09: Geçmiş Kayalıkları / PART 2

1.9K 139 29
                                    

Skillet | Not Gonna Die

KIZIL ŞAFAK

9. BÖLÜM: "GEÇMİŞ KAYALIKLARI."

part 2

Babam hiçbir şey söylemeden arabayı evden çıkarıp yola doğru sürerken camı açtım ve arabanın havalanmasını sağladım. "Yine okuldan kaçmışsın." Derken babam, etrafıma bakınıp onun telefonunu arıyordum. Dediğine cevap vermedim ve arka koltuğa koyduğu kabanını alıp cebini karıştırmaya başladım.

"Ne yapıyorsun?" Dedi sitemli bir sesle. Telefonu kabanın cebinden çıkardım ve tuş kilidini açtıktan sonra rehbere girdim. "Arif amcayı arayacağım," dedim. "Atlas ona haber vermemi rica etti."

Numarayı bulup kendi telefonuma mesaj olarak gönderdikten sonra telefonu babama verdim ve kabanı arka koltuğa geri koydum. "Kaçamazsın Güneş," dedi babam. Telefonumu çıkarıp Arif amcanın numarasını rehberime kaydettim. "Bir önceki sefer yaralandın diye bir şey dememiştim ama bu sefer konuşacağız. Her seferinde kafana göre okuldan kaçamazsın."

"Biliyorum baba ama bu sefer kaçmış sayılmayız, Akal hocanın haberi vardı çünkü." Numaranın üzerine bastıktan sonra telefonu kulağıma götürdüm ve beklemeye başladım.

"Akal mı?" Dedi babam. Yüzündeki ifade düz bir hale gelmişti, gözlerinden ne düşündüğünü kestirememeye başlamıştım. Zaten yola odaklanmıştı.

"Efendim?" Telefon açıldığında babama bakmayı kesip onlarca arabanın işlediği caddeyi izledim. "Arif amca merhaba, benim Güneş."

"Güneş? Hayırdır kızım?"

İç çektim ve kısa bir an ne söyleyeceğimi düşündüm. Arif amca Atlas'a çok kızar mıydı? Alıştıra alıştıra mı söylemeliydim? Gerçi, araba Atlas'taysa eğer Arif amcanın bundan elbette haberi olmalıydı. Arabayı almasına izin vermişse yakalanma ihtimaline karşı ödeyeceği parayı da göze almış olmalıydı.

"Biz bugün okuldan çıkmıştık..." Dedim. "Senin arabanla. Yani Atlas kullandı."

"Eee?"

"Şu olaylardan dolayı da polis peşimizde ya hep. Atlas'ı arabayı kullanırken yakaladılar." Susup devamını getirmeden onun anlamasını beklerken dudaklarımı birbirine bastırdım. Neyse ki beni uğraştırmadı, kendisi direkt anladı.

"Anladım kızım tamam. Karakola mı götürdüler?"

"Hı hı," dedikten sonra yerimde birkaç kez kıpırdandım. Arif amca uzatmadı, vedalaşıp telefonu kapattığımızda arabada artık kulakları çınlatacak cinsten bir sessizlik vardı.

"Evet küçük hanım," dedi babam en sonunda. "Ben seni o okula sürekli kaçasın diye mi gönderiyorum? Oku diye gönderiyorum kızım. Niye böyle yapıyorsun?" O camları patlatmasam ve Akal hoca da bize gitmemizi söylemese zaten okulda dururdum ancak bunu babama anlatmak istemiyordum. Bunun için sustum ve başımı eğip onu dinledim.

"Kızmak istemiyorum sana, benim senden başka kimsem yok... Ama eğer bir daha böyle bir şey yaşanırsa okul dışında evden çıkmana izin veremem anladın mı? Son kez tolerans gösteriyorum sana. Bir daha olmayacak, söz ver bana."

Bu kaçışın sonu olmayacağını çok iyi biliyordum. Her şey yeni başlamıştı, nedense bunlar devam edecekmiş gibi hissediyordum. Bunun için babama söz vermemem gerekirdi ama şu anda başka şansım varmış gibi gözükmüyordu. Bunun için konuşmaya çekinerek sadece başımı salladım, neyse ki babam bunu da kabul etti.

KIZIL ŞAFAKHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin