15-

781 39 4
                                    

" Benim soyadımı  taşıyorsan,  benim dediklerimi yapacaksın. Kerem Argun'un karısı  başka  erkeklerle dolaşıyor  dedirtmem. " Elindeki yüzüğü  alıp  parmağıma taktı sonra devam etti konuşmasına. " Biz evli olduğumuz  sürece  bu yüzüğü  çıkarmayacaksın. Ayrıca  babam eve dönmeni istiyor, ayrı  olduğumuz  anlaşılırsa  itibarımız  zedelenir. "

" Umrumda  değil  sizin itibarınız tamam mı, ben senden boşanacağım. Senden boşanıp  yeni bir hayat kuracağım  kendime, sen de beni uzaktan izleyeceksin. "

Tam bana doğru  gelirken kapı  çaldı. Bana 'seninle sonra görüşücez ' bakışı  atıp  kapıyı  açmaya  gitti. Döndüğünde  yanında  babası  vardı. Kerem'e  laf söyleye  söyleye yanıma  geldi. " Kızım,  ne yaptı  sana bu hayvan? " Sonra Kerem'e  baktı. Babası  bakış  atınca  Kerem  salondan çıkıp  mutfağa gitti.

İkimizde bir süre  konuşmadan oturduk. Sonra Ekrem amca bana döndü. " Kızım,  bak.. Ben daha Serhan olayını  yeni öğrendim. İntikam  için  evlendiğini bilseydim senin başını  yakar mıydım hiç? Hadi, inat etme de dön  evine. " Parmağımdaki  yüzüğü  çıkarıp Ekrem amcaya uzattım. Orası  benim  evim değildi, olmayacaktı da.

" Ekrem amca, orası  benim evim değil. Hem Tuna Hanım  zaten beni en baştan  istemiyordu. Abimi tekrardan hayal kırıklığına uğratmak  istemiyorum. " dedim. Ama Ekrem amca pes etmiyordu. " Sadece üç  ay.. Üç ay sonra yine bir şeyler  düzene girmezse gitmene izin vereceğim."

**

" Abi, ben o eve geri dönmek  istemiyorum. Evet, içimde  hâlâ  bir şeyler  var Kerem'e  karşı  ama benim duygularım  karşılıksız. " Abim elimi tuttu. Tam da gözlerimin  içine  bakıyordu. " Mila'm! Ekrem Bey gelip benimle konuştu,  ikna etti. Sadece üç  ay kalacaksın  ama istemezsen iptal ederiz, Kerem'e nasıl  baktığını  görüyorum Mila. Onu seviyorsun bence ona ve duygularına  bir şans  ver. "

Düşündüm. Kaybedeceğim  bir şey  yoktu sadece üç  ay orada kalacaktım, kimseyi umursamayacaktım. Ama önce  gidip eski en yakın  arkadaşımla  yüzleşecektim.

İrem'in  beni beklediği kafeye geldiğimde  saat öğleden  sonra ikiye geliyordu. İrem'in  oturduğu masaya yaklaştım. Beni görünce  hemen ayağa  kalkıp  beni karşıladı.

" Hoşgeldin,  hadi otur.. En sevdiğin  tatlıdan  sipariş  ettim. " Ona şüpheyle  baktım. Karşısındaki sandalyeye  oturup çantamı da sandalyenin arkasına  astım. " İçinde  zehir falan yok  dimi? Ben sizin yüzünüzden  yeterince zarar gördüm."

" Her şey  için  özür  dilerim Mila. Yemin ederim hepsi  Tuna Hanım'ın fikriydi. Seni istemiyordu.. Sonra annenin olayını  da öğrenmiş. Seni depoya çağırmamı da o istemişti. Ben Kerem'i  kazanmak için  her şeyi yapmaya hazırdım." Garson geldiğinde  sustu. Garson tatlıları  bırakıp  uzaklaşınca  uzunca  yüzüne  baktım. Konuşmaya  devam etti. " Daha da zarar verecektim sana ama vurulduğun gün.. Ben ne yapacağımı bilemedim. O an her şeyden  vazgeçtim. "

Tiramisumdan bir çatal  alıp  yedim. Tadı çok  güzeldi. " Biz Kerem ile anlaşmalı  olarak evlendik. " Ben bunu söylerken  İrem de tatlısını  yiyordu. Birden tatlı  boğazında  kaldı,  öksürmeye  başladı. Su uzattım, suyu içince  normale dönmüştü. " Nasıl  yani? "

İrem'e bütün  her şeyi anlattım. " Yani senin sevgilini elinden almadım. Siz zaten ayrılmışsınız, seni sevmiyordu. Senden bahsederken normal birinden söz  eder gibi  bahsediyordu. Ama kimseye anlatamadım. Şimdi  her şey  bitti, yani bir şansın var. "

Sevineceğini  düşünmüştüm ama  öyle  olmamıştı. Gözlerinden  yaşlar akmaya başladı. Gözlerinden  akan yaşları  silip bana döndü.

" Kerem seni seviyor. Ben ondan vazgeçtim Mila."

**

Sabah  valizimi toparlamıştım. Kerem gelip beni almıştı. Ama onların  evine değil  de başka  bir eve gelmiştik. Bu ev daha küçük  4 oda 1 salon ters dublex bir daireydi. Bu evde Asu,Kerem ve ben yaşayacaktık. Ekrem amca her şeyi  ayarlamıştı.

" Annem ve laf sokucu sözleri  olmadan yaşayacağız, yaşasın!! " diye bağırdı  Asu odasına  girerken.  Kerem onun bu lafına gülüp valizimi  odaya çıkardı. " Burada  sen uyursun, ben karşıdaki  odada kalacağım. " Odadan çıktı,  sonra tekrar  dönüp  cebinden bir araba anahtarı  çıkarıp  uzattı.

" Sağ  taraftaki  garajda duran araba senin. Babam  senin için  almış, ruhsatı torpidoya koydum. " Teşekkür  edip anahtarı  elinden aldım. Kerem gidince ben de valizimdeki kıyafetleri odadaki  dolaba yerleştirmeye  başladım. En azından  Tuna Hanım  ve o aşağılayıcı  bakışları  yoktu.

Engin'i arayıp  o gün  için  özür  dilemiştim. Pek bir  şeyi  yoktu   sadece gözünün  altında  hafif bir morluk  vardı. Pijamalarımı  giyip yatağa  girecekken bir ses  duydum. Sanki birisi ağlıyordu. Hemen odadan çıktım,  ses Kerem'in  odasından  geliyordu. Kapıyı  tıklattım ama ses yoktu  sadece sayıklama sesleri duyuluyordu. Kapıyı  açıp  içeri  girdim.

Terden sırılsıklam  olmuştu, sanırım  kabus görüyordu. " Hayır,  hayır,  hayır.. Gitme, sen de Melek gibi gitme.. " diyordu.

" Kerem, rüya  görüyorsun. Hadi, uyan.  " Elini tuttum, susmuştu. Uykusunda gülümseyip yan dönüp  uyumaya  başladı.

**
Bütün  gece uyumamış, Kerem'in  başında beklemiştim. Sabah olunca hemen odama gidip kısa bir duş  aldıktan  sonra  hazırlanıp  evden çıkmıştım. Okulda sınava  girdikten  sonra  kafeye  geçecektim.

" Engin, nasılsın? " Engin beni görünce  durup  yanıma  geldi. Gülüyordu. " Renkli renkli geziyorum, daha ne olsun? Kocan  hayatıma  renk kattı. " İkimizde gülüp  sınavın  yapılacağı  yere geçtik. Hocanın  sınav  kağıdını  vermesini beklerken sohbet ediyorduk. " Sınav  çok  zor, ben çıkıyorum. " dedi Engin. Hemen Engin'in kolunu tutup geri oturttum. İki sınavımız  kalmıştı  mezun olmak için.

" Saçmalama, bu son şansımız. Sana cevapları  söyleyeceğim. " Kerem'in  başında  beklerken yalayıp  yutmuştum  tüm  kitabı. " 10.soru A olacak, hadi iki soru kaldı. "

Sınav  bittikten  sonra ben hemen kafeye geçmiştim. Bugün  günlerden  Cuma olduğu  için  yoğun  bir gündü  bizim için. Tahmin ettiğim gibi  doluydu yine kafe. Hemen mutfağa  geçtim  yardım  için. " Arkadaşlar,  acele etmeyin.  Siparişleri  verin, servisi ben yapacağım. "

**

Akşama kadar hem servise  hem de yemeklere  yardım  etmiştim. Kafeyi  kapatıp  eve  geçince  ne kadar  yorulduğumu anlamıştım. Üzerimi  değişip salona indim. Yemek yapmaya  bile hâlim yoktu zaten  Kerem de gelmemişti  daha. Mutfağa  girip dolabı  açtım,  dolabın  içi  yemek doluydu. Sevinç  çığlıkları  atıp  dolaptaki çıtır  tavukları  çıkarıp  masanın  üzerine  koydum.

Asu bugün  arkadaşında  kalacaktı. Dolaptan Kerem için  yemek çıkarıp masaya koydum. Daha fazla dayanamayacaktım. Üzerime  bir örtü  alıp salondaki  koltuğa  attım  kendimi.

" Mila, anneciğim.. Beni duyuyor  musun? " Anneme baktım,  beyaz  bir elbise giymişti.

" Anne, seni çok  özledim. "

Bana doğru  yaklaştı. " Tehlikedesin kızım, uyan! Kaç  oradan. "

Uyanmak istiyordum ama uyanamıyordum. Sonra bir anda gözlerimi  açtım. Evin içinde  biri  dolaşıyordu. Kerem olduğunu  sandım. " Kerem, masanın  üzerinde  yemek  var. Onu yiyebilirsin. "

" Tamam. " Gözlerimi  kapattım. Sonra birden açtım. Bu Kerem'in  sesi değildi. Korkuyla yattığım  yerde doğruldum. Tehlikedeydim.. Yastığın  altından  telefonumu alıp  Kerem'i  aradım,  açmıyordu. En sonunda açtı.

" Kerem, evde biri var. " Sonra evdeki her  kimse üzerime  atladı. Telefon  elimden düşmüştü. Kerem hâlâ  konuşuyordu. " Mila, geliyorum  güzelim." Boğazımı  sıkıyordu. Nefes  alamıyordum.

Adamın  sesi tanıdık gelmişti  ama nereden tanıdığımı  bilmiyordum. Yüzünü göremiyordum. " Kusura  bakma Mila Argun  ölmen gerekiyor."

Kalbimdeki  YaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin