20. Bölüm-Ah Şu Kapı Dinleme Huyum

121 13 37
                                    

Merhabaaaa! Neler yapıyorsunuz, biraz anlatın bakalım. Sınavlar nasıl gidiyor? Eminim yorulmuşsunuzdur. Ve umarım bu bölüm size bir ödül gibi olur. Bence hepiniz çalışmalarınızın karşılığını alacaksınız, hepinize başarılar diliyorum canlarım. İyi okumalar...

NOT: Multide bölüme aşırı uyan bir şarkı ve Eylül meleğimiz var...

Alparslan bir süre sessiz bir şekilde ikimizi izledikten sonra hızla ilerlemeye başladı. Gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Beni dinlemesi gerekiyordu, bunu ben istememiştim!

Ağlamamak için kendimi zor tutarken kendimi açıklamaya çalışıyordum. "Alparslan, yemin ederim göründüğü gibi değil. Bir..." Sert bakışlarıyla sustuğumda artık tutamadığım bir gözyaşı yanaklarımdan süzülmüştü bile. Ya bana inanmazsa?

Alparslan bir anda dönüp Ata'ya bir yumruk atınca korkuyla çığlık attım. Ata yere düşerken Alparslan bağırarak ona yumruk atıyordu. "Lan sen kimsin?! Kimsin sen?!"

Gözü dönmüş gibi onu döverken rahatlasam mı, korksam mı, üzülsem mi bilemiyordum. Ayakta duramayacakmış gibi hissediyordum ve gözlerimden devamlı yaşlar akıyordu. "Lan benim dokunmaya kıyamadığım kızı sen nasıl öpersin piç?! Lan sen kimi öpüyorsun şerefsiz?! Onu da geçtim, sen kimseyi onun isteği olmadan öpemezsin lan!! Hele ki o kişi Kumsal ise hiç öpemezsin!!"

En sonunda babam dayanamayarak uzanıp Alparslan'ı Ata'nın üstünden çekti. Ata'nın tüm yüzü kan olan yüzünü görünce midemin bulandığını hissetmiştim.

Alparslan bir anda beni bileğimden tutup götürürken rüyada gibiydim. Odama girdiğimiz anda arkasını dönüp kapıyı kapatmıştı. "Alparslan, yemin ederim ben istemedim. O kendisi bir anda öptü..."

Gözümden yaşlar süzülürken çenemden tutarak yüzümü kendine çevirdi. "Kumsal, kendini açıklamaya çalışmana gerek yok. Ben biliyorum; sen öpmedin onu. Anlamadım mı sanıyorsun? Anlamasam bile seni dinlemeden suçlayacağımı mı sanıyorsun? Asla yapmam! Birincisi; Ağlama Kumsal, yapma. Ben sana demedim mi ne olursa olsun ağlamayacaksın diye? Neden dinlemiyorsun ki beni? Ben bu gözünden akan yaşlar için ölürüm Kumsal."

Alparslan yüzümü avuçlarının içine alınca kendimi tutamayarak hıçkırarak ağlamaya başladım. Korkudan mı, rahatlamadan mı ağlıyorum bilmiyordum. Sadece içimden ağlamak geliyordu.

"Kumsal, canımın içi, yapma böyle. Ne olur ağlama güzelim, o şerefsiz için akmasın o inciler..."

Biraz olsun sakinleştiğimde Alparslan saçlarımdan öptü. "Canımın içi, hem bugün senin doğum günün. Hadi sil o incilerini. Akan makyajını da sil; hem makyajsız daha güzelsin. Ama bugün o şerefsiz gidecek Kumsal, anlaştık mı?" Hafifçe gülümseyip kafamı salladığımda "Aşağıda bekliyorum o zaman?" dedi. Gülerek "Tamam." deyince odadan çıkmıştı. Derin bir nefes alarak banyoya gittim. Tüm makyajım akmıştı. Lanet olsun, ben Alparslan'ın karşısına bu şekilde mi çıktım?

Yüzümü güzelce yıkayıp hafiften dağılmış saçlarımı elimle düzelttim ve odadan çıktım. Şimdi bir de Ata ile konuşmam gerekiyordu.

Kapıyı açtığımda Doğu ile Batı'nın da Ata'nın yanında olduğunu gördüm. Ata burnuna buz tutarken hararetli bir şekilde konuşuyorlardı. Hafifçe boğazımı temizlediğimde hepsi hızla bana döndüler.

"Ben Ata ile biraz konuşabilir miyim?" Doğu ile Batı bir an kararsızlıkla birbirlerine baktıktan sonra odadan çıktılar. Ata ise bana bakıyordu. Geçip karşısına oturdum.

"Ata, bunu neden yaptın?" Ata buzu kenara attı. "Senin için yaptım! Senin de beni sevdiğini görebiliyorum, o şerefsiz gelmeseydi aşkıma karşılık verecektin Kumsal!"

ÇocuklarımHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin