KALP 27. BÖLÜM(DÜZENLENDİ)

325 29 6
                                    

BOL BOL YORUM VE VOTE BEKLİYORUM SİZLERDEN. AYRICA KALBİMİ AFFETSEN ADLI YENİ BİR HİKAYE DAHA YAYIMLAMAYA BAŞLADIM. ONA DA BAKARSANIZ ASLA PİŞMAN OLMAZSINIZ. KEYİFLİ OKUMALAR!


KALBİN İKİ RENGİ 27. BÖLÜM

Karşısındaki göl güneş ışınlarının da etkisiyle bir ayna gibi parlıyordu. Etrafını saran söğüt ağaçları ise suyun üstünde dalgalanmalar yaratarak rüzgarın eşliğinde nazlı nazlı salınıyordu. Sazlıklar su zambaklarının üstünde oynaşırken bu masalsı ortam ve havada gezinen büyüleyici enerji nedeniyle dudaklarından kaçan neşeli sese engel olamamıştı genç kadın. Mavi ve yeşilin uyumu öyle etkileyiciydi ki gözlerini bu manzaradan bir anlığına bile ayıramıyordu.

Güneşin sıcak nefesini teninin her bir santimetresinde hissederken atların neşeli kişnemesi kulaklarına dolmuştu.

"Nasıl buldun?"

Gözleri; onu zorla buraya getiren adama takıldığında yüzünü buruşturmakta zorlandığını hissetti Gül. Poyraz'a direnmek her geçen gün daha fazla çaba gerektiriyordu.

"Burası mükemmel. İnsan bu manzaraya bakarken mutlu ölebilir diye düşünüyorum. Ya da hayatının geri kalanını burada geçirebilir."

Ona karşı asla istediği gibi sert olamayacağının bilincinde içinden geldiği gibi dürüstçe cevaplamıştı. Ne zaman bir soru sorsa aklı yerine ruhu atılıp cevaplıyordu bu soruları zaten.

"Mutlu ölüm diye bir şey yoktur küçüğüm." Bakışları göle dönerken mırıldanmıştı Poyraz. "Bunu sana verebileceğimi sanmıyorum ama hayatının geri kalanıyla ilgili düşündüğün şey; işte onu sana verebilirim."

Bu sözler Gül'ü gülümsetti. Dudakları da ruhu gibi bu adama çok fena kapılmıştı. "Lamba cini gibi..."

Adamın yüzünden ışıltılı bir ifade geçti. "Eğer bana bu lakabı uygun görüyorsan neden olmasın..."

Gül onun tüm bu yeşiller arasında bile ayrı bir havayla parlayan gözlerine takılı kalırken adamın özenle yerleştirdiği kalkanlarını nasıl da özenle yerle bir ettiğini düşünüyordu. Tam on gündür bilinçli olarak genç kadının ruhuna hitap edecek kadar tatlı ve işten davranıyordu Poyraz. Her hamlesi, ördüğü duvarlarda bir çatlağa neden olurken, her güzel sözü de o çatlaktan sızıp kalbine nüfus ediyordu ve direnmek için ne kadar çabalarsa çabalasın sonunda kendini ona karşı yumuşarken buluyordu. Onu yola getireceğine dair söz verdiğinde; kahrolası odunun bu kadar cezbedici ve düşünceli biri olabileceğini nereden bilebilirdi ki?

Sadece cazibe olsa iyiydi. Bir de sevimli bir espri anlayışı geliştirmişti Poyraz. Hormonları olan bir kadın buna karşı koyması nerdeyse mümkün ötesiydi. İşte bu yüzden acilen ve çabucak burayı terk etmeleri gerekiyordu. Yoksa salak kalbi taklalar atarak adamın avuçlarındaki yerini yeniden alacaktı.

Bakışlarını arkasındaki bembeyaz ata çevirirken "Hep rüşvet! Hep rüşvet Karaman..." dedi alayla. "Yeni bir şeyler bulmalısın. Nerdeyse dahi kategorisine girecek bir beynin var. Senin yaptığın tek şey ise bana benim istemediğim şeyler vermek!" Oysa bu ata ilk görüşünde vurulmuştu.

Adamın gözleri kızgınlıkla kısılırken onun damarına bastığını biliyordu Gül ama asla sözlerini sakınmıyordu. Poyraz'ın da bir sınırı vardı öyle değil mi? Bu bir savaşsa ve o cazibesini kuşanmışsa Gül niye alaycı halini zırhı ilan etmeyecekti ki?

"Biliyor musun ufaklık? Sende yetinmeyi bilmeyen bir yan olduğunu hiç fark etmemiştim. Ama bunun bile çok hoşuma gittiğine karar verdim."

İşte tam da bunu kastediyordu Gül. Ona ne söylerse söylesin adam bir şekilde bunu kendi lehine çevirip onu kendi oyununda mat ediyordu.

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin