"Ne?"
Mert'in verebildiği tek tepki buydu. Öylece bakıyordu bana. Benim de içimde fırtınalar kopuyordu.
Kendimi tutmaya çalışsam da gözümden bir damla yaş akmıştı bile. Bunu gören Mert üzüntüyle gülümseyerek bir elini yanağıma koydu.
"Canım... Bak, bir şekilde Onur'u ikna edeceğiz, bunu biliyorsun değil mi? Sen yeter ki üzme kendini."
Başımı salladım.
"Olmuyor Mert... Olmayacak..."
Mert yanağımı okşuyordu.
"Olacak, başaracağız... Göreceksin, çocuklarımızla birlikte çok mutlu olacağız..."
Mert'in dediklerine yavaş yavaş ikna oluyordum.
"Ama..."
Uzanıp dudaklarıma bir öpücük kondurdu.
"Sevgilim! Canım benim, düşünme sen bunları. Hamilesin sen, bak bebeklerimize bir şey olacak."
Haklıydı.
"Tamam." deyip ayağa kalktım.
"Ben bir yüzümü yıkayayım."
O da başını salladı. "Bir şeye ihtiyacın olursa seslen."
Gülerek arkamı döndüm. "Yüzümü yıkamaya gidiyorum Mert!"
Mert de gülüyordu. Gidip güzelce yüzümü yıkadıktan sonra Ege'ye bakmaya gittim. Masasına oturmuş ödev yapıyordu.
"Yapamadığın, takıldığın bir yer var mı oğlum?" Başını iki yana salladı.
Saçlarından öpüp "Aferin benim oğluşuma!" dedim.
Birden "Anne bana meyve soyar mısın?" dedi. Şaşkın bir şekilde. "Tabii Egeciğim." dedim. "Sen yeter ki iste." Ege normalde meyveyi hiç sevmezdi. Bunun bir dersten kurtuluş yolu olduğunu anlamıştım ama sesimi çıkarmadım.
Ege'nin odasından çıkıp Onur'un odasına girdim. O da oturmuş ödev yapıyordu. "Meyve ister misin oğlum?"
Başını iki yana salladı.
"Bak Ege'ye soyacağım, sana da soyayım hemen. Hem ne güzel vitaminli vitaminli." Başını tekrar iki yana sallayınca mecburen çıktım odasından.
Of! Ne yapacağım ben bu çocukla?Hayır, nesini kabul etmiyor iki kardeşin daha anlamıyorum ki! Yine saçmalamaya başladın Defne!
"Sevgilim?" Mert yanıma gelmiş soran gözlerle bana bakıyordu.
Derin bir nefes aldım. "Meyve ister misin?" Gülümsedi. "Benim aşkım meyve soyar da ben yemez miyim?" Gülerek gözlerimi devirdim ve mutfağa gittim.
Bir kaba elma, şeftali,çilek vs. koyup üç tane de tabak aldım. Bıçağı da onların üstüne koyup sandalyeye oturdum ve hepsini soymaya başladım.
Soyduktan sonra iki tabağı alıp ilk önce Ege'nin odasına gidip masasına koydum. Sonra çıkıp Onur'un odasına girdim. Onur beni görmezden gelince bayağı moralim bozuldu. Meyve tabağını masaya koydum ama tepki bile vermedi. Ben de sinirle çıktım odasından.
Artık hep böyle mi olacaktı? Mutfağa gidip diğer tabağı da aldım ve Mert'e götürdüm. "Ellerine sağlık hayatım." Beni yanağımdan öpüp bilgisayarda işini yapmaya devam etti. Ben de masaya geçip sınav sorularını hazırlamaya devam ettim.
Bir süre sonra aklıma gelen şeyle Mert'e döndüm. "Mert?" Mert kafasını kaldırmadan cevap verdi. "Efendim güzelim?" Gülümsedim. "Hafta sonu ailecek bir şeyler mi yapsak? Mesela şöyle denize gidebiliriz. Yarın akşam çıkar, pazar akşamı da döneriz. İki geceliğine."
Mert gülümseyerek bana döndü. "Olur güzelim. Hem çocuklar için de bir değişiklik olmuş olur." Ben de başımı salladım.
Bir süre daha sınav sorularıyla ilgilendikten sonra yerimden kalktım. Saat çok geç olmuştu.
İlk olarak Ege'nin odasına gittim. Pijamalarını giymiş, güzelce uyuyordu benim paşam. Onu sevgiyle bir süre izledikten sonra odasından çıktım.
Onur'a bakmaktan bilerek kaçıyordum. Yanına gittiğim anda gözyaşlarımı tutamayacağımı biliyordum çünkü.
Mutfağa gidip bütün bulaşıkları hallettim. Sonra kahve yaptım ve Mert'e verdim.
Gülümsedi. "Benim güzel karım bana kahve mi yapmış! Neden yordun kendini aşkım?" Sözleriyle keyfim yerine gelmişti. "Ne yorulması?Hiç iş yapmayacak değilim herhalde!" Güldü ve beni belimden tutup hafifçe çekerek koltuğa, yanına düşürdü. "Mert! Ne yapıyorsu..." Lafımı bitirmeme izin vermeden dudaklarını benimkilerle buluşturdu. Bir süre sonra onu hafifçe ittirdim ve güldüm.
"Yeter bu sana! 4 çocuğumuz varken hala utanmadan böyle şeyler yapıyorsun!" Güldü. Ben de güldüm ve kalkıp yatak odasına gittim.Siyah beyaz pijamamı giyip dişlerimi de fırçaladıktan sonra yapacak hiçbir işim kalmamıştı.
Yavaşça odadan çıkıp Onur'un odasına doğru yol aldım. Bir yandan uyanık olmasını, bir yandan da uykuda olmasını istiyordum. Yavaşça odanın kapısını açıp içeri girdim ve... Bir dakika ne?
"Onur!" Onur odada yoktu! Telaşla odadan çıktım. Banyoya gidip kapıyı çaldım.
Ses yoktu. "Onur!" Ben telaşla koştururken Mert geldi yanıma. "Defne, ne oluyor?!"Gözlerim dolu dolu bir şekilde ona döndüm. Sesim ancak bir fısıltı halinde çıkabilmişti.
"Onur... Yok."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuklarım
Ficción GeneralDefne, çocuklarına aşık bir kadın. Şefkatli, merhametli... Oğulları Onur ve Ege için canını bile verir. Bu onun hikayesi...