KALP 23. BÖLÜM(DÜZENLENDİ)

471 35 13
                                    

KALBİN İKİ RENGİ 23. BÖLÜM

Sen bana gelirsen ben de sana gelirim demiştin. Büyük yalan. Asla böyle bir niyetin olmadı. En başından beri savaşıyorsun benimle. En başından beri kandırıyorsun ikimizi de. Senin kalkanların benimkilerden bile daha sağlam. Ama bu hiç umurumda değil. Çünkü bana karşı savaşmanın tek yolu yine benden geçiyor. Ben kendimi ortaya koyarsam sende koyarsın. Çünkü başka türlüsüne izin vermem..."

Poyraz'ın sözleri Gül'ün üzerinde soğuk duş etkisi yaptı. Haksız olduğu için değil tamamen haklı olduğu için. Ama adamın sesindeki saf gazap tenini yakıp kavursa da isyankar doğası ağır basıyordu.

"Benden ne istiyorsun Poyraz?"

"Her şeyi... Kalbini, ruhunu aklını, bedenini neyin varsa hepsini... Daha azı mümkün değil artık."

Adamın sesi öyle katı ve kararlı çıkmıştı ki Gül'ün bedeni bir anda gerildi. "Ve sen de bana her şeyini vereceksin doğrumu anladım?"

"Verebileceğim her şeyi!"

"Benden açık çek istiyorsun ama söz konusu sen olduğunda emin değilsin öyle mi?"

Poyraz Gül'ün çenesini tek eliyle tutup onu iyice yakına çekti. "Sana korumamı sunuyorum. Sonsuz bir sahiplenme..." derken dudaklarına iyice sokulmuştu. "Elimde olan her şeyi ayaklarının altına seriyorum. Sana kendimi sunuyorum küçüğüm. Daha ne istiyorsun?" diye sordu sesindeki hayal kırıklığını saklamadan.

Gül onun gözlerinin yeşillerinde kayboldu o anda. Ruhu bir nehrin yatağını bulması gibi çağlaya çağlaya aktı adamın gözlerinden damarlarına.

Elini onun güçlü göğsünde dolaştırmaya başladı. Kalbinde durdu ve bir süre orada oyalandı. Giydiği tişörtü eliyle kavrayıp yumruğu içine aldığında bakışlarında ki dürüstlük çok netti. "Ya onlarla ilgilenmiyorsam... Ya sadece bunu istiyorsam..."

Poyraz anlını onun alına dayarken derin bir nefes çekti içine. "O zaman canın çok yanar. Bilmiyorsun Gül. Hiçbir halt bilmiyorsun. Seni incitir, yaralarım. Bu savaş senin için bile kaybedilmiş bir savaş güzelim. Ancak bir aptal böyle bir mücadeleye girer."

"Ya ben bir aptalsam..."

"Gül anlamıyorsun kalbim senin için bir ödül değil ancak ceza olur. Geçekten kim olduğumu gördüğünde bile gitmene izin vermem. Kendi pisliğimde seni boğduğumda bile zincirlerim seni kendime. Benden nefret etsen bile bırakmam seni. Benim aşkım sana lanet olur ufaklık. Benim aşkım senin taşıyacağından çok daha fazlası olur... Çünkü ben aşk nedir bilmem."

Gül inkar edercesine başını salladı. "Ben kendim için bu riski alabiliyorsam senin söz hakkın yok. Bu benim vereceğim bir karar öyle değil mi? Benden her şeyimi istiyorsun. Senden gizlim saklım olmayacak, ruhumun kuytu köşelerindeki sırlara bile ortak olacaksın ama ben sana oyuncak olacağım öyle mi? Böyle bir şeye asla izin vermem. Aklındaki buysa beni şimdi bırak..."

Adamın yüzünü hüzünlü bir gülümseme kapladı ve tutuşu sıkılaştı. İkisi de artık çok geç olduğunu biliyordu. Poyraz izin verse bile Gül gidebileceğinden emin değildi. Gidebilse bile hiçbir şey aynı olmazdı.

"Sana katil olmadığımızı söylerken gerçeği biraz saptırıyordum." Diyerek derin bakışlarla süzdü Gül'ü. "Biz devletin denetimindeki infazcılardan farksızız Gül. Gerçekten de bunun geri dönüşü olmadığını anlamalısın. Bizim gibiler sahiplendiler mi bu ölüme kadar olur. İkimizden biri ölene kadar bana ait olursun."

Sesi uyarı tonuyla çınlasa bile adamın yeşil gözleri bizi inkar etme diyordu. Benim için savaş. Biz buna değeriz diyordu.

Eliyle onun yanağını okşarken "Biliyorum!" dedi ve ilk defa adama kendi isteğiyle yaklaşarak onun dudaklarına küçücük bir öpücük bıraktı Gül. "Biliyorum..."

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin