KALP GİRİŞ

603 26 4
                                    

 GİRİŞ

Gül, otel odasından öyle bunalmıştı ki... Sadece odadan değil! Hayattan, nefes almaktan, yemek yemekten... Her şeyden! Lanet olası her şey canını yakıyordu. Bu acı geçmeliydi artık. Öyle derindi ki yangını, adeta nefesi kesiliyordu. Her soluğunda; kalbi ağrıyor, ruhu acıyor, bedeni kavruluyordu. Bu yanlızlıkla dayanamıyordu genç kadın içindeki bu amansız tufana.

Önce "Geçsin Allah'ım! Yalvarırım sana, al bedenimden bu yangını," diye yakardı acı dolu kaybolmuş bir sesle... Sonra tanıdık bir şeyler bulurum umuduyla; amaçsızca odaya bakındı. Ama nereye baksa aşksızlık, nereye baksa yalnızlık... Hiçbir şey yoktu yani. İçi gibi bomboştu; gözünün değdiği her yer...

Sahi kaç gündür buradaydı ki? Zaman kavramını da iyiden iyiye yitirmişti. Zaten bazı zaman aralıklarını hatırlamakta da güçlük çekiyordu. Onun gibi kaybolmuştu; saat dediği şey... Akrebi yelkovan olmuştu yaralı yüreğinin.

"Her şeyi yitirdim," diye düşündü yine. "Neyim kaldı ki benden başka? Ne işe yararım ki ben bir başıma? Ruhumun derinliklerinde kayboldum. Çıkamıyorum bu dipsiz kuyulardan, boğuluyorum..." 

ONA İHTİYACI VARDI. 'ÖLÜME' Yakın olmaya ihtiyacı vardı. Bu karabasan gibi düşüncelerle odasından çıktığında, ayakları onu büyük bir terasa götürdü. Buraya daha önce gelmişti. Güzel hatıralar zihnini doldurdu. Acı bir kez daha vurdu ruhunu... Belleğinde bir yüz belirdi. Bir gülümseme, bir koku... Yine terk edilmişliğin sancısı sardı her yanını.

Bilinçsizce korkuluklara doğru ilerledi. En yüksek noktaya çıktığında dünya ayaklarının altında uğulduyordu. Ölümle yaşam arasındaki o ince çizgiye baktı anlamsızca. Bir saniye, bir adım... Her şey bitecek, acısı dinecekti. Sonrası huzur...

Saçları yüzünü bir kırbaç gibi acımasızca döverken küçük sarsak bir adım daha attı aydınlık karanlığına... Kollarını bu acı fırtınayla kavuşmak ister gibi iki yana açtı. Hava soğuktu bu gece. Yağmur çiseliyor, rüzgâr esiyordu. Ama bedeni bunun farkında değil gibiydi. Hissetmiyordu artık. 'Sanki yaşamıyorum,' diye düşündü. "YAŞAYAMIYORUM." 

Beyni ise sürekli bir cümleyi tekrarlıyordu. "Bir saniye, bir adım. Bir saniye, bir adım."  

Bu gece anıları onurlandırma gecesiydi. Her şeyi, her konuşmayı, her sözcüğü, her olayı anımsamalıydı. Onu bu güne getiren keşmekeşi aklına kazımalıydı. Sonra? Sonrası...

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin