KALP 6. BÖLÜM(DÜZENLENDİ)

405 34 7
                                    

LÜTFEN VE LÜTFEN DİĞER HİKAYEME DE BİR GÖZ ATIN. EMİNİM ONU DA ÇOK BEĞENECEKSİNİZ:))


KALBİN İKİ RENGİ 6. BÖLÜM

Gül'ün kaybetmeye niyeti yoktu. Hiçbir şey kardeşini avuçlarının içinden çekip alamazdı. Buna izin verirse annesinin babasının yüzüne nasıl bakardı. Kardeşini bu adamlara bırakmaktansa kör kuyularda yanardı daha iyiydi. Bırakmayacaktı! Ölse gene de bırakmayacaktı. O yüzden hiç düşünmeden atladı belanın göbeğine.

"Siz lanet olası pis haydutlar! Hemen kardeşimi bırakıyorsunuz." İçinden de dua ediyordu. İnşallah Peri onun sözünü dinleyip; geride kalmıştır diye. Yoksa şimdi yapacağı şey; hiçbir işe yaramazdı.

Eliyle arkasını işaret etti. "Arkadaşım polisi aradı bile. Beş dakikaya burada olurlar. Yerinizde olsam o çocuğu hemen bırakırdım."

Geri zekâlı izbandutlar sanki komik bir şey söylemiş gibi kahkahalara boğuldular. İçlerinden biri sinsi sinsi yanına doğru ilerleyip, etrafında dolaşmaya başladığında Gül başı dimdik adamın gözlerinin içine baktı. Gül avını yakalayan bir sırtlan gibi çevresinde dönen adamın bu gurubun lideri olduğunu hemen anladı. Öyle Poyraz kadar uzun boylu değildi ama kütük gibi sağlam bir vücudu vardı. Onun karşısında Gül'ün fiziksel olarak hiçbir yeterliliği yoktu ama cesaretini kaybetmeye çalıştı

Adamın yüzüne uzanan elini hızla iterken "Sakın bakana dokunmaya kalkma yoksa o elini kırarım." dedi."

Adam kahkahayı basmıştı. Sanki Gül hiç konuşmamış gibi "Çok da güzelmişsin hani!" dedi müstehcen bir sesle.

Gül pisliğin tavrından etkilenmemeye çalışarak, elini kaldırıp adama tehditkâr bir biçimde salladı. Delilikse kanında kol geziyor, damarlarında atıyordu.

"Şimdi beni iyi dinle beyinsiz!" dedi lafını hiç sakınmadan. "Sen şu öküzlere söylüyorsun, onlarda hemen kardeşimi bırakıyorlar. Yoksa sizi polise falan bırakmam. Hepinizi teker teker gömmenin bir yolunu bulurum." Bir adım atıp adama yaklaştı. "Anlatabildim mi?"

Adamsa kayıtsızca omuz silkti. Arkasında ki adamlara bakarak onlarla bir sır paylaşıyormuş gibi, "Hay Allah bu küçük şey pek de ateşliymiş. Tam ağzıma layık!" dedi.

Adamın sözleri üzerine kardeşinin inlediğini duydu Gül. Bu ses öyle içi yakıcıydı ki genç kız ellerini sıkmaktan kendini almadı. Tırnaklarının avuç içlerine battığını hissediyordu. Çaresizliği öyle yoğundu ki elini uzatsa tutabilirdi.

Derin bir nefes alırken düşünmeye çalıştı. Fiziksel acı iyiydi, onu dik tutardı. Aksi takdirde Aslan'a bakacak, bütün kontrolünü kaybedecekti. Tek bir zayıflığında bu piç kurusu onu ezer geçerdi. Şimdi korkusuna, paniğine yenilme zamanı değildi. Aklını kullanmalıydı. Adama bakarak gözlerini kıstı. Sesindeki paniğin belli olmamasını dileyerek, tüm hırçınlığını kalkan yaptı kendine.

"Bana baksana! Sen adam kaçırmanın, darp etmenin kaç yıldan başladığını biliyor musun? Ona bir de tacizi ekle. En az on yıl yersin." Kendi bildiğinden değil sallıyordu işte.

Adamın bakışlarındaki o laubalilik biraz kaybolur gibi olduğunda Gül onu saran heyecanın tadını aldı. Zafer yaklaşmış olabilir miydi?

Karşısındakinin dişli bir rakip olduğunu fark eden adamın yüzü korkunç bir ifadeye büründü. Zaten yakışıklı değildi ama öfkeden çarpılan yüzü çirkinlikte tamamen başka bir boyuttu. Kocaman burnu derin nefesleri yüzünden şişiyor, küçük gözleri bir çizgi halini alıyordu.

KALBİN İKİ RENGİ(DÜZENLENDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin