Biraz uzun sürdü ama bekleyenler için değecek bir bölüm olduğunu düşünüyorum. Yorumlarızı eksik etmeyin lütfen <3
sevgiyle okuyun
Zella Day | East of Eden
Danon Hill | She Came Along
Lana Del Rey | Serial Killer <3
KIZIL ŞAFAK
25. Bölüm: "Adım, Şafak."
Yaşanacaklar ilerde durup kırmızı gözlerini üzerime dikmiş beni izlerken kollarımı birbirine doluyor ve korkuyla etrafıma bakınıyordum.
"Çok mu kötüydü?"
Sahi, kötü neydi? Kim için kötüydü mesela? Benim zihnim için o kadar kötüydü ki sanki suları içinde akıtılan kanlar yüzünden kırmızı rengine bürünmüş dalgalı bir okyanusun kıyısında ayaklarımı sallandırıyordum. Ruhum tam olarak oradaydı, zihnim bir hücreye kapatılmıştı. Zihnim hapisti.
"Öyleydi." Diye mırıldandım gözerim boşlukta sallanmaya devam ederken. Avuçlarım üşüyordu ve bu soğuk ısı bedenimde kalmamalıymış gibi hissediyordum, midemdeki asit gibiydi bu. Onu dışarı atmalıydım, bedenimde kaldıkça zarar görüyordum.
"İstersen bir daha anlat."
"Olmaz," dedim beklemeden. Bu şey gibiydi; hayatın boyunca travma geçirilmesine sebep olacak bir şeyi her anlattığında defalarca kez tekrar yaşamak. Sanki dudaklarımın arasından dökülmemiş gibi bir de başımı iki yana salladım. "Işık, bunu sadece sana anlattım. Özellikle Atlas olmak üzere kimseye hiçbir şekilde bahsetme bundan, olur mu?"
Gözlerimi diktiğim boşlukta ne gördüğümü bilmiyordum.
Kör bir insanın, gördüğü karanlığa dünyaları sığdırması gibiydi.
"Sadece bir kâbus Güneş," dedi Işık. "Yani anlatmam tabii ki ama bu kadar gizlemene ne gerek var? Fazla etkilendin."
Nefes nefese kalmıştım.
İşin korkunç tarafı; uyandığımdan beri nefeslerim bir düzene ayak uyduramamıştı.
"Bugün hangi sınav vardı?" Diye sordum bilmiyormuşum gibi. Oysa çok iyi biliyordum, geleceğim için umudumu bir çiçek gibi yetiştirmeye karar vermiştim. Sabah gördüğüm kâbusa bakılacak olursa o çiçek şimdiden solmuştu ama yine de tohumlarım o toprağın altında varlığını hissettirmeye devam ediyordu. Sorma nedenim tamamen başka bir konu açmaktı çünkü cevaplarım dilimin arkasına gizlenmişti ve dudaklarımın arasına tedirgin bakışlar atıyordu, daha fazla bu konu hakkında konuşursam korkunç elli canavarlar beni ayaklarımdan tutarak inine sürükleyeceklermiş gibiydi.
Işık iç çekti. Sanırım konuyu değiştirmek hakkında olan uğraşımın farkına varmıştı ama bana ayak uydurmayı tercih etmişti. "Edebiyat," dedi. "Edebiyat sınavı olacağız bugün, ilk ders."
Önüne geldiğimiz okulun bahçesinden içeriye girdik. Yansı arkada kalıp markete uğramıştı, biz Işık'la önden gelmiştik. Dünkü gibi berbat hissetmiyordum, hatta oldukça ağır geçirdiğim hastalığım gece beni rahatsız edip dursa bile sabah uyanır uyanmaz bedenimi terk etmişti ve ben her ne kadar kâbus yüzünden zihinsel olarak çökmüş olsam da bedenen hiç olmadığım kadar dinç uyanmıştım. Şaşırmalıydım, değil mi? Nedense Işık ve Yansı bile şaşırmamışlardı bu kadar birden iyileşmeme.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
KIZIL ŞAFAK
FantasyAslında her zaman bir çemberin etrafında dönüp duruyorduk, hem de defalarca. Döngü. Döngü, döngü, döngü. Döngü. Beni siz yarattınız. Bunu siz yarattınız. Ve şimdi, Kendi yarattığınızdan korkuyorsunuz. - "Atlas Kumsalında, güneş ışı...