Randevu (LVI bölüm)

1K 113 115
                                    

Veliaht prens Mi Kyong' un odasına geldiğinde onu yatağında düşünceli halde bulmuştu.
Gelip yanına oturarak yüzüne bakmaya çalıştı.
" Mi Kyong, iyi misin, hiç göremedim seni? ".

Bıkkın bir nefes çekti içine.
" Sizden de hiçbir şey kaçmıyor. "
" Gözlerim her yerde seni arıyor çünkü. Görmeyince rahatsız oluyorum, uzaktan görmek bile rahatlatıyor beni. "

Uzun bir sessizlik olmuştu aralarında.

" Neyin var, " Çenesinden tutarak yüzüne bakmasını sağladı. " Canın sıkkın gibi. "
" Şahsi sorunlar, boş verin. Sizi de bıktırmaya gerek yok. "

O da Wang Wook'un düşünceli olduğunu fark etmişti.

" Sizin de bir sorununuz var gibi sanki. "
" Yine o kabusu görmeye başladım. " Dedi üzgün bir ifadeyle. Başını dizlerine koyarak yatağa uzandı. " Bu kabus canımı sıkıyor ve ne yapacağımı bilmiyorum. "

Endişeli şekilde dudaklarını ısırdı Mi Kyong.

" Tüylerimi okşar mısın? "

Ellerini saçlarına götürerek yavaş hareketlere okşamaya başladı isteğini duyduğunda.

Derin nefes aldığı duyuldu prensin.

" İçimde kötü bir endişe var, sebebini bilmediğim bir endişe. "

Gözlerini ve dudaklarını sıkıca bir birine bastırdı Mi Kyong. Hislerinin kuvvetli olduğunun farkındaydı.

" Affet beni, sana hak etmediğin şeyleri yaşattığım bu şeyler için beni affet".

___

Ertesi gün sarayda yine herkes işinin başına dönmüştü erkenden.

Küçümseyici bakışlar ve tavırlar hâlen devam ediyordu Mi Kyong'a karşı.

Ne kadar aldırmamaya çalışsa da bu duruma oldukça üzmekteydi. Kendini işine vererek olanları aldırmamaya çalışsa da ister istemez fısıltılara kulak misafiri oldukça moralinin daha bozulmasını engelleyememişti.

Prensler ve kral hep beraber yemek faslındayken çalışanlardan birisi mutfağa gelip O'nu çağırdıklarını söylediklerinde hemen işini bırakarak yanlarına geldi.

Odaya geldiğinde başını aşağı eğerek saygı selamlaması yapıp ne diyeceklerini bekledi bir müddet.

Ki Seung'un cariyeleri, birkaç diğer saray çalışanları ve prenses Hae Soo da oradaydı.

Kral fazla uzatmadan lafa girdi.
" Dün prenses Hae Soo'yun kulak misafiri olduğu mesele için çağırdık seni buraya. "

Prenses Hae Soo da kralın cümlesine ilave etti.
" Babanın olayını konuşuyor herkes. Babanın bir hırsız olduğunu, veliaht prensin emriyle serbest bırakıldığını söylüyorlar. "

Bakışları veliaht prense gitmişti, göz göze geldiklerinde gözlerini kaçırdı.
" Babam gerçekten suçsuzdu efendim. " Diye cevap verdi başını aşağı eğerek.

" Kral hazretleri önceden her şeyi biliyormuş. " Diye devam etti Hae Soo, " Biz de az önce öğrendik. Veliaht prens olayı en başından anlattı bize. Gerçek hırsız ve mallar şahit sayesinde ortaya çıkmış. "

Kral etraftaki çalışanlara bakarak konuştu bu sefer.
" Benim, prenslerimin adaletinden katiyen şüphem yok. Herkes bilsin; kim olursa olsun, bir suçlu cezasını en ağır şekilde öder! O kişi kendi ailemizden olsa dahi. "

" Bu dedikoduyu çıkaranları araştırdım ben. " Diyerek Ki Seung'un yüzüne baktı Hae Soo. " Prenses Ki Seung'un cariyeleri yüzünden çıkmış. Anladığım kadarıyla önceden bir husumetleri varmış Mi Kyong'la aralarında. "

Krallıktaki BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin