KALP 12. BÖLÜM (Geçmiş Part 1)(DÜZENLENDİ)

382 35 8
                                    

BÖLÜM ÇOK UZUN OLDUĞU İÇİN İKİYE AYIRDIM 2. PARTI CUMARTESİ GÜNÜ! SİZİ ÇOK BEKLETMEYECEĞİM YANİ KEYİFLİ OKUMALAR! LÜTFEN YORUM VE VOTELERİ EKSİK ETMEYİN! DESTEK BEKLİYORUM. BU ARADA DİĞER HİKAYEME DE GÖZ ATARSANIZ SEVİNİRİM http://www.wattpad.com/92558898-kalbimi-affetsen-affet-tanitim

12 BÖLÜM (Part 1 Geçmişin Gölgesinde Gelecek) 

Çocuk; titreyen ellerinde silahı zorlukla tutarken bir yandan da gözlerinden akmak için isyan eden gözyaşlarını bastırmaya çalışıyordu. Ağlaması şuan ki durumu çok ama çok daha kötü yapardı. Tek bir zayıflık gösterirse hem kendisi hem de karşısında; namlunun ucunda duran adam için çok meşakkatli bir acı başlardı.

Derin bir soluk alarak bütün bu karmaşık duygularını içine gömmeye çalıştı. Parmağını tetiğe sabitlerken, küçücük yüreği de cam kırıklarıyla doluyor, her bir kırık törpülenmek için yine yara bere içindeki yüreğini kullanıyordu. Ruhu çürüyordu çocuğun günden güne... Vicdanı soluyordu. Bilinçli olarak hissizleşiyor ve merhametini kaybediyordu.

Çok dua ediyordu. Çok yakarıyordu. Ama kimse duymuyordu onu. Bazen yaratanın onu unuttuğunu ve bu cehenneme hapsettiğini düşünüyordu. Görseydi ya biri artık... Onun; ruhunu satan pisliğin istediği olmadan, içindeki insanlığı kaybetmeden biri baksaydı ya artık!

Daha küçüktü be o! Onun gibiler şefkatle ana kucağında büyürken o burada; bu bok çukurunda canavarlaştırılıyordu. Oysa elleri silah değil uçurtma tutmalıydı. Bıçaklarla değil bilyelerle haşır neşir olmalıydı. Vücudu her gün türlü işkencelere maruz kalmak yerine bahçelerde koşuşturup arkadaşlarıyla oynamalıydı.

Etrafına; yeri göğü kaplayan kara baktı. Her yer; sanki ona yaşadıklarına inat göz alabildiğine beyazdı. Oysa çocuğun içi zifiri karanlıktı. Ruhu zift gibi yapış yapış kop koyu bir siyahtı. Onun renkleri yoktu artık. Bu günden sonra sarıya, maviye, yeşile kördü. Oysa kaç gecedir bir ışık için ne çok yakarmıştı. Ama yoktu ışık mışık! Umut yoktu, kurtuluş yoktu! Hep karanlık, hep kayboluş...

Korku ve tiksinti tüm benliğini ele geçirirken sırtından soğuk terler boşalıyordu. Gözlerini o gri ruhsuz dipsiz gözlerle buluşturduğunda tereddüt emenin bedelini daha sonra ödeyeceğini fark etti. Dudakları alaycı bir gülümsemeyle kıvrılırken meydan okur gibi tek kaşı havalandı. Sadece duyguları değil bedeni de körelmiş hissizleşmişti. Yoktu çocuk, boştu! Acıya kapatmıştı kendini artık... Duyduğu korku da, tiksinti de kendineydi aslen. Onun gibi oluyordu. Ne kadar çırpınsa, dirense de yeniliyordu sanki. Bu adam ondan her şeyini almıştı. Artık bozulmuş tamir edilemez eksik bir kabuktan başka bir şey değildi. Yaşı çocuk, aklı erişkin, küçük bedeni yıpranmış ama hala gururlu ve öfkeliydi... Ona kalan sadece bunlardı. Kimse haklı öfkesini ondan alamayacaktı. İkinci bir deri gibi kuşanmıştı çocuk bu öfkeyi. Zırhı bu olmuştu, gururu ise kalkanı...

Vazgeçmek demek çırılçıplak kalmak demekti. Ama gururu buna müsaade etmeyecek, en çok korktuğunun; onun bile önünde eğilmeyecekti. Sımsıkı sarılacaktı bu duygu kırıntısına... Onu da elinden alırlarsa yaşamak için tek bir sebebi bile kalmazdı. Ama yaşayacaktı çocuk! Herkese inat hayatta kalacaktı...

Çıplak ayakları soğuk hava yüzünden morarmaya başlamıştı. Titrek, acı soluğunu her verişinde önünde oluşan buhardan hiç etkilenmiyormuş gibi öylece dik durmak artık dayanılır gibi değildi. Tam üç gündür eksi 10 derecede saatlerce üzerinde sadece bir pantolonla ayakta bekliyor, onun; tanıdık düşmanının yapmasını istediği şeyi inatla reddediyordu. Adam ona bu halinden zevk aldığı belli etmesine rağmen pes etmiyordu. Bu durum; kendinden geçene kadar böyle devam ediyordu. Soğuk ve açlık onu her çarptığında ise yere yığılmaktan kurtulamıyordu.

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin