KALP 34 BÖLÜM(DÜZENLENDİ)

245 21 6
                                    

SELAMLAR UZUN BİR ARADAN SONRA İKİ RENGİN YENİ BÖLÜMÜ GELDİ. SİZE SORMAK İSTİYORUM HİKAYENİN GİDAŞITINI NASIL BULUYORSUN. KEŞKE ŞÖYLE OLSAYDI DEDİĞİNİZ BİR YERİ VAR MI? HADİ BAKALIM CEVAPLARINIZI BÜYÜK BİR MERAKLA BEKLİYORUM. BU ARADA NİSA KARAKTERİNİ MERAK EDENLER KALBİMİ AFFETSEN ADLI HİKAYEME BAKABİLİR. KEYİFLİ OKUMALAR))))))


KALBİN İKİ RENGİ 34. BÖLÜM

"Seni sandığım, sandığın kadar çok sevmiyormuşum!"

Bazı kelimeler bir kuşun gibi hızla vururdu sizi. Kan revan içinde nefessiz bırakacak kadar acımasız olurlardı eğer en sevdiğinizin dudaklarından süzülüyorsa...

Gül'ün sözleri de Poyraz'ı tam kalbinden vurmuştu. Ölüyordu genç adam, yok oluyordu sanki...

Kapanan kapı sadece geleceğinin ışığını söndürmüyordu; onu yeniden karanlık geçmişine de çekiyordu. Geçmişinin gölgesinde sinsice saklanan o iki büklüm çocuğun acizliğine sürüklüyordu. O çocuğun umutsuzluğu taşıyordu teninden, o çocuğun öfkesi kaplıyordu tüm benliğini... Her yeni darbeyle yerle bir olan umudunu, onurunu hatırlıyordu.

Eline geçirdiği ilk şeyi fırlattı kapıya, daha onun sesi odayı çınlatmadan hırsla kalkıp bütün masasını yerle bir etti. Her şeye, herkese lanet ederken canı acıyordu. Kalbi, ruhu, aklı en korkunç kabuslarını kendi üstüne çekip bir kefen gibi sarıyordu etrafını. Nefes alamıyordu, nefes almak istemiyordu.

Kaybettiği şeye özlemi o kadar büyüktü ki acıdan başka bir şeyi kalmamıştı avuçlarında. Sadece kan, sadece kir vardı ve bir de yalnızlık... Zaten hep tek ve vazgeçilmez dostu olmamış mıydı yalnızlığı?

Onun; gözlerinde aşkı bulduğu karısının, "Sevmiyorum..." diyen sesi kulaklarında yankılanırken yumruğunu geçirdiği cam masayı, eklemlerinin kanamaya başlamasını hiç umursamadı...

İçinde çığlık çığlığa bağıran çocuğu susturmak için daha bir öfkeyle vurdu kalın cama. Daha bir hırçınlaştı deli yüreği...

Her şeye kızgındı. Gitme diyemeyen diline, tutup yamacına çekemeyen eline, onu yanında tutmak için yetmeyen gücüne, ondan önce yaptığı her hataya, hepsine lanet okuyordu.

Gözleri yaşlarla dolduğunda güçsüzce çöktü yere... Kaybetmişti Poyraz. Hayatında ilk defa kendi için bir şey istemişti ve onu da sonsuza kadar kaybetmişti.

Gül'ün gülümsemesini bir daha göremeyecekti. Kendisine bakan parlak siyah gözlerindeki huzuru ve aşkı bulamayacaktı. Genç kadın bir daha ona şefkatle dokunmayacaktı. Bakışları; nefretini ve kaybetmişliğinin hesabını soracaktı daima.

Acısı katlandıkça, yüreği soğudu genç adamın. Yaraları deşildikçe hissizliği sardı her bir yanını. Babasının her zaman istediği, kalpsiz adam olurken bir bir soydu üstündeki iyi şeyleri. Attı bir kenara deri değiştiren bir yılan gibi tüm benliğini. Geriye kalansa kimse için hayır getirmeyecekti bundan sonra.

Ölümse ölüm, yıkımsa yıkım... Hodri meydan dedi yüreğini saran karanlık. Gelin üstüme... Yangında, sonda benim artık.

Hiçbir şey olmamış gibi kalktı oturup kaldığı yerden. Kravatını boynundan tek hamlede çıkararak elini sardı. Odasının kapısından çıktığında yüzündeki ifade öyle soyutlanmış ve korkutucuydu ki kimse yanına yaklaşmaya cüret edemedi. Adımladığı koridor boyunca ona bakan insanlar genç adamın soğukluğundan ürperiyor gibiydi. Umursamadı Poyraz. Artık hayatında umursayacağı hiçbir şeyi kalmamıştı.

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin