" Benim soyadımı taşıyorsan, benim dediklerimi yapacaksın. Kerem Argun'un karısı başka erkeklerle dolaşıyor dedirtmem. " Elindeki yüzüğü alıp parmağıma taktı sonra devam etti konuşmasına. " Biz evli olduğumuz sürece bu yüzüğü çıkarmayacaksın. Ayrıca babam eve dönmeni istiyor, ayrı olduğumuz anlaşılırsa itibarımız zedelenir. "
" Umrumda değil sizin itibarınız tamam mı, ben senden boşanacağım. Senden boşanıp yeni bir hayat kuracağım kendime, sen de beni uzaktan izleyeceksin. "
Tam bana doğru gelirken kapı çaldı. Bana 'seninle sonra görüşücez ' bakışı atıp kapıyı açmaya gitti. Döndüğünde yanında babası vardı. Kerem'e laf söyleye söyleye yanıma geldi. " Kızım, ne yaptı sana bu hayvan? " Sonra Kerem'e baktı. Babası bakış atınca Kerem salondan çıkıp mutfağa gitti.
İkimizde bir süre konuşmadan oturduk. Sonra Ekrem amca bana döndü. " Kızım, bak.. Ben daha Serhan olayını yeni öğrendim. İntikam için evlendiğini bilseydim senin başını yakar mıydım hiç? Hadi, inat etme de dön evine. " Parmağımdaki yüzüğü çıkarıp Ekrem amcaya uzattım. Orası benim evim değildi, olmayacaktı da.
" Ekrem amca, orası benim evim değil. Hem Tuna Hanım zaten beni en baştan istemiyordu. Abimi tekrardan hayal kırıklığına uğratmak istemiyorum. " dedim. Ama Ekrem amca pes etmiyordu. " Sadece üç ay.. Üç ay sonra yine bir şeyler düzene girmezse gitmene izin vereceğim."
**
" Abi, ben o eve geri dönmek istemiyorum. Evet, içimde hâlâ bir şeyler var Kerem'e karşı ama benim duygularım karşılıksız. " Abim elimi tuttu. Tam da gözlerimin içine bakıyordu. " Mila'm! Ekrem Bey gelip benimle konuştu, ikna etti. Sadece üç ay kalacaksın ama istemezsen iptal ederiz, Kerem'e nasıl baktığını görüyorum Mila. Onu seviyorsun bence ona ve duygularına bir şans ver. "
Düşündüm. Kaybedeceğim bir şey yoktu sadece üç ay orada kalacaktım, kimseyi umursamayacaktım. Ama önce gidip eski en yakın arkadaşımla yüzleşecektim.
İrem'in beni beklediği kafeye geldiğimde saat öğleden sonra ikiye geliyordu. İrem'in oturduğu masaya yaklaştım. Beni görünce hemen ayağa kalkıp beni karşıladı.
" Hoşgeldin, hadi otur.. En sevdiğin tatlıdan sipariş ettim. " Ona şüpheyle baktım. Karşısındaki sandalyeye oturup çantamı da sandalyenin arkasına astım. " İçinde zehir falan yok dimi? Ben sizin yüzünüzden yeterince zarar gördüm."
" Her şey için özür dilerim Mila. Yemin ederim hepsi Tuna Hanım'ın fikriydi. Seni istemiyordu.. Sonra annenin olayını da öğrenmiş. Seni depoya çağırmamı da o istemişti. Ben Kerem'i kazanmak için her şeyi yapmaya hazırdım." Garson geldiğinde sustu. Garson tatlıları bırakıp uzaklaşınca uzunca yüzüne baktım. Konuşmaya devam etti. " Daha da zarar verecektim sana ama vurulduğun gün.. Ben ne yapacağımı bilemedim. O an her şeyden vazgeçtim. "
Tiramisumdan bir çatal alıp yedim. Tadı çok güzeldi. " Biz Kerem ile anlaşmalı olarak evlendik. " Ben bunu söylerken İrem de tatlısını yiyordu. Birden tatlı boğazında kaldı, öksürmeye başladı. Su uzattım, suyu içince normale dönmüştü. " Nasıl yani? "
İrem'e bütün her şeyi anlattım. " Yani senin sevgilini elinden almadım. Siz zaten ayrılmışsınız, seni sevmiyordu. Senden bahsederken normal birinden söz eder gibi bahsediyordu. Ama kimseye anlatamadım. Şimdi her şey bitti, yani bir şansın var. "
Sevineceğini düşünmüştüm ama öyle olmamıştı. Gözlerinden yaşlar akmaya başladı. Gözlerinden akan yaşları silip bana döndü.
" Kerem seni seviyor. Ben ondan vazgeçtim Mila."
**
Sabah valizimi toparlamıştım. Kerem gelip beni almıştı. Ama onların evine değil de başka bir eve gelmiştik. Bu ev daha küçük 4 oda 1 salon ters dublex bir daireydi. Bu evde Asu,Kerem ve ben yaşayacaktık. Ekrem amca her şeyi ayarlamıştı.
" Annem ve laf sokucu sözleri olmadan yaşayacağız, yaşasın!! " diye bağırdı Asu odasına girerken. Kerem onun bu lafına gülüp valizimi odaya çıkardı. " Burada sen uyursun, ben karşıdaki odada kalacağım. " Odadan çıktı, sonra tekrar dönüp cebinden bir araba anahtarı çıkarıp uzattı.
" Sağ taraftaki garajda duran araba senin. Babam senin için almış, ruhsatı torpidoya koydum. " Teşekkür edip anahtarı elinden aldım. Kerem gidince ben de valizimdeki kıyafetleri odadaki dolaba yerleştirmeye başladım. En azından Tuna Hanım ve o aşağılayıcı bakışları yoktu.
Engin'i arayıp o gün için özür dilemiştim. Pek bir şeyi yoktu sadece gözünün altında hafif bir morluk vardı. Pijamalarımı giyip yatağa girecekken bir ses duydum. Sanki birisi ağlıyordu. Hemen odadan çıktım, ses Kerem'in odasından geliyordu. Kapıyı tıklattım ama ses yoktu sadece sayıklama sesleri duyuluyordu. Kapıyı açıp içeri girdim.
Terden sırılsıklam olmuştu, sanırım kabus görüyordu. " Hayır, hayır, hayır.. Gitme, sen de Melek gibi gitme.. " diyordu.
" Kerem, rüya görüyorsun. Hadi, uyan. " Elini tuttum, susmuştu. Uykusunda gülümseyip yan dönüp uyumaya başladı.
**
Bütün gece uyumamış, Kerem'in başında beklemiştim. Sabah olunca hemen odama gidip kısa bir duş aldıktan sonra hazırlanıp evden çıkmıştım. Okulda sınava girdikten sonra kafeye geçecektim." Engin, nasılsın? " Engin beni görünce durup yanıma geldi. Gülüyordu. " Renkli renkli geziyorum, daha ne olsun? Kocan hayatıma renk kattı. " İkimizde gülüp sınavın yapılacağı yere geçtik. Hocanın sınav kağıdını vermesini beklerken sohbet ediyorduk. " Sınav çok zor, ben çıkıyorum. " dedi Engin. Hemen Engin'in kolunu tutup geri oturttum. İki sınavımız kalmıştı mezun olmak için.
" Saçmalama, bu son şansımız. Sana cevapları söyleyeceğim. " Kerem'in başında beklerken yalayıp yutmuştum tüm kitabı. " 10.soru A olacak, hadi iki soru kaldı. "
Sınav bittikten sonra ben hemen kafeye geçmiştim. Bugün günlerden Cuma olduğu için yoğun bir gündü bizim için. Tahmin ettiğim gibi doluydu yine kafe. Hemen mutfağa geçtim yardım için. " Arkadaşlar, acele etmeyin. Siparişleri verin, servisi ben yapacağım. "
**
Akşama kadar hem servise hem de yemeklere yardım etmiştim. Kafeyi kapatıp eve geçince ne kadar yorulduğumu anlamıştım. Üzerimi değişip salona indim. Yemek yapmaya bile hâlim yoktu zaten Kerem de gelmemişti daha. Mutfağa girip dolabı açtım, dolabın içi yemek doluydu. Sevinç çığlıkları atıp dolaptaki çıtır tavukları çıkarıp masanın üzerine koydum.
Asu bugün arkadaşında kalacaktı. Dolaptan Kerem için yemek çıkarıp masaya koydum. Daha fazla dayanamayacaktım. Üzerime bir örtü alıp salondaki koltuğa attım kendimi.
" Mila, anneciğim.. Beni duyuyor musun? " Anneme baktım, beyaz bir elbise giymişti.
" Anne, seni çok özledim. "
Bana doğru yaklaştı. " Tehlikedesin kızım, uyan! Kaç oradan. "
Uyanmak istiyordum ama uyanamıyordum. Sonra bir anda gözlerimi açtım. Evin içinde biri dolaşıyordu. Kerem olduğunu sandım. " Kerem, masanın üzerinde yemek var. Onu yiyebilirsin. "
" Tamam. " Gözlerimi kapattım. Sonra birden açtım. Bu Kerem'in sesi değildi. Korkuyla yattığım yerde doğruldum. Tehlikedeydim.. Yastığın altından telefonumu alıp Kerem'i aradım, açmıyordu. En sonunda açtı.
" Kerem, evde biri var. " Sonra evdeki her kimse üzerime atladı. Telefon elimden düşmüştü. Kerem hâlâ konuşuyordu. " Mila, geliyorum güzelim." Boğazımı sıkıyordu. Nefes alamıyordum.
Adamın sesi tanıdık gelmişti ama nereden tanıdığımı bilmiyordum. Yüzünü göremiyordum. " Kusura bakma Mila Argun ölmen gerekiyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kalbimdeki Yara
Teen FictionGüzeller güzeli Mila, çapkın playboy Kerem'i değiştirebilecek mi? " Sen sadece benim kağıt üzerinde karımsın, bu kadar. Benden bir beklentin olmasın. "