29-

352 24 1
                                    

" Asu! Sen böyle  bir  şeyi  nasıl  yapabilirsin? Ben şimdi  Kerem'e  ne diyeceğim? Of Asu of !! "

Asu gözyaşları  içinde yatağının üzerinde  oturmuş elindeki mendili  yırtıp duruyordu. " Ben çok  karşı  çıktım  ama Serkan beni  ikna etti. Hamile kalacağımı  bilmiyordum ki.. Lütfen  bişeyler  yap. "

Olan olmuştu,  ona kızmanın  bir yararı  yoktu şuan. O sırada  içeri  Kerem girdi. Direk  Asu'nun üzerine  yürüyüp bağırmaya  başladı. Şok olmuştum. Hemen Kerem'i  ondan uzaklaştırdım.

" Sen nasıl  bize bunu yaparsın  lan? Bir daha o Serkan denen şerefsizle görüşmeyeceksin. O çocuğu  da gidip  aldıracağız. Annemle babam duymadan bu iş bitecek. " Asu yataktan  kalkıp abisinin  karşısına  dikildi.

" Ben Serkan'ı seviyorum, o da beni seviyor. Bu çocuğu  da asla aldırmam." Kerem elini kaldırdı,  sonra da tekrar indirdi. Asu daha çok  ağlamaya  başlamıştı. Onu sakinleştirmek için  yanına  gidip yatağa  oturttum.

" Tamam güzelim,  sakin ol. Ağlama  lütfen.. "

Kerem sinirle soludu. " Hep sen yüz  veriyorsun buna. Aranızda  konuşun, ikna et onu. Yarın  bu bebekten kurtulacağız. "

**

Kerem odadan çıktıktan  sonra  Asu ağlayarak  uyumuştu. Onun için  ne kadar zor olduğunu  biliyordum. Şu  an karnında  bir can taşıyordu  ve ondan vazgeçmek  istemiyordu. Sevdiği  adamın çocuğuydu.

" Kerem, Asu bebeği  aldırmak  istemiyor. Lütfen  sen buna karışma. Evet bir hata yapmış  ama hatasının  bedelini  böyle  ağır  ödetme ona. Yıllarca  bunun acısını  çekecek. Bunu yaparsan Asu'yu kaybederiz, eskisi gibi  olmaz. "

" Karışacağım  tabiki. Bir daha da bu evden dışarı  çıkmayacak. Doktorla  konuştum,  bizi bekliyor. "

Aşağı  indiğimde  Asu hazırlanmış  bizi bekliyordu. Son dakikaya  kadar  Kerem'in fikrini değiştirmeye  çalıştım  ama nuh diyor peygamber  demiyordu. Asu'nun gözlerindeki  acıyı  görebiliyordum.

Doktorun muayenesine geldiğimizde  bizi hemen almışlardı. Önce Asu'yu muayene etmişlerdi. Bebek sekiz haftalıktı.

" Kerem, hâlâ  vakit var. Lütfen  bunu ona yapma, bebeği  istiyor. Buna sen karar  veremezsin."

" Asu, hadi  abiciğim.. Bu senin iyiliğin  için, ileride bana teşekkür  edeceksin. Yaşın  daha küçük,  pişman  olmanı  istemiyorum. "

Asu oturduğu  koltuktan kalkıp  hemşirenin  arkasından odaya girdi. Beni de istememişti  yanında. 15-20 dakika sonra  çıktığında  ikimize  de bakmıyordu.

" Asu, iyi misin? " Kafa salladı  ama iyi değildi. Eve gidene kadar da konuşmamıştı. Eve gider gitmez odasına  girip kapıyı  kilitlemişti.

" Kerem, bunu yapmamalıydın.. O seni asla  affetmeyecek. Ve ben de seni affetmeyeceğim. "

**

Aradan bir ay  geçmişti. Asu hâlâ  odasından  çıkmıyor, sürekli  yemek yiyip dizi izliyordu. Onun da acıyı yaşama  biçimi buydu sanırım. Herkesin acıyı  yaşama biçimi  farklıydı. Ben üzgünken sadece uyurdum. Uyurken unuturdum her şeyi.

" Kızım, Asu neden  odasından  çıkmıyor? Serkan'ı da terk etmiş sanırım. Senle konuşur, gidip bir konuşsan? " dedi Tuna Hanım.

" Benimle  de konuşmuyor. Yedek anahtarla girmeyi deneyeceğim. Kovacak değil ya. " Asu bir aydır   odasından  çıkmıyordu. Serkan kaç kez gelmişti  ama onu bile görmek istememişti.  Kerem o günden  sonra  pişman  olmuştu.  Asu'yla konuşmaya  cesaret edememişti.

Yedek anahtarla odaya girdiğimde Asu ellerini karnına  koymuş  uyuyordu. Bu bir ayda  kilo da almıştı. Sürekli  hazır  yemek yiyor, yatıyordu. Birden gözlerini  açtığında korkup yattığı  yerde doğruldu.

" Beni yalnız  bırakın  demiştim. "

Yatağın  üzerine  oturup ellerini tuttum. " Abinin yaptığı  şey  affedilir bir şey  değil biliyorum Asu. Ama dünyanın  sonu değil ki.. Serkan'ı  da terketmişsin, kendine bunu yapma. "

Sinirle gülümsedi. " Abim, benim kahramanım dediğim  adam çocuğumu elimden aldı  benim. Sen gelmiş  dünyanın  sonu  değil diyorsun. Abimi savunacaksan onun yanına  git. Onu asla affetmeyeceğim. Serkan'a da söyle artık  gelmesin buraya. "

**

Kafeye gittiğimde  Serkan hemen yanıma  geldi. Kürtaj  olayını biliyordu ve bu yüzden  Kerem'in  üzerine  yürüyüp  yumruk  atmıştı  Kerem'e. Haklıydı,  daha  sevgilisinin hamile olduğunu  bile bilmezken  bebeğin aldırıldığını öğrenmişti. Ve Kerem'i  ben de affedemiyordum.

" Asu nasıl? Beni görmek  istemiyor, onu çok  özledim. " Serkan'ın omzunu sıvazlayıp mutfaktaki  sandalyeye oturttum.

" Üzgün.. Sürekli  yemek  yiyip uyuyor, odasından  çıkmıyor. Beni arkadaşı  olarak görmesine rağmen benimle bile konuşmuyor  ama geçecek. Biraz zaman  geçsin, bunları  biraz  sindirsin o zaman konuşursun. Üstüne  gidersek daha kötü  olabilir. " Serkan kafa salladı.

" Kerem'in  yaptığı  güzel  bir şey  değil, onu kaç  kez vazgeçirmeye  çalıştım  ama dinlemedi. Şuan  o kadar pişman  ki.. Sana karşılık  bile vermedi, haklı  olduğunu  biliyor çünkü. "

Kafeyi kapatıp  eve gittiğimde  Kerem odamda oturmuş beni bekliyordu. Çantamı  ve montumu yatağın  üzerine  atıp  karşısındaki koltuğa  oturdum.

" Asu beni hiç  affetmeyecek. Sen de affetmeyeceksin değil mi? Affettim  desen de affetmeyeceksin. Ben böyle  yaparak  kardeşimi  korumaya çalıştım  ama yanlış  yaptım. " Gözyaşlarını  silip  konuşmaya  devam etti.

" Asu benim  küçük  kız  kardeşimdi. Kıyamazdım  ben ona, onun canı  yansa benimki daha çok  yanardı. Ama ben kardeşimi  çok kırdım, belki de hayatını  mahvettim. Ömür  boyu taşıyacağı  bir yük  bıraktım  belki omzuna. Ben yapamam  Mila. Ben bunları  kaldıramam. "

Yanına  gidip önünde  diz çöktüm. Ellerini tutup gözlerine  baktım. " Hatanı kabul edip onunla yüzleşmelisin. Asu seni çok kolay affetmez belki ama affedecek. Onun yanında  olmalıyız. "

" Ben bir süre  diğer  evde kalacağım. Sen burada onunla kal. Hem belki beni görmemek iyi gelir ona da."

Yanımdan  geçip gittiğinde bir şey diyememiştim. Kaçmayı  seçiyordu.

Kalbimdeki  YaraHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin