Mahkum (LXIX bölüm)

606 69 235
                                    

Hyunjin' e isim vermediğimi fark ettim.
Sung olsun ismi.
Nüfus müdürlüğüne döndüm isim vermekten.

İyi okumalar wattin en seksi, güzel okuyucuları 💋

Şömine alevlerinin aydınlattığı kadar karanlık bir ortamda gecenin bir yarısı kendine çay demlemekteydi Mi Kyong.

Bitkileri porselen çaydanlığın içerisindeki kaynar suyun içine attıktan sonra demlenmesi için beklerken ağrı saplanmıştı başına yine ve bu yüzden tezgahın üzerindeki eşyalardan bir kaçının düşmesine sebep olmuştu.

Toplamak için eğildiğinde Seol geldi oraya.
" Abla, başın mı ağrıdı yine? " Yarı uykulu gözlerle bakarken durumu anladığında mâni oldu. " Sen geç otur, ben yaparım. "

Bir şey söylemeden salona doğru ilerledi Mi Kyong.

Odanın bir köşesinde oturduğunda şöminedeki alevin dansına daldı gözleri.

Birkaç dakika sonra Seol elindeki çini kupaya geldi yanına.

Bardağı alçak sehpanın üzerine koyduktan sonra sehpayı da Mi Kyong'un önüne bıraktı ve kendi de tam karşısında oturarak gözlerini dikti keyifsiz simasına.

Dağınık olan açık saçları, üzerine rastgele giyindiği kıyafetlere gitti gözleri.

" Neyin var abla? Kaç gündür daha da durgunsun. "
" Yok bi' şeyim. " Gözlerini ateşten hiç ayırmıyordu.
" Neden uyuyamıyorsun o zaman? Suratının bu hâli ne? "

İmalı biçimde tıslayarak bakmıştı O' na.
" Yaşlanıyorum artık. Bu yüzden her hâlde " dedi kupanın sapından tutarak sehpanın üzerinde hareket ettirirken.

Derin bir sessizliği odunların çıtırtısı bozarken el hareketlerini takip etmekteydi Seol.

" Kalbinden geçenleri okuyabiliyorum, sen söylemesen bile".
" Ne geçiyormuş kalbimden?".
" Seviyorsun O' nu ".
" Seol!" dedi aniden yüzüne bakarken.
" Ne? Yalan mı?" .

Bardağı eline alarak yudumlamaya başladı.
" Yalan. "
" Ya o zaman neden aklına 'seviyorsun' dediğim de veliaht prens geldi? "
" Veliaht prensin geldiğini nereden çıkardın? " Gözlerini kaçırıyordu.
" Başka kim geldi peki? "

Bardağı sehpanın üzerine bırakarak çatık kaşlarıyla baktı yüzüne.
" Gidip uyusana sen. "
" Neden? Çocuk muyum ben? "
" Evet. " Kollarını uzatarak yüzünü avuçladı. " Sen de benim çocuğumsun. "

" Abla, yapma böyle. " Sıkkın bir nefes alıp verdi. " Sana bu haller hiç yakışmıyor. Yıllar sonra kendine gelmiştin ne güzel. Yine darmadağın oldun. "

" İyi geceler. " Ayağa kalktı, yüzüne bakmadan odasına gitti.

__

" Demek aklına kimin geldiğini inkar ederken yalan söylediğini fark ettin? " Fısıldıyordu Chae, mutfak kapısının önünde Seol'a.
" Artık eminim. "  O da fısıldayarak etrafına baktı. " Önceki gibi değil prense karşı. Odasına gittikten sonra ara sıra gizlice baktım. Hiç uyumadı sabaha kadar. Boş tavana bakıp durdu. Günlerdir böyle. "

Chae oflayarak kafa salladığında gözleri bahçede, bir yere pürdikkat kesilen Mi Kyong' u görmüştü.
Baktığı yere baktıklarındaysa terasta veliaht prens, Yeon ve babasını bir arada görmüşlerdi.

Mi Kyong O'nları izlerken Chae ile Seol ise O'nu izlemekteydiler.

Derin bir nefes alıp verdikten sonra Mi Kyong Yeon'un kalkmasıyla işine geri döndü.

Krallıktaki BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin