KALP 7. BÖLÜM(DÜZENLENDİ)

406 34 3
                                    

KALBİN İKİ RENGİ 7. BÖLÜM

Gül dudaklarından dökülen sözleri geri almak ister gibi elleriyle ağzını kapattı. Kendi sözlerine kendi de akıl sır erdiremiyordu. Delirmiş, söylediği yalana kendini de inandırmıştı. Gözleri fal taşı gibi açılarak, bakışları söylediği sözlerini diğer muhatabını buldu ve o yeşil gözlere kilitlendi.

Adamın yüzündeki ifade ilk defa bu kadar net anlaşılıyor, en az kendisi kadar şaşkın ve rahatsız görünüyordu. Eh bu adamında dünyanın onun kontrolü dışında döndüğünü anlamasının zamanı gelmiş de geçiyordu bile. Burada bulanan herkes gözlerini genç kıza diktiği için kimse Poyraz'ın tepkisini görmemişti.

Odadaki elektriklenme gerilimle yüklüydü ve sanki geçen her saniye artarak, çoğalıyor Gül'ü çepeçevre sarıyordu. Genç kadın kendini, arkasına bile bakmadan kaçmak isteyen bir sincap gibi hissediyor, kovuğuna girip sonsuza kadar saklanmak istiyordu.

Ancak adamın bakışlarındaki değişim aniydi. Kaşları çatıldı ifadesi keskinleşti, artık öfkesini bir ejderha gibi gözlerinden fışkırtıyordu. Gül'ün nefesi tam göğsünde tıkandı, soluğunu biraz daha vermeden böyle durursa kendi kendini boğan o nadir insanlardan biri olarak tarihe geçecekti. İçine dolan bu panik hissini bastırmaya çalışarak soluğunu yavaşça bıraktı.

Genç adam odanın öbür ucundan ona doğru yürüyor, her adımında bir tehdit hissediliyordu. Bakışları her saniye biraz daha kararıyor, yüzü tehlikeli bir ifadeye bürünüyordu. Aralarındaki mesafe kısaldıkça, Gül saklanacak bir yer aramaya başlamaktan kendini alamıyordu.

Bu oda bu kadar küçük müydü yahu? Oysa ilk girdiğinde gözüne ne kadar büyük görünmüştü.

Genç adam tüm heybetiyle karşındaydı artık. Konuşup bir açıklama yapsa iyi olurdu, belki kendini çok zorlarsa özür bile dileyebilirdi. Tam ağzını açıp bir açıklama yapacaktı ki.

Genç adam eliyle kapıyı gösterip, "Yürü!" dedi. "Sevgili nişanlım..."Sesi bu odada bulunan herkesi kandırmaya yetecek kadar yumuşak ve kontrollüydü. Ancak Gül aslını biliyordu, onu daha öncede öfkeden gözü dönmüş bir halde görmüştü. Sinirlenince sağ yanağındaki bir kas seğiriyor, gözlerinin yeşilleri karanlıkla kaplanıyordu.

Gül başını öne eğerek, arkasını döndü. Onunla yarışacak yumuşak bir ses tonuyla, "Konuşmamız gerek." diye fısıldadı.

Genç adam Gül'ün tam arkasındaydı. Konuştuğunda nefesini ensesinde hissedebileceği kadar yakınına sokulmuştu. Yaşadığı savaşın soğukluğunun aksine o koca gövdenin sıcaklığı içine işliyor, adamın erkil gücünün onu sarıp sarmaladığını hissediyordu. Şimdi teslim olsam, arkama yaslanıp ona sığınarak yüklerimi onun omuzlarına bıraksam onun kollarında teselli bulsam ne kadarda muhteşem olurdu diye düşündü ve bu saçma düşüncelerden kurtulmak için kendine zihinsel bir cimdik attı. Bu adam onun kurtarıcısı falan değildi. O düşmandı. Bu romantik şövalye hikayelerinden ne zaman vaz geçecekti acaba?

Genç adam onun bu düşüncelerinden habersiz başını boynuna doğru eğerek kulağına fısıldadı. Nefesi resmen tenini yalıyor, değdiği yeri alev alev yakıyordu.

"Tek bir kelime bile dökülmeyecek o dudaklardan. Odama gidene kadar aklı beş karış havada sesini bir daha duymayacağım. Yoksa boğazını sıkmamak için zor tuttuğum ellerimi salı veririm. İşte o zaman başlattığın bu rezil şov çok daha eğlenceli bir hal alır."

Sözlerinin sertliği, söyleşindeki tehdit onun ne kadar çileden çıkmış olduğunu gösteriyordu. Sırtından buz gibi terler aktığını hissetti. Onun kızgınlığını özümsemek ister gibi yutkundu. Canına da susamamıştı sonuçta, bazen geri çekilmek gerekiyor, hep topyekûn savaşmak olmuyordu. Zaten cephanesi de kalmamıştı. Bu yüzden onu onayladığını belirtmek için başını salladı.

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin