama ruhuma n'asla." Gözleri büyümüş, kaşları havalanmıştı. " Bir dakika bir dakika, bu bizim dizilerde geçen repliklerden değil ki. Nereden duydum acaba? Ya neler oluyor bana? " Sorguluyordu kendini.
" Ayrıca bu nasıl replik? Ruhunu kim ne yapsın zaten hayalet avcısı değilse eğer.''

Garip şekilde kendisine bakmakta olan askerlere öfkeli bakış attıktan sonra Chae'nin de olduğu arabaya bindiğinde saraya doğru yol aldılar vakit kaybetmeden.

Yol boyu aklına prensesin yaptıkları, söyledikleri çınlıyordu.

'' Aisshh, kesinlikle bu devire uygun değilim. Rahat rahat istediğimi söyleyemiyorum. Şimdi bir güzel küfürler etmiştim bu zilliye, Suga'yla beraber. Eminim O da bunu istiyordur.''

Chae'nin,
" Kendi kendine neye gülüyorsun? " Sorusuyla güldüğünün farkına vardı.
" İçimden bir konu hakkında düşünüyordum. " Gözlerini pencereye dikti. " Yolumuz daha uzun mu? "
" Yoruldun mu? " Diye sordu Chae yola bakarken. " Az kalmış. "

'' Ah şimdi araba olacaktı."

" Sen sarayda çalışıyordun dedin Chae, değil mi? " Sohbet etmeye çalışıyordu kızla.
" Evet, sarayda doğup büyüdüm. Annem sarayın önemli hizmetkarlarındandır. Ben de orada mutfaktan sorumluyum. Prensler benim yemeklerime alışkın oldukları için sırf O'nların yemeklerini ben yaparım. "

" Anladım. " Dudaklarını bir birine bastırarak kafa salladı. " Sence beni saraya neden götürüyorlar? "
" Orasını bilmiyorum ama sorgulamak için olabilir. Ben yine söyleyeyim: öyle bir şey olursa yüzlerine bakma, soru sorulmadıkça cevap verme. Karşılarında saygıyla eğil. "
" Anladım onu zaten, zor da olsa ağzımı tutmağa çalışacağım. Az çok izledim tarihi dizilerden." Meraklı gözlerle bakıyordu kıza. " Şu yedi kardeş olan prensleri anlatsana bir. Yol uzun zaten. "

" Babaları hastalandıktan sonra prens Wang Yo tahta çıktı. "
" Yani kardeşlerden birisi hanedanlığın kralı ve Sug- yani prens Wang Wook da veliaht prens oluyor. "
" Evet. Aslında büyük olduğu için prens Wang Sho uygundu bu göreve lakin kral, Wang Yo'yu daha uygun buldu. "

''Yedi kardeş. Tahmin ettiğim şey olabilir belki de".

" Özelliklerini anlatsana biraz nasıllar; karakterleri, görünümleri. Yakışıklılar mı mesela? " Büyük bir merak vardı içinde.

Krallıktaki BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin