4-

881 52 0
                                    

" Anne, Mila benim kalemlerimi alıyor yine! "

Annem elimdeki kalemleri alınca ağlamaya başlamıştım. Abim ağlamama dayanamıyordu, kalemleri tekrar bana verdi.

" Bunlar senin olsun kardeşim."

Çok fedakârdı benim abim. Ben ağlayınca dayanamaz hemen sarılırdı ama şuan yanımda değildi. Yanımda dikilen Kerem'e döndüm.

" Senin yüzünden abim beni sildi! Ben seninle evlenmek istemiyorum Kerem, rahat bırak beni. " Kolumu tutup beni kendine çevirdi, gözlerinde kararlılık vardı.

" Evleneceğiz, söz verdiğim gibi evlendiğimiz an abinin davası da kapanacak. "

**

Kerem beni bir arkadaşına getirmişti. Nikâhtan sonra da Kerem'in evine gidecektik. Betül elindeki kahve fincanını bana verdi. Teşekkür ederek fincanı masaya bıraktım.

" Kerem senden hiç bahsetmedi. Genelde sevgililerini bizimle tanıştırır ama senden bahsetmemişti. Ama ben seni çok sevdim. "

Gülümseyerek fincandan bir yudum kahve aldım. O sırada içeri genç bir adam girdi. Betül onu görünce kalkıp sarıldı.

" Mila, bu benim eşim Cem. " Sonra Cem'e döndü. " Bu da Mila. Kerem'in sevgilisi, yarın evleniyorlar. "

Cem şaşırsa da bir şey demeden elimi sıktı. İyi insanlara benziyordu ikisi de. Bakalım Kerem'in annesi ve babası nasıl karşılayacaktı beni. Kerem'in bir de kız kardeşi varmış. Umarım kafa dengi birisidir.

Betül bana kalacağım odayı gösterdiğinde ona teşekkür edip yatağın üstüne oturdum. Cebimden telefonumu çıkardım. İrem mesaj atmıştı.

İrem-

Sen nasıl sinsi bir yılanmışsın be! Kerem'i sevdiğimi biliyordun, nasıl yaptın bunu bana? Kork benden Mila, benden kork! "

Mesajı üçüncü kez okudum. Bir günde hem abimi hem de en yakın arkadaşımı kaybetmiştim. Ben İrem'e bunu yapmazdım, asla yapmazdım. Ama mecbur kalmıştım. Abim için.. İrem de abim de beni silmişti.

**

Sabaha kadar uyumamıştım. Gece abimi aradım ama aramayı reddetmişti. Yataktan kalkıp odayı toparladıktan sonra hazırlanıp odadan çıktım. Kerem gelmiş, salonda oturuyordu. Yanında bir adam vardı. Adam tanıdık geliyordu ama nereden tanıdığımı çıkaramamıştım.

" Mila, bu babam Ekrem Argun. " Ekrem Bey'in önünde durup elimi uzattım. Ama o elime bile bakmadan bir anda sarıldı bana. Böyle bir tepki beklemiyordum. " Kendini sakın yalnız hissetme kızım, ben yanında olacağım hep. "

Babası böyle karşıladıysa annesi de sıcak davranırdı belki. Kerem elimden tutup beni odaya soktu. Odadaki yatağın üzerinde bir kutu vardı. Kutuyu açıp içindeki gelinliği çıkardı.

" Gelinliğe gerek yok. Bir an önce evlenelim ve sözünü tut. "

" O gelinliği giyeceksin. Ayrıca babama ya da başkasına aramızdaki anlaşmayı anlatırsan abinin hapse girmesi için elimden geleni yaparım."

**
Konu abim olmasaydı asla bu pisliğin dediklerini yapmazdım. Abin için öl dese ölürdüm. Ama asla ve asla kendimi ezdirmezdim. Erkekler fiziksel olarak bizden daha güçlü diye onların her dediğini, her istediğini yapacak değiliz. Abim bir süre benimle konuşmayacaktır ama sonra ona her şeyi anlattığımda affedecektir beni. Çünkü o kardeşine kıyamaz.

Gelinlikle çok güzel olmuştum ama umrumda değildi. Çünkü sevdiğim insanlar yanımda değildi. Ekrem Bey, Betül , Cem ve Kerem'in arkadaş grubundan bir kaç kişi yanımızdaydı. Gözlerim kapıdaydı ama abimin asla gelmeyeceğini biliyordum. İkimiz de evet dedikten sonra nikah defterini imzaladık. Ekrem Bey yanımıza geldiğinde Kerem gülümseyip elimi tuttu. Elimi çekmeye çalışsam da izin vermemişti.

Eve geldiğimizde salonda iki kadın oturuyordu. Bir tanesi kızıl saçlı, kahverengi gözlü bir kadındı. Elli yaşlarında falandı ama genç gözüküyordu, gözlerinin kenarında kırışıklıklar vardı. Kerem sakince bana onları tanıttı.

" Aşkım, bu halam Aysima. Bu da annem Tuna. " İki kadınla da el sıkıştım. İkisi de benden pek hoşlanmamıştı sanırım. Tuna Hanım sanki vebalıymışım gibi bakıyordu bana.

" Ne bu acele? Bir anda ben evlendim diye tanımadığımız bir kızı getiriyorsun eve. " Ekrem Bey lafa atılıp karısını susturdu.

" Sorgulamak yerine Mila'ya hoşgeldin diyebilirsiniz. " Sonra bana döndü. " Bugün epey yoruldun kızım, git dinlen. "

Kafa sallayıp Kerem'in peşinden odaya çıktım. Odada çift kişilik bir yatak, makyaj masası, iki tane tekli koltuk, bir kanepe ve televizyon vardı. Odanın içinde banyo ve giyinme odası da bulunuyordu.

**
Uyandığımda Kerem hâlâ odadaki kanepede uyuyordu. Çok acıkmıştım. Sessizce odadan çıkacakken Kerem uyandı. Birlikte mutfağa indik. Kerem cam fanustaki pastayı çatalla didikleyerek yerken ben de mantarlı makarnayı yiyordum.

" Ben birazdan dışarı çıkacağım, sabah gelirim. Babam sorarsa hep seninleydim. " Kerem gittikten sonra bende odaya çıkıp yatağıma yattım.

**
Sabah kalkıp hazırlandıktan sonra kahvaltıya inmiştim. Kerem'in kız kardeşi Asu yurtdışında olduğu için tanışamamıştım. Ama haftaya geliyormuş. Kahvaltı masasında Kerem'in yanına oturup tabağıma bir şeyler alıp yemeye başladım.

" İyi uyuyabildin mi kızım? " Ekrem Bey'e döndüm. " Evet efendim, çok iyi uyudum. " Ekrem Bey sonra Kerem'e döndü. " Sen uykusuz gibisin oğlum, uyuyamadın mı? "

Gülmemek için zor tutuyordum kendimi. Sonra çenemi tutamayıp öttüm.

" Kerem dün gece evde değildi. " Sonra elimi ağzıma götürdüm. " Aa çok pardon, siz sorarsanız benimle olduğunu söyleyecektim. " Kerem ters ters bana bakıp masadan ayrıldığında bende peşinden gittim, hazırlanıp kafeye gidecektim.

Odaya girer girmez kendimi Kerem'in kollarında buldum. " Aşağıda ne bok yedin? Kızım sen başıma bela mısın? " Bedenimi saran ellerini çekip ittirdim.

" Bir daha bana emir vermeye kalkışma anladın mı? "

Kalbimdeki  YaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin