Geçmişe Esir (LXX bölüm)

649 68 189
                                    

" Ben işten ayrılıyorum hanımefendi Choi" dedi Mi Kyong avludayken önünde duran Choi'ye.
" Kaç gündür saraya gelmiyorsun. Şimdi de bunu söylemek için mi geldin?" diye sordu Choi iç geçirirken. " Mi Kyong, sen işini çok seviyordun" dediğinde koluna dokundu hafifçe. " Neyin var kızım?".

Başını aşağı dikerek kafasını salladı.
" Artık yürütemiyorum. Çarşıda bir dükkan devraldım. Tatlı türlerinin olduğu sevimli bir işletme yapacağım orayı. Çalışacak işçiler bile buldum".
" Sen bilirsin tabii ki de ama yerini doldurmak zor olacaktır".
" Seol'u tavsiye edecektim ben de size" dedi gülümseyerek. " Yıllardır sarayda, kendisi çok çalışkan, hiperaktiv birisi. Deneyin O'nu, inanın pişman olmayacaksınız".

Choi'nin ikna olmamış bakışlarını gördüğünde gözlerini kaçırırken az ötesinde Han Sung'u gördü.

" Görüşürüz. " Diyerek yanından ayrılarak oğlunun yanına gelmekteydi ki gözleri veliaht prensin terasına gitti.

Prense yardım eden Yeon, arkasında durarak bir şeyler konuşmaktaydı üst kıyafetini giyinmesine yardım ederken.

Karşılıklı gülüşmelerini gördüğünde başını aşağı dikerek oğlunun yanına geldi.

Elinde fidan olan görevli Han Sung'a işaret etti.
" İstediğiniz fidan geldi prensim. "

Mi Kyong şaşkın ifadeyle baktı ağaca.
" Bu ne prensim? "

" Mandalina ağacı prensesim. " Kocaman gülümseme vardı yüzünde. " Veliaht prensin terasının altına dikeceğim. Ancak terasta oturuyor, yarasından dolayı bir yere çıkamıyor kaç zamandır. Ben de böyle sürpriz yapmak istedim. Terasından bakınca artık mandalina ağacı görecek. Mandalina sevgisi büyük olan biri için bundan güzel manzara olamazdı. Nereden bildiğimi sorma. "

" Hediye vereceğim dediğin bu muydu? " Gülerek bakıyordu oğluna. " İzin aldın mı peki? "
" Kralın kendisine söyledim dün, yapabilirsin dedi. Veliaht prense de sürpriz yapacağımı söyledim ama ne olduğunu bilmiyor. "
" Hadi dikelim o zaman. "

Beraber geldiler terasın önüne.

Han Sung, teras korkuluğunun ortasına denk gelecek açıda durarak parmağıyla yeri işaret etti.
" Tam buraya dikelim. "

Sesleri duyan veliaht prens ile Yeon oturdukları koltuktan kalkarak ileriye gelip aşağıya baktılar.

Han Sung'un el salladığını ve fidanı gördüğünde durumu anladı Wang Wook.

Gülerek el salladı karşılık olarak.

Han Sung'un,
" Prensim, hazır değil, lütfen bakmayın daha. " Diye bağırdığında gülerek kafa salladı.
" Tamam bakmıyorum. " Tekrar arkasındaki koltuğa geri gitti.

Yeon'un da arkasından gittiğini gören Mi Kyong ise bakışlarını çocuğa çevirdi.

" Hadi dikelim. "

Der demez Yang belirdi yanlarında.

" Prensim, " Fidana baktı dikkatle. " Ağaç mı dikiyor sunuz? Mandalina ağacı değil mi bu? "

" Siz nereden bildiniz? " Hayret dolu bakışlarıyla baktı yüzüne. " Oysaki daha meyve yok üzerinde. "
" Ben bu konulardan iyi anlıyorum. " Yardım etmeme müsaade eder misiniz? "
" İşi ustasına bırakacaksın. " Düşünmeden cevapladı sorusunu.

Yang'ın yanındaki görevliye attığı bakıştan görevli, isteğini anlamış,
" Hemen efendim. " diyerek yanlarından ayrılmıştı.

Başka bir görevli ise üzerindeki pelerini çıkararak özenle katlayıp az ötelerinde durdu.

Krallıktaki BTSHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin