" Her şey yalanmış Cansu, her şey intikam içinmiş. " Gözyaşlarımı silip masanın üzerindeki çikolata dolu kâseye uzandım. Buraya geleli iki gün olmuştu bir kez bile aramamıştı Kerem beni. Başak abla sürekli mesaj atıyordu, mesajlarına cevap vermiyordum. O kadar insanın içinde rezil olmuştum, rezil etmişti beni.
" Mila sen bu adama aşık olmuşsun, hem de çok fena. Ama annenin geçmişte yaptığı bir şey yüzünden seni cezalandırması doğru değil. Hem de annen haklı bulunmuş bu olayda. "
Lise yıllarımda annemin günlüğünü bulmuştum. Babamla tanıştığı andan beri yazdığı defter.. Orada bir sayfa vardı, şöyle yazıyordu;
" Kara gün.. Dünyamın başıma yıkıldığı gün desek daha doğru olur. Aylardır kabusum olan adam dönmüştü. Biz onu öldü sanıyorduk ama o yine gelip beni buldu. Aras ile nişanlıyken kaza geçirmiştik, beni bir adam kurtarmıştı kaza yerinden. Şizofrenin tekiydi, beni haftalarca evinde tuttu. Hatta karısı Gözde'yi de evin arka tarafında tutuyormuş, ben sonradan öğrendim. Ama Aras beni kurtardı ondan. Sonra Serhan cezaevinden kaçmayı başardı. Gözde'yi bulmuş yine, Gözde'yi öldürmeye çalışırken Gözde kafasına taşla vurmuş. Öldü sanıyorduk ama Mila daha yeni doğduğunda evimize girdi. Kazayla merdivenlerden düşüp öldü. Hâlâ çok korkuyorum bir yerlerden çıkıp gelir de çocuklarımın hayatına musallat olur diye.
Bu yazıyı anneme sorduğumda babamla oturup olanları bana anlatmışlardı. Eda teyze ve Caner amca da bana olayı anlatmıştı birebir. Eda teyze Serhan'ın kız kardeşiydi ama oralar biraz karışıktı. Kısacası o adam bizim evimizde, kazayla ölmüştü. Annemin bir suçu yokken şimdi ona katil demeleri çok zoruma gidiyordu.
" Ben boşanmak istiyorum, dava için ne gerekiyorsa yapalım Cansu."
**
Kafeye geldiğimde Tuğçe ve abim buradaydı. Abim beni görünce koşup yanıma geldi. Olanları duymuş olmalıydı. " Mila, artık bana her şeyi anlatacak mısın? " Kafa salladım. Abimi ve Tuğçe'yi alıp ofise götürdüm.
" Biliyorum, sana yalan söylediğim için kızgınsın bana ama bunu ben istemedim. Sana dava açan kişi Kerem'in halasıymış, bunu bende seninle birlikte öğrendim. "
Abim ses çıkarmadan beni dinliyordu. Devam ettim. " Ekrem Bey, burada yemek yediği zaman beni çok beğenmiş. Sonra da Kerem'e gidip o kızı evliliğe ikna etmezsen seni mirastan men ederim diye tehdit etmiş. Normalde bana gelip evlenelim dese kabul etmezdim ama o beni araştırmış."
Abim sinirle güldü. " Sonra da sana gelip benimle evlenirsen davayı kapattırırım dedi değil mi? Ah Mila, ah! Neden söylemedin bana, neden seni üzmeme izin verdin? " Yerimden kalkıp abime sarıldım.
" Mila, polis kayıtlarına ulaşamıyoruz. Dosya çok eski olduğu için kayıtlar belli bir süreden sonra arşivleniyormuş. Ama her şey açığa çıkacak merak etme. Önce seni Kerem Argun denen pislikten boşayacağız." Tuğçe bunları söyledikten sonra abime baktı. Bakışları çok yumuşaktı. Sanki aşık gibi..
Abimle aramızı düzeltmiştik nihayet. Onu çok özlemiştim. Onunla konuşmayı, didişmeyi.. Abimler gittikten sonra kendimi işe vermiştim ancak böyle dağılıyordu kafam.
Mutfağa geçtiğimde Asu ve Serkan yemek yapıyordu. Serkan bir kaç gün önce Asu'ya açılmıştı. Şimdilik flört ediyorlardı. " Serkan, ben tatlıları hallettim. Cansu'yla biraz işimiz var, burası size emanet. "
**
" Kahretsin ya, adamdan kurtulmak bile imkansız. Boşanmaya yanaşmıyor, beni sevmiyor hatta nefret ediyor. " Cansu üzüntüyle bana baktı. Kerem boşanmayı kabul etmiyordu, daha ne kadar zarar verecekti bana? Ne kadar daha üzecekti beni?
Cansu'ya döndüm. " Teşekkür ederim Cansu, sen elinden geleni yaptın. Benim biraz işim var, sonra kafeye uğrarım." Cansu yanımdan ayrılınca Aslan'a konum attım. O beni sürekli uyarıyordu çünkü biliyordu Kerem'in planını.
" Biliyordun değil mi? O yüzden hep uyardın beni. Ama ben seni dinlemedim bak ne hâldeyim, Kerem onca insanın önünde neler dedi bana. Benim annem katil değildi, o çok iyi biriydi. O adam yani Kerem'in dayısı kazayla ölmüş. " Aslan bana sarıldı. Onun sarılmasıyla hıçkıra hıçkıra ağlamaya başladım.
" Ben artık dayanamıyorum.." Gözlerim karardığında kolumla Aslan'ı tuttum.
**
Gözlerimi açtığımda hastane odasındaydım. Başımda abim ve Ekrem Bey vardı. Tuna Hanım da uzaktan bana bakıyordu. Yüzünde alaylı bir sırıtış vardı. Kerem de yanındaydı.
" Kızım, iyi misin? Çok korkuttun bizi." Sadece gülümsedim. Tuna Hanım yaklaşıp kocasının omzuna dokundu. " Hayatım, sen Kuzey'i de alıp kantine in. Mila'ya yiyecek bir şeyler alın, acıkmış olmalı." dedi üzüntülü bir sesle. O sesin sahte olduğunu çok iyi biliyordum. Bir şey istemediğimi söylesem de ikisi de odadan çıkıp bizi yalnız bıraktılar. Kerem'e baktım sonra da annesine.
Yattığım yerde doğruldum. " Tuna Hanım, istediğiniz oldu işte, sevinebilirsiniz.Ama şunu unutmayın her şey için pişman olacaksınız. Hiç bir şey bilmiyorsunuz, benim annemin neler yaşadığını, kardeşinizin anneme neler yaşattığını bilmiyorsunuz. Öğrendiğiniz zaman yaptığınız, söylediğiniz her şey için pişman olacaksınız ama her şey için çok geç olacak."
Son sözleri Kerem için söylemiştim. Ve o da bunu çok güzel anlamıştı ama umrunda olduğunu sanmıyordum.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Yara
Roman pour AdolescentsGüzeller güzeli Mila, çapkın playboy Kerem'i değiştirebilecek mi? " Sen sadece benim kağıt üzerinde karımsın, bu kadar. Benden bir beklentin olmasın. "