41. Bölüm-Af

87 8 90
                                    

Selaamm!!!! Hayırsız yazarınız geldi khfsahjfsajhlk Ya ben açıklama yapmaya dahi utanıyorum artık o yüzden uzatmadan bölüme geçelim, multideki şarkıyı açmayı unutmuyorsunuz, keyifli okumalar...


Ege'den...

Hala yerde oturmaya devam ettiğim sırada birden açılan kilidin sesiyle irkilmiştim. Polislerden biri bana kullandığı sert ses tonunun yakınından bile geçmeyen bir şekilde "Sadece on beş dakika! İzin verdiğime pişman etmeyin beni. Zaten zor izin aldım." dediğinde kafamı kaldırmamla Ayla'yı görmem bir olmuştu. Birtanem benim, gözlerinin içi kızarmıştı. Nasıl bunları yaşamasına izin verirdim ya, nasıl?! 

Ayla içeri girip kolumdan tuttuğunda hiç halim olmasa da onu uğraştırmak istemediğim için ayağa kalktım. İkimiz de oturma yerine oturmuştuk. Yüzüne bakamıyordum. Ne göreceğimi kestiremiyordum çünkü... Beni suçlayacak mıydı? Belki de çocuğunun babasının bir katil olmasını istemiyordu. Sonuna kadar haklıydı... Haklıydı ama... Ben kızımı çok seviyordum ya...

Gözlerim dolarken birden Ayla çenemden tutarak yüzümü kendisine çevirmişti. "Sevgilim, bakışlarını kaçırma. Yalvarırım bak bana..." 

Elini yanağıma koyarak konuşmaya başlayınca ne kadar zor olsa da gözlerinin içine baktım. "Kimse senin kalbinin pamuk gibi olduğunu bilmese de ben biliyorum Ege. Kimse senin ne kadar iyi biri olduğunu bilmese de ben biliyorum, o yüzden bakışlarını kaçırma dedim. Ben inanıyorum sana, her ne dersen de, ben senin söylediğine inanacağım sevgilim..." Gözümden düşen bir damla yaşa engel olamazken Ayla çabucak silmişti. "Ağlama..." 

Bir süre durup ona baktıktan sonra korkarak aklımdaki soruyu dile getirdim. "Kızmadın mı bana?"

Şefkatle bakarken "Ben seni dinlemeden sana kızmam, kızamam ki!" dedi ve devam etti. "Neden yaptın sevgilim? Ben senin asla böyle bir şey yapmayacağını biliyorum, o yüzden soruyorum; neden yaptın?" 

Derin bir nefes alarak yanağıma koyduğu eline bir öpücük kondurdum ve anlatmaya başladım. İçimi dökmek istiyordum. İçimdeki zehri akıtmak istiyordum. 

"Ayla... Ayla'm... Yemin ederim bilerek olmadı. Her şey çok ani gelişti. Yalan söylemiyorum, yemin ederim! Silah kullanmayı bile bilmediğimi sen de biliyorsun. Ben oraya sadece hesap sormaya gittim ama bir süre sonra silah çektiler. Ben de beni vurmasınlar diye oradaki silahlardan birini aldım ama kullanmayı bilmediğim için yanlışlıkla ateşledim ve adam öldü. Meğerse kilidi açıkmış silahın, nereden bileyim ben? Sonra mecbur kalarak diğerlerini de yaraladım yoksa ölecektim..." Ölmek umurumda değildi ama onları yalnız bırakmak istemiyordum ki ben... 

Sessizce "Ama ben bir katilim, bu gerçeği değiştiremem." diye eklediğimde bana sarılmıştı. "Değilsin! Sen de diyorsun, yanlışlıkla olmuş." 

Ben de beline sarılırken kokusunu iyice içime çektim. İkimizin de buna ihtiyacı vardı belli ki. Ayrıldığımızda "Affet beni..." diye mırıldandım. 

Gerçekten de bu benim için çok önemliydi. Ne başkalarının, ne hakimin benim suçsuz olduğumu bilmesi umurumda değildi ama Ayla'nın affetmesini istiyordum. 

Elimi tutarak "Ben sana hiç küsmedim ki... Biliyordum çünkü yanlışlıkla olduğunu, inanmadım ki kimseye... Çünkü ben kocamın nasıl biri olduğunu biliyorum, diğerlerinden bana ne?!" deyince hafifçe gülümsedim. 

Birden "Ege ya çok geç çıkarsan? O zaman ne olacak?" deyince ne diyeceğimi bilememiştim, zaten o da bana fırsat vermeden hızla devam etmişti. "Demek istediğim, kendimden çok şunu düşünüyorum, ya dört ay içinde çıkamazsan? Ya beş altı sene sonra çıkarsan?" 

ÇocuklarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin