KALP 19. BÖLÜM(DÜZENLENDİ)

477 31 10
                                    

YORUMLAR YORUMLAR YORUMLAR YORUMLAR! KEYİFLİ OKUMALAR ARKADAŞLAR. UMARIM ELİNİZ BEĞENİ YILDIZCIĞINI ES GEÇMEZ:)))

KALBİN İKİ RENGİ 19. BÖLÜM


Gül oturduğu koltuktan denizin o güzel coşkun halini izlerken Poyraz sert hareketlerle keskin virajları dönüyordu. Oldum olası deniz insanı olmuştu zaten Gül. Aşıktı mavinin her tonuna. Baktıkça içi açılıyordu kıyıya vuran her dalgada.

Poyraz "Denizi seviyorsun anlaşılan..." deyince tüm kızgınlığını unutarak ona kocaman gülümsedi.

"Çok seviyorum! Sen sevmiyor musun?"

Poyraz kafası karışmış bir ifadeyle ona bakıp "Gerekli bir şey. Ama olmazsa olmazım da değil!" dedi.

Bu adam bu güne kadar neyden zevk almıştı acaba? Dünyanın ona sunduğu saf güzellikleri görmek için kendine hiç izin vermemiş, sadece gözünü boyayan karanlığın esiri olmuştu. "Arabayı durdurur musun?"

"Neden?"

Gül onun her zaman ki ses tonunu taklit ederek "Bir kere de sorgulama be adam. Ne diyorsam onu yap!" dediğinde Poyraz tek kaşını kaldırarak arabayı durdurdu.

Gül'ün kapısı koruma neferlerinin biri tarafından açılırken Poyraz inip yanına gelmişti bile. Genç kadın elini ona uzatarak alaycı bir ifadeyle yüzüne baktı. Poyraz Gül'ün elini güçlü avucu içine alıp planladığı şeyi görmek ister gibi onu dikkatle süzdü.

Gül yavaşça kayalıklara doğru ilerlerken adamı da arkasından sürüklüyordu. Rüzgar uzun saçlarını savururken denizin tuzlu kokusu ciğerlerini açmıştı. Uçsuz bucaksız kararmış maviye bakarken tenini yalayıp geçen su taneleriyle gülümsedi.

Nerdeyse uçurumun kenarına ulaştıklarında Poyraz'a bakıp "Gözlerini kapat!" dedi itiraz kabul etmeyen bir tonda.

Adam söylediklerini tereddütsüz yaparken ona olan güvenini de belli etmeye çalışıyordu sanki.

"Sadece doğaya odaklan! Sana ne söylediklerini dinle. Kayaları döven dalgaların sesine... Yüzüne vuran havanın taşıdığı farkındalığa. Kuşların cıvıltısına... Tuzun o keskin ağzında bir tat bırakıyormuş gibi olan kokusuna!"

Adamı biraz rahat bırakıp önüne uzanan uçsuz bucaksız manzaranın tadını çıkardı. Gökyüzü soğuk gri bulutlarla titreşiyordu. Kızgın, karanlık deniz kayalıklara kamçı gibi vurup beyaz köpüklerini soğuk ve nemli havaya kaldırarak yükseltiyordu. Gül denizin gücüne, öfkesine ve karanlığına inat yumuşacık, okşar gibi en çok incitmekten korkar gibi "Ne hissediyorsun?" diye sordu. Poyraz gözlerini açarak Gül'e yüreğini titreten bir yoğunlukla baktığında Gül onun yeşillerindeki savaşın her zerresini kendinmiş gibi görebiliyordu.

"Kayaları döven o dalgalar var ya bana senin adını haykırıyorlar. Hava bana senin kokunu getiriyor. Kuşların kanat çırpışları bana kalbinin atışını hatırlatıyor. Rüzgar dudaklarıma senin nefesini üflüyor. Bana soruyorsun ya ne hissediyorsun diye. Ben senden başka bir şey hissetmiyorum. Kulaklarım senden başka her sese sağır benim. Duyularım hep seninle dolup taşıyor."

Gül duyduğu şeyle sarsılsa da belli etmedi. Yüreği burulsa da onun elini bırakıp kollarını göğsünde kavuşturdu. Belki de kayıp yalnız adama sarılmamak için yapmıştı ama gözleri onun tekinsiz çekici yeşil gözlerinde takılı kaldığından bunu yapmak, uzak durmak gittikçe güçleşiyordu. Kendini zorlayarak bağlantıyı koparıp manzaraya görmeyen gözlerle baktı. Poyraz onun gözlerinden kaçan bir damla yaşı başparmağıyla silerken "Ağlama!" dedi. "Bundan hoşlanmıyorum!"

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin