KALP 20. BÖLÜM 2. PART(DÜZENLENDİ)

450 31 4
                                    

KEYİFLİ OKUMALAR!

KALBİN İKİ RENGİ 20. BÖLÜM 2. PART

Gül; müziğin, eşsiz deniz manzarasının ve ortamın masalsı loşluğunun yarattığı bu atmosferle büyülenirken, kokular, renkler şu anda yaşadığı her şey duyularını son raddeye kadar açmıştı. Karşında duran bu adam belki hayatına girmemiş olsaydı ne canı bu kadar yanacaktı ne de kalbi böyle ışıl ışıl bir deniz feneri gibi parlayacaktı.

Bu gece ikisi de çok fazla konuşmuyordu. Sanki sözleşmişler sessizliğin sesinde huzur bulmuşlardı. Gözleri, ruhları, kalpleri dile gelmişti. Dudaklar mühürlenmiş kader hayatlarının dizginlerini eline almıştı. Gül'ün bu kabullenişle ödü kopuyordu da yine de ruhu şenlenmişti. Kalbi mest olmuş, erimişti adamın avuçlarının içinde.

Poyraz o kaplan zarafetinde ağır adımlarla yanına geldiğinde kalbi tekledi Gül'ün.

Önünde tüm heybetiyle dururken ellini uzattı. O her zamanki emir veren iç gıcıklayıcı sesiyle "Dans et benimle!" diye buyurdu.

Gül küçük ellini onun devasa avcunun içine bırakıp ayağa kalktı. Çello ve piyano eşliğinde onun kollarındaki yerini alırken kendini müziğin eşsiz ritmine bıraktı. Poyraz'ın çıplak teninde gezinen parmaklarıyla kendini bir uçurumun eşiğinde hissediyordu. Bu tatlı dokunuşlar bel kemiğinden tüm vücuduna küçük sarsıntılar gönderiyor aklını başından alıyordu. İşte tam bu yüzden ne aşağı atlayabiliyordu ne de geri dönebiliyordu ya. O uçurumun kenarda ileri geri sallanıyordu.

Poyraz "Neden hiç konuşmuyorsun?" diye sordu boğuklaşmış sesiyle. Gül yavaşça başını kaldırıp onun o yeşil dünyaları vadeden gözlerine dikkatle baktı.

"Bu elbiseyi bilerek seçtin değil mi?"

Poyraz öyle yoğun öyle sahiplenici bakıyordu ki Gül'ün nefesi kesiliyordu.

"Sana dokunmayı seviyorum. Teninin parmaklarımda bıraktığı bu muhteşem duyguya bağımlı oluyorum sanırım." Sanki söylediği şeyi kanıtlamak ister gibi başparmağını küçük hareketlerle yuvarlak çizerek sırtında dolaştırdı.

"Sana dokunurken gözlerinde oluşan bu ifade var ya en çok da onu görmeyi seviyorum. Üzerinde bıraktığım her hissi, her duygu kırıntısını gözlerinden an be an okumak bana ne yapıyor biliyor musun?"

Başını eğip kulağına, içini ürperten nefesi üfleyerek, "Sen bana ne yapıyorsun biliyor musun küçüğüm?" diye tekrar sorduğunda Gül onun kollarında titredi. Poyraz'a yakın olmak ateşe yakın olmakla eşdeğerdi kendisi için. Bu ateş ki ne yapacağı hiç belli olmuyordu. Bazen içini bir yuva gibi sımsıcak ısıtıyor, bazen tenini çayır çayır yakıp acıtıyordu her bir yanını...

Gül "Peki, sen bana ne yapıyorsun biliyor musun? diye sordu ve Onun yanıtlamasını beklemeden kendi cevapladı sorusunu. "Umut etmeme neden oluyorsun. O umudun tomurcuklanıp içimde filizlenmesine sebep oluyorsun. Sonra öyle bir esiyorsun ki ne filiz kalıyor ne de umut. Bir bakmışım hepsini kökünden sökmüşsün..."

Adam sanki sözlerini inkar etmek ister gibi Gül'ün dudaklarına doğru sokuldu. Onun bu hareketiyle Gül'ün gözlerinin bebekleri bile tedirginlikle titredi. Hüzün iki bedenide sararken "Yapma!" dedi Gül sesindeki isyana engel olamayarak. "Ben kolay güvenmem! Hele bir kere kırıldıysam..." Tek elini kaldırıp etrafını gösterdi. "Bunların benim için hiçbir önemi yok. Gözümü boyamana, bana pahalı şeyler almana da gerek yok! Sadece yüzündeki maskeyi çıkar... Bana gerçek seni göster. Bırak seni seveceksem böyle seveyim. Dışındaki elmastan zırhı değil içindeki paslanmış katran karası gümüşü seveyim."

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin