UMARIM BENİ YORUMSUZ BIRAKMAZSINIZ! BEĞENİLERİNİZİ DE BEKLİYORUM! KEYİFLİ OKUMALAR:))
KALBİN İKİ RENGİ 21.BÖLÜM
Poyraz kalabalıktan kurtulmaya çalışırken bir yandan da gözleriyle Gül'ü arıyordu. Bakışlarıyla taradığı hiçbir alanda onu göremeyince içinin öfkeyle dolmasına engel olamadı. İnsanların tebriklerine kayıtsız kalırken Gül'ü bizzat koruması gereken korumanın da ortada olmadığını anlayıp biraz rahatladı. Bu kadın er ya da geç onun ölümüne neden olacaktı. Ortalıktan kaybolduğu her an başına bela açma potansiyeli olduğu için Poyraz onu gözünün önünden ayırmak istemiyordu. Ama nasıl oluyorsa bir şekilde de kaybediyordu.
Yanına çıkarcı gülümsemelerle yaklaşan insanları aşarak kararlı adımlarla Mert'e doğru ilerlediğinde Peri'nin de kendisine doğru geldiğini fark edip hareketlerini hızlandırdı. İçinde anlam veremediği boğucu bir his baş göstermişti ve bu lanet his onu soluksuz bırakıyordu. Peri'ye ulaştığında "Gül nerde?" diye sordu tedirginliğini zorlukla bastırdığını belli eden bir sesle.
"Tuvalete gideceğini söylemişti ama en az on dakika oluyor. Poyraz o çok sinirli görünüyordu ve sinirli olduğunda ne yapacağı pek belli olmaz."
Poyraz başını sallayarak Peri'nin gösterdiği yöne doğru ilerledi. Koridora açılan kapıyı ittiğinde tüm hisleri ayaklanmış ve ona yanlış bir şeyler olduğunu haykırmaya başlamıştı. Buradaki sessizlik canını sıkarken gözlerinin bu anlamsız karanlığa alışması bekledi bir süre.
İçi ezilirken ensesinde buz gibi bir ürperti dolaştı. Tehlikeye anında sinyal veren yanı onu uyarıyordu. Bu farkındalıkla bir anlığına gözlerini kapatıp çok uzun zamandır yapmadığı bir şeyi yapıp dua etti. Sonra ışıkları bir şekilde kapatılmış zifiri karanlık koridora adım attı. Tüm bedenini saran kor gibi korkuya rağmen görmekten en çok korktuğu şeye doğru yürümeye devam etti. Bu karanlık yolu sakin sakin adımlarken içinde öyle büyük bir mücadele vardı ki hareket edebildiğine bile şaşırıyordu aslında.
Şu anda tek isteği küçük karısını sağ salim bulabilmekti. Bu yaşına kadar yaşadığı tüm deneyimler ona bunun olamayacağını bağırsa da o kulaklarını bu sözlere kapatıp hedefine odaklandı.
Poyraz küçücük bir umut parçasına tutunuyordu. Tuvaletleri ararken de aynı umutla hareket ediyordu. Gül'ü bulamadığı her saniye deliliğe yaklaştığını bilmeden son derece sakin kontrollü hareketlerle tüm kabinleri aradığında bile içinde oluşan bu amansız öfkeyi yok saydı. Onun da zamanı gelecekti. Damarlarında bir yılan gibi kıvrılan öfkesini serbest bırakacağı o eşsiz zamanda taş taş üstünde kalmayacaktı.
Arkasındaki haraketlilik dikkatini çektiğinde son bölmeyi kontrol ediyordu. Gül'ü bulamamaktan mı yoksa bulmaktan mı daha çok korktuğuna karar veremiyordu Poyraz. Öyle ki içinde iki adam kendi mücadelesini veriyordu. Bir yanı bulamazsa kadının hala iyi olduğunu fısıldıyor. Diğer yanı bulamadığı her saniye için kahroluyordu.
"Poyraz neler oluyor?"
Poyraz Mert'e döndüğünde onun on tane adamla kapıda durup kendisine soran gözlerle baktığını gördü.
"Gül yok." Dedi sesi acı doluydu. Sonra dikleşip bakışlarını odada bulunan her adamın üstünde gezdirdi ve emirlerini sıralamaya başladı.
"Tüm çıkışları kapatın. Buradan şu saatten sonra kuş bile uçmayacak!"
Eliyle anlını ovuştururken devam etti. "Tüm güvenlik kameralarını izleyin. Özellikle buranınkini ben bizzat görmek istiyorum. Ayrıca birisi şu koridorun ışığını açsın!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)
General FictionBİR KADIN, İKİ AŞK... Biri kurtarıcı, öbürü yakıcı. Biri ateş, öbürü su. Biri yara, öbürü derman; İKİ ADAM. KALBİM SÖYLE. Hangisi gerçek, hangisi yalan? RUHUM KONUŞ. Hangisi eksik parçam, bir olursa seninle çoğalacak olan? AKLIM hani sen hiç karış...