" Mila, hadi geç kalacağız. Annemle babamı ziyaret edeceğiz. " Abimin sesiyle düşüncelerimden sıyrılıp çantamı omzuma astıktan sonra odamdan çıktım.
Annemle babamı bir kazada kaybetmiştik üç yıl önce. Hâlâ çok seviyorlardı birbirlerini, ölüme bile el ele gitmişlerdi. Babamla annemin tanışma hikâyesi biraz ilginçti ama her seferinde tekrar tekrar anlattırıyordum. Annemin anlattığına göre babam eskiden mafyatik işlerle ilgileniyormuş, annem avukatmış ve babamı hapse attırmaya çalışıyormuş.
" Baban beni kaçırdı, bakma şimdi şuan böyle olduğuna. O zamanlar çok korkardım ondan. Ama sonra zamanla birbirimize aşık olduk."
Annemle babam aklıma geldiğinde gözlerim doluyordu hep. Şu an yirmi üç yaşına geldim, abimle birlikte yaşıyorduk. Abim babamın izinden gidip mimar olmuştu. Ben de şu an bir kafe işletiyordum. Babam dört yıl önce doğum günümde açmıştı bana burayı, ölmeden bir sene önce. İşlerim çok iyi gidiyordu, yanımda üç tane de eleman çalıştırıyordum.
**
" Sizi çok özledik, keşke bizim başarılarımızı görseydiniz. Ben mimar oldum, Mila da kafesini işletiyor. Bir görseniz, o kadar güzel yemekler ve tatlılar yapıyor ki.. Bazen korkuyorum parmaklarımı yiyeceğim diye. "
Gülümsedim. Mezar taşına elimi sürüp konuşmaya başladım. Biraz içimi döktüm onlara. Hava kararmaya başlamıştı. Biraz daha dua edip mezarlıktan çıktık. Bugün kafeyi açmamıştım. " Abi, neyin var? Dokunsam ağlayacaksın. "
Bana bakmadı çünkü bir şeyler vardı. Benden bir şey sakladığı zaman anlayabiliyordum. Eve geldiğimizde yemek bile yemeden odasına çıktığında onun için çok endişelenmiştim. Annem eskiden biz üzülünce brownie kurabiye yapardı biz mutlu olalım diye.
**
Kurabiyeleri bir tabağa koyup abimin odasına çıktım, çalışma masasında proje çiziyordu. Duvardaki tahta panoya astığı resme baktım. Tuğçe'nin karakalemle çizilmiş resmiydi. Abim Rüzgar amca ve Ezgi teyzenin kızı Tuğçe'yi seviyordu. Ama Tuğçe bundan habersiz başka bir adama aşıktı.. Ve onun yüzünden aşk acısı çekiyordu. Kaç kez abimin omzunda ağlayıp derdini anlatmıştı ona. Bazen Tuğçe'ye tokat atıp kendine getirmek istiyordum. Aptal, gözünün önündeki adamı görmüyordu.
" Annemin kurabiyesinden yaptım, birlikte yiyelim diye. Ne zaman üzgün olsak bu kurabiyeyi yapardı. Hatırlıyor musun? Lisede hoşlandığım biri vardı, benimle dalga geçmişti. Eve geldiğimde ağlayarak odaya çıkmıştım. Annem de hemen bu kurabiyeyi yapıp getirmişti."
Abim gülümseyip kurabiyeyi ağzına tıktı. Çiğnemeyi bitirdiğinde ona baktım. " Aynı anneminki gibi.."
" Abi, Tuğçe'ye ne zaman açılacaksın?O salak hiç bir şeyin farkında değil hâlâ Umut için ağlıyor. " Abimin gözlerinde hayal kırıklığı vardı, sonra kendini toparladı. Konuyu değiştirdi. Biraz gündelik şeylerden konuşup onu rahat bıraktım.
Telefonumu elime aldığımda İrem'in iki kez aradığını gördüm. İrem liseden arkadaşımdı. Uzun zamandır görüşmüyorduk. Odamın kapısını kapatıp geri aradım.
" Nihayet ulaştım sana kızım!! Ne yapıyorsun? "
" Mezarlıktan yeni geldik sayılır İrem, duymamışım. Abimin yanındaydım. Yine sevgilinden mi ayrıldın? " Kahkaha attı, çünkü ne zaman beni üst üste arasa sevgilisiyle ayrılmış oluyordu. İrem iki senedir bir çocukla görüşüyordu ama çocuğun babası İrem'i pek sevmiyordu. İki senede o kadar çok ayrılıp barışmışlardı ki sayısını hatırlamıyordum.
" Yine babası sorun çıkarıyor. Annesi beni çok seviyor ama babası hiç sevmedi beni. Ne yapacağım ben? Bir taktik ver diyeceğim ama sen hiç kimseyle çıkmadın ki.. "
Biraz daha konuşup telefonu kapattık. Yarın kafe çok yoğun olacaktı. Neyse ki Tuğçe bana yardıma gelecekti.
**
Sabah erkenden kafeye gittiğimde altı kişilik bir grup gelmişti. Kendi aralarında yüksek sesle konuşup gülüşüyorlardı. Diğer müşteriler rahatsız olduğu için gidip uyardım. Masanın başında oturan adam beni takmayıp daha da yüksek sesle konuşmaya başladı.
" Beyefendi, diğer müşteriler rahatsız oluyor. Biraz sessiz olursanız sevinirim. Gördüğüm kadarıyla altı kişisiniz ama en çok ses sizden çıkıyor. " Adam bana baktı sinirle. Sonra eliyle beni ittirip ayağa kalktı.
" Muhattabım sen değilsin, müdürünü çağır bana. " Çaktırmadan üzerimdeki kıyafetlere baktım. Pudra rengi bir elbise giymiştim, çok da yakışmıştı bana. Kollarımı göğsümde birleştirip ona bakmaya devam ettim.
" Kafenin sahibi benim beyefendi. Sessiz olmanızı rica ediyorum yoksa sizi dışarı çıkarmaktan hiç çekinmem. "
Mutfağa döndüğümde sinirden gözlerim seğiriyordu. Cansu'ya döndüm.
" Şu grubu bir an önce göndermeye bakın. "
Aradan bir saat geçmişti ama o grup gitmemişti daha. Masaları kontrol edip bir eksik var mı diye bakarken içeri Tuğçe girdi. Gidip ona sarıldım.
" Hoşgeldin Tuğçe! " Koluma çimdik attı.
" Kaç kez söyleyeceğim, abla diyeceksin uyuz. Ben senden iki yaş büyüğüm. " Sonra bakışları arkamdaki masaya döndü.
" Oha!! Kerem Argun bu.. "
Arkama döndüm. Tuğçe'nin gösterdiği yere baktım. Az önce tartıştığım adamı gösteriyordu. Adını bilmiyordum. Önemsemeden Tuğçe'yi çekiştirerek mutfağa götürdüm.
**
Yorgunluktan bitik bir vaziyette eve gittiğimde İrem kapıdaydı. Birlikte içeri girdik. Hemen mutfağa girip çay koydum. İrem bu saatte geldiğine göre kesin bir şeyler olmuştu.
Bana sarılıp ağlamaya başladı. Bu adamı bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum. " Onu bu kadar çok sevdiğini bilmiyordum. Yine ne oldu, hep üzülüyorsun İrem. Bırak şu çocuğu artık. "
İrem iç çekti. " Aslında sevmiyordum ama annesi beni ikna etti. Senin gibi gelin bulamam, oğlumun kafası karışık dedi. Babası olmasa şimdiye çoktan evlenmiştik. "
Söyleyecek bir şey bulamamıştım. İrem beni sevgilisiyle hiç tanıştırmamıştı. Resmini bile göstermiyordu bana. Tuğçe'ye göre öyle bir sevgili de yoktu ama İrem böyle bir şey yapacak birisi değildi. Sevgilisinden bahsederken gözlerinin içi gülüyordu. Ona yaptığım kurabiyeden verip odamdaki yatağı hazırladım, o uyurken ben de telefonumla uğraşıyordum.
İrem'in telefonuna bir mesaj geldi, önemsemedim ama Tuğçe'nin söyledikleri aklıma geldi. Buna inanmak zordu. Bildirim bölgesinden mesaja baktım.
K:
İrem , biz ayrılalı üç ay oldu. Artık yeter, hâlâ birlikteymişiz gibi davranma yeter artık.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Yara
Teen FictionGüzeller güzeli Mila, çapkın playboy Kerem'i değiştirebilecek mi? " Sen sadece benim kağıt üzerinde karımsın, bu kadar. Benden bir beklentin olmasın. "