KALBİN İKİ RENGİ 28. BÖLÜM
Bazen ne kadar savaşırsanız savaşın kendinizi hep aynı noktada buluyordunuz. Bilinçli ya da değil hayat sizinle oyununu oynuyor ve kaybettiğiniz her seferinde de gülüp dalgasını geçiyordu. Su gibi diye düşündü genç kadın başını yasladığı sert ve sıcak göğüsten kaldırmadan. Hayatta bir su gibiydi. Ele avuca sığmaz, bir kafese konulamaz, kendine özgü arsız bir döngü...
Güneş yine ayın hüznünü alt etmiş zaferini haykırıyordu yeryüzüne. Sabahın ilk saatleriyle karanlık ve içi bunaltıcı gölgelerin dağılması da bu yüzdendi. Büyük pencerelerden yayılan ışık huzmeleri eşyaları, duvarları en çok da genç kadının içini aydınlatıyordu ve buna eklenen neşeli seslere kulak kabartan Gül hafifçe gülümsedi. Kuşların cıvıltısı, Akın'ın kovaladığı horozun haykırışı, köpeklerin havlaması, bitkilerin mutlu fısıltısı, çalışanları koşuşturmasının tatlı telaşlıyla güne merhaba diyordu. Oysa bu büyük yatak odasında sözler ya da telaş yoktu. Ten vardı, aşk ve affediş vardı ama tüm dokunuşlar masumiyet ve şefkatin hakimiyetinde sürüyordu.
Burnuna dolan temiz ve erkeksi koku kendini güvende hissetmesini sağlasa da bir yanı hala kaygılıydı. Bu kaygı içinde kıpırdanıp duran mutluluğuna gölge etmese belki daha huzurlu da olabilirdi.
"Seni asla bırakmayacağım Gül! Bir daha asla benim yüzümden gözyaşı dökmeyeceksin."
Bu buğulu ses teninde bir tüy misali süzüldü ve onu tamamen etkisi altına aldı. Nasılda inanmak istiyordu genç kadın. Yalan bile olsa bu kelimeler nasıl da iyi geliyordu üşüyen ruhuna. Yaralarını sarıp sarmalıyor, iyileştiriyordu. İçinde büyüyen bu sevginin gözlerinden akmasına izin vererek, bir tutam saçıyla oyalanan adama baktı ve onun yeşilin her tonunu barındıran gözlerindeki huzurda kayboldu Gül. Poyraz sanki tüm yüklerini üstünden atmış gibiydi. Yüreğinin ferahlığı yüz hatlarını yumuşatmış onun olduğundan daha genç görünmesini sağlamıştı.
"Mutlusun?"
Poyraz aydınlık bir gülümsemeyle "Sen değil misin küçüğüm?" diye sordu. Sonra bu olasılık onu rahatsız etmiş gibi kaşlarını çattı.
Gül derin bir nefes alırken adamın teninden yayılan bu gerginliği iliklerine kadar hissedebiliyordu. "Bilmiyorum Poyraz. Bir yanım mutlu ama öbür yanım huzursuz."
Kocası Gül'ün yanağını okşayarak "Zamana ihtiyacın var küçüğüm." dedi. "Öyle çok şeyi üst üste yaşadın ki bırak da zaman derman olsun yaralarına."
Gül başını iki yana sallarken tek sorunun bu olmadığını biliyordu. Aklında dönüp duran düşünceler dudaklarından dökülürken "Bazı şeyleri netleştirmemiz gerekiyor Poyraz." dedi. "Önümü görmek istiyorum ben ve sana güvenebilmek. Senin yapacağım ilk hatayla yine bende başka bir yara daha açmayacağından emin olmam gerekiyor." Derin bir nefes aldı. "Eğer bir kez daha böyle bir şey yapacak olursan; aramıza bir kadının nefesini, ismini sokarsan, seni terk etmek için tek bir saniye bile düşünmem, arkama bakmam, kesinlikle bize başka bir şans vermem ve yapacağın hiçbir şey de beni yolumdan döndüremez. Giderim! Ama sanma ki yalnız giderim oğlumu da yanıma alırım. Onu asla bırakmam. Bırakamam. Belki Akın'ı ben doğurmadım ama o çocuk benim kalbimin içine işledi. Daha ilk gün yeşil gözlerinde umutla bakarken çarpıldım ben ona. Bana anne dediği saniye çelik ipler doladı bizi birbirimize!"
Poyraz kaşlarını çatarken, "Anladım!" dedi. Karısının oğluna olan bu bağlılığı Poyraz'ı sevindirse de aynı zamanda içini bir özlem hissiyle dolduruyordu ve genç adam içinde büyüyen bu rahatsızlığın kıskançlık olduğunu itiraf edecek kadar kendine karşı dürüsttü. Akın onun da canıydı, ruhuydu; Gül hayatına girene kadar belki de yaşamla arasındaki tek bağlantıydı. İkisinde de vazgeçmeye niyeti yoktu genç adamın. Ama bunu dile getirmeyecek ve karısı ne söylerse söylesin onu onaylayacaktı. Gül'ün güvenceye ve huzura ihtiyacı vardı ve ikisi hakkındaki korkularının dinmesi gerekiyordu. Bu yüzden ilk defa kendi düşünceleri yerine onunkileri önceliği yapacaktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)
General FictionBİR KADIN, İKİ AŞK... Biri kurtarıcı, öbürü yakıcı. Biri ateş, öbürü su. Biri yara, öbürü derman; İKİ ADAM. KALBİM SÖYLE. Hangisi gerçek, hangisi yalan? RUHUM KONUŞ. Hangisi eksik parçam, bir olursa seninle çoğalacak olan? AKLIM hani sen hiç karış...