Selaammm!!! Sizi azıcık beklettim ama yapacak bir şey yok, bu sıralar pek bölüm atamıyorum ne yazık ki. Valla oturup burada nedenlerini anlatsam içim sıkılır hiiiç gerek yok, bence biz onun yerine bölüme geçelim gdfagkhjfdaskgh Multide benim her bir üyesi çocukluk aşkım olan bir grubun çok güzel bir şarkısı var, dinleyin derim. Hepinize keyifli okumalar...
Kumsal'dan...
Kahvaltı ettikten sonra büyük ısrarlarım sonucu hamağa geçmiştik. Ne yapabilirim yani? Çok güzel bir yer. Bunca yıl benden saklamasının hesabını ona sorardım ama yerim çok rahattı, hiç bozamayacaktım.
Kafamı göğsüne koymuş bir şekilde otururken o da kolunu belime sarmıştı. O 'şey' de hala bağlıydı. Açmasın zaten ya! Kocamandı yani! Benden bile uzun! Gerçi benden uzun olan pek çok şey var ama olsun.
Çiçekler dikkatimi çekmişti. Bayağı fazlalardı çünkü. Merakla "Alparslan?" dediğimde bana döndü. "Ne oldu Kumsal?"
Doğrularak "Şey, çiçekleri sen mi ektin?" diye sorduğumda burukça gülümsedi. "Annem ve Ayla ekmişti." Gözlerim dolarken yutkundum. Nasıl akıl edememiştim? Keşke yine hatırlamasaydı... "Bilmiyordum... Ben, ben çok özür dilerim. Hatırladın yine..."
Devam edecekken elimi tutarak sözümü kesti. "Canımın içi, zaten unutmuyorum ki ben annemi. Üzme kendini, gel."
Kendine çektiğinde tekrar başımı göğsüne koymuştum. Saçıma bir öpücük bıraktıktan sonra doğrulup ayağa kalktığında meraklı gözlerle onu izliyordum.
Elini bana uzatarak "Gel hadi." deyince ne yaptığını anlamasam da ayağa kalkıp elini tuttum. Çiçeklerin olduğu yere gittiğimizde arka bahçenin de yarısını görebiliyorduk.
Eliyle güllerin ve menekşelerin olduğu bir kısmı gösterirken "Burada Asena ve Ayla on dört yaşında filandı, ben de on yedi ya da on dokuz yaşındaydım, yaşlarımızı pek hatırlamıyorum ama o günü dün gibi hatırlıyorum. Babam az önce oturduğumuz bankta oturmuştu, ben de yanında oturmuştum. Annem de bu çiçekleri ekiyordu işte... Bak, neredeyse her renkten gül var. Bulmak için çok uğraşmıştı. Menekşeler de şu tarafta." diye anlatıyordu bir yandan da. "Ayla çok severdi çiçekleri, o da annem gibiydi. Asena da severdi ama ekmekle uğraşmazdı, yani gerek duymazdı herhalde. Annem ve Ayla ekerken bizim yanımıza geldi. Tabii annem onun da öğrenmesi için çok uğraştı da dinlemedi. Elimden tuttu, beni kaldırmaya çalıştı. Neymiş; burası çok uygunmuş ona dövüşmeyi öğretmem için filan. Yaklaşık bir saat bana dil döktü bana ona dövüşmeyi öğretmem için. Ben de kıyamadım, kalktım. En basit şeyleri öğretiyordum, o da hemen kavrıyordu yani. Okula gittiğimde öğrenmiştim dövüşmeyi, gerçi zaten biliyordum da o kadar iyi bilmiyordum. İşte ben burada öğretirken annemler de orada çiçek ekiyordu. Yorulduğumuzda tam oturuyordum ki orada oturmuş, kollarını birbirine bağlamış ağlayan Ayla'yı görünce Asena'yı babamın yanına yolladım. Annem de herhalde yemek yapmaya gitmişti. Gittim yanına, önüne çöktüm ama görmen lazım, nasıl ağlıyor... Önce bir yeri yaralandı sandım ama ama kolları birbirine bağlı olduğu için yaralanmış olamazdı. Yaralansa öyle durmazdı yani. Ne oldu abim falan diyorum ama umursamıyor. Neymiş ben Asena ile çok ilgilenmişim fakat onunla bir çiçek bile ekmemişim. Asena'ya dövüşmeyi öğrettiysem biraz da onunla ilgilenmem lazımmış. Zor ikna ettim ama hanımefendi tutturdu bana çiçek ekmeyi öğretecekmiş. Şu gördüğün beyaz gülü Ayla ile ektim. Asena'ya hava atıyormuş gibi baka baka çiçek ekmeyi öğretiyordu bana. Gülmekten ekememiştim hatta... İkisine de asla kıyamıyordum, gerçi hala öyle, zaten biliyorsun. Sonra ben kalktığımda annem de geldi, birlikte ekmeye devam ettiler. Tabii bazen annem asker olacağım için üzülüyordu ama ben şehit olamadan o oldu. Zaten sonra da sana söz verdim."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuklarım
General FictionDefne, çocuklarına aşık bir kadın. Şefkatli, merhametli... Oğulları Onur ve Ege için canını bile verir. Bu onun hikayesi...