KALP 12. BÖLÜM(Gelecek Part 2)(DÜZENLENDİ)

402 38 12
                                    

Gelecek mi geçmişin izini sürer yoksa geçmiş mi geleceğin peşini bırakmaz? Nasıl kısır bir döngüdür ki hayat başladığı yerde biter, bittiği yerde tekrar başlar?

12. BÖLÜM (GELECEK PART 2)

Çınar'ın sözleri Gül'ün kulaklarında çınladığında, gözleri Poyraz yüzünü buldu ve orada kitlendi. Her bir değişimi kendi gözleriyle an be an izledi. Adamın önce şaşkınlıkla kalkan kaşlarını sonra inkarın ve kendine yönelik öfkesinin yüzünü kararttığını görünce elleriyle ağzını kapatıp tökezler gibi bir adım geriye gitti. Onun gözlerinde çok ama çok derin bir acının peyda olmasını kalbi sızlayarak ve canı yanarak izlerken ağzına kadar gelen hıçkırığını zorlukla bastırdı. Adamın bakışlarında ki bu savunmasız saf üzüntü Gül'ü bir an titretmişti. Bu; Poyraz'ı yüzündeki maske olmadan apaçık gördüğü ilk andı. Bu derin bakışlar; ona masum bir çocuğu hatırlatmıştı. Kaybolmuş, korkmuş küçük bir çocuğu...

Adamın gözlerinin onun üstünde dolaştığını biliyordu ve en sonunda o delici yeşil gözler kendi gözlerine kilitlendiğinde göz kapaklarını hızla kapattı. Onunla karşılaşamazdı. Şimdi olmazdı. Çünkü Gül' de en az onun kadar savunmasız hissediyordu kendisini. Ayrıca şu an çok önemliydi. Hani size seçeceğiniz iki yol gösterilir de bundan sonraki yaşamınız bu karara bağlıdır ya. İşte kadın bu anın o seçim anı olduğunu iliklerinde hissediyordu. Vücudu uyuşmuş sinir uçları gerilmişti. Yol ayrımları, mihenk taşları, depremler... Geçmişiyle geleceği bir meydan muharebesine girmiş, ruhu ve kalbi de ganimet olmuştu.

Önce onun kokusuyla, sonra da onu sarıp kuytularına saklayan, güven veren enerjisiyle sarmalandı. Artık bin kişinin içinden bile bu bilindik his yüzünden onu ayırt edebilirdi. İçgüdüsel olarak avuçlarıyla yanaklarını kavrayan adamın Poyraz olduğunu biliyordu. Adam anlını onun alnına dayayarak boğuk, kırçıllaşmış sesiyle konuştu.

"Aç gözlerini Gül. Bırak bakayım siyah ışıltılarına. Bırak sakladıklarını göreyim. Sonra git dersen yine giderim. Ama izin ver önce sendeki beni göreyim!"

Genç kadın onun sesindeki kararsızlığı duyduğunda içi bir kere daha ezildi. Bu konuşan adam Poyraz değildi. O hep kendine güvenir, dimdik dururdu. Neden şimdi kalkanlarını indirmişti ki? Neden kadının onu böyle yaralı görmesine izin veriyordu? Gül yapacağı tek bir hareketin, söyleyeceği bir sözün çok kıymetli olduğunu, bir bakışın her şeyi değiştireceğini bile bile hiçbir şey düşünmedi, içgüdüleri ne söylüyorsa onu yaptı.

Poyraz burada dururken ve korku için de fink atarken sanki küçük bir çocuk olduğu o zamanki gibi bir umut ışığı bekliyordu. Şimdi ona ait olan bu küçük kadının kokusunu içine çekerek saatlerce bir cevap almadan durabileceğini düşündü. Hele gelecek cevap bir hayır ise... Onun bedenin titrediğini fark edip de sarılamamak, korkma diyememek midesini düğüm düğüm yapmış ve çok uzun zamandan sonra ilk defa kendisi çaresiz hissetmişti.

Bundan nefret etti. İçindeki bu aciz adamdan ona bunu yaşatan bu küçük kadından nefret etti. Özellikle Çınar denen o adamdan ölesiye nefret etti...

Başını Gül'ün anlından çekip genç kadının güzel yüzünü ezberlemek ister gibi uzun uzun inceledi. Onun şekilden şekle giren mimiklerini görünce bir an şaşkınlıkla sordu. "Ne yapıyorsun kadın?"

Genç kadın gözlerini açmadan cevapladı onu. "Hım azıcık sabırlı olur musun lütfen? Burada gülümsemeye çalışıyoruz herhalde!"

"İyi de gülümsemen değil, bana bakman gerekiyor. Ayrıca gülümsemekten çok ekşi bir şey yiyen biri gibi yüzünü buruşturuyorsun."

Genç kadının gözleri hiddetle açıldı, ve kırpıştırarak bir anlığına öylece durdu. Bu adam tam anlamıyla öküzdü. O; burada onu düşünerek iki saattir vereceği tepki için plan yapıyordu. Adam ise niye diye soruyordu. Niye olacak öküz senin kalbin kırılmasın diye...

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin