Seelaammmmmmmm!!!! Dün iki tane bölüm atmayınca özlediniz mi beni sgaksgakgskshksjsjs
Neyse, uzatmadan bölüme geçiyorum, iyi okumalar...
NOT: Multide minik Kumsal ve minik Ege vaarrr, çok tatlı değiller mi? Tabii bir de şarkı, açmayı unutmayın sakın!
Ege'den...
Sabah olmuştu. Hep birlikte oturmuştuk. Gerçi ben yatıyordum ama olsun.
Annemler koltuklarda otururken Ayla başucumdaki sandalyede oturuyordu. Yorulduğu belliydi. Onu en kısa zamanda eve göndermenin bir yolunu bulmam gerekiyordu ama nasıl?
Kapı açıldı ve odaya bir hemşire girdi. Elinde bir serum ve hap tutuyordu.
Tam serumu takıyordu ki Ayla'nın sesiyle durdu. "Asu... Güzel isim."
Kaşlarımı çatarak ona döndüğümde kızın yaka kartını okuduğunu gördüm. Ne yapıyordu ki şimdi?
"Teşekkür ederim." Hemşire şaşırsa da belli etmemişti.
Tekrar serumu takmaya yönelirken Ayla tekrar konuştu. "Serumu ben takabilir miyim? Lütfen..."
O masumca hemşireye bakarken hepimiz şaşkınlıkla bakıyorduk.
"Şey... Serum takmayı biliyor musun ki?" Hemşirenin içinin rahat etmediğini görebiliyordum ama Ayla çoktan söze atlamıştı bile. "Evet! Doktorum ben!"
Hemşire bir süre bir bana bir Ayla'ya baktıktan sonra yavaşça elindeki serum ile hapı uzattı. "Hocam gelirse ben serumu taktım ve gittim. Tamam mı?"
Ayla heyecan ve mutlulukla kafasını sallarken hafifçe güldüm. Bazen çok tatlı oluyordu bu kız. Tamam ya, her zaman öyleydi!
Ama ben de onun takmasına oldukça mutlu olmuştum. Demek ki verdiği sözü hala hatırlıyordu...
"Kısmen de olsa sözümüzü tutalım ama değil mi?"
Ayla serumu takmakla uğraşırken babam kafası karışık bir şekilde "Ne sözü?" deyince gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım. Ayla da kıpkırmızı olmuştu. "Önemli bir şey değil Mert amca ya..."
Hapı bana uzatınca ağzıma attım. Lanet olsun ya, nasıl bir tat bu böyle?!
Yüzümü buruşturmamak için uğraşırken abim gülmemeye çalıştığı için kıpkırmızı olmuştu.
Ona ters bir bakış attığım sırada odaya doktor girdi. "E Asu nerede?"
Ayla gayet ciddi bir şekilde "Az önce gelen hemşireyi mi diyorsunuz?" diye sorunca doktor kafasıyla onayladı. Ben de merakla onu izliyordum.
"Serumu takıp ilacını verdikten sonra farklı bir doktor çağırdığı için gitti."
Sırıttığımda doktor başıyla onaylamıştı. "Anladım. Ege bey, serum bittiği zaman zaten ikinci evrede olduğunuz için bugün kemoterapiye başlayacağız. En azından size uygun bir ilik bulunana kadar tedavimizi sürdürelim."
Bir de bu vardı tabii. Tüm aile kanını vermişti ama hiçbirimizinki uyuşmuyordu. Her ne kadar belli etmemeye çalışsalar da üzüldüklerini görebiliyordum. Açıkçası benim de en büyük umudum buydu. Aileden birininkiyle mutlaka uyuşur diyordum ama uymamıştı.
"Yaklaşık yarım saat sonra serum biter, biz de sizi kemoterapi odasına alırız. Sizi biraz yorabilir, ağrılarınız olabilir, saçlarınız dökülebilir, bunlar çok normal."
Doktor odadan çıkarken şok olduğumu hissediyordum. Saçlarım mı dökülecekti?!
Gerçi kanser olan kişilerin saçlarının döküldüğünü biliyordum ama... Ama aklıma benimkilerin de döküleceği gelmemişti hiçbir zaman!
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuklarım
Ficción GeneralDefne, çocuklarına aşık bir kadın. Şefkatli, merhametli... Oğulları Onur ve Ege için canını bile verir. Bu onun hikayesi...