Herkese ikinci günden selam! Böyle üst üste atmak çok güzelmiş ya, benim çok hoşuma gitti.
Bu bölüm atma maratonundan bir süre sonra bir daha yapalım mı, ister misiniz?
Multide uzuun bir aradan sonra birbirine kavuşmuş Alparslan aşkımız ve Kumsal kuzumuz var. Bir de inanılmaz güzel bir şarkı tabii.
O zaman bölüme geçelim, iyi okumalar...
Kumsal'dan...
İki saattir oturmamıza rağmen gelen giden yoktu. Böyle beklemek de o kadar zordu ki... Tabii ki gelmelerini istemiyordum ama bekle bekle de nereye kadardı yani! Zaten korkudan ölmek üzereydim. Ne kadar kendimi tutmaya çalışsam da gözüm sürekli masanın üstündeki silaha kayıyordu.
Alparslan en sonunda zorlanarak ayağa kalkıp camdan bakmaya gitti. Ben kendini yormamasıyla ilgili söylenirken bir anda telefonu çalmaya başladı.
Alparslan hızla telefonu açarken kalbim ağzımda atıyordu sanki. "Bana bak, yanlış olmuş falan deme, seni içtimada öldürürüm!!"
Alparslan bağırırken dikkatlice onu dinliyordum. Alparslan karşıdaki kişinin konuşmasını dinlerken yüzü kırmızıdan mora, mordan tekrar kırmızıya geçiyordu.
"KES LAN!! BİR İYİLEŞEYİM VAR YA, ÖLDÜRECEĞİM SENİ ÖLDÜRECEĞİM!!"
Ne olmuştu ya, ne olmuştu?! Ben ona bakarken aynı sinirle "Kumsal gidiyoruz. Yanlış olmuş, zaten bu sana yeter de artar burada kalamazsın daha fazla. Ayrıca ben de geliyorum." dedi.
İnanamıyorum ya, nasıl böyle bir yanlış anlaşılma olabilir?! Sinirle karışık hem rahatlama, hem de korkudan ellerim titrerken zorlukla ayağa kalktım. "Saçmalama Alparslan! Sen hiçbir yere gelmiyorsun, ben de buradayım!"
Alparslan yanıma gelip yüzümü avuçlarının içine aldı. "Kumsal, zaten artık eskisi kadar kötü değilim. Hem bak, artık ayağa da kalkabiliyorum. Söz, eve gidince yerimden kalkmam ama lütfen gidelim, ben çok sıkıldım burada. Hem zaten yarın taburcu olacaktım. Doktora da sorarız, izin verirse, ki izin verir, gideriz. Olur mu?"
Gözlerinin içine bakarken bir süre düşündüm. Zaten en az bir hafta buradaydım, başında bekleyerek kalkmasına engel olurdum. Ben gidene kadar da iyileşmiş olurdu kesin.
İç çekerek "İyi tamam." dedim. "Ben doktorunla konuşup geliyorum, sen de ceketini giy!" Alparslan başını sallarken odadan çıktım.
Başım dönmeye başlamıştı, korkudan olmalıydı. Gerçekten de bir an birilerini vurmak zorunda kalacağımı zannetmiştim.
Baş dönmem iyice artınca doktorun odasına giden koridordan çıkıp merdivenlerden indim ve kendimi tuvalete attım.
Ellerim titrerken yavaşça yüzüme su çarpmaya başladım. Şu anda kendimi bırakamazdım, Alparslan buradaydı ve onu eve götürmek zorundaydım. Ayrıca bana bir şey olursa ne kadar panikleyeceğini biliyordum.
Bir süre daha tuvalette durduktan sonra çıkıp doktorun odasına doğru ilerlemeye başladım.
Tekrar odaya döndüğümde Alparslan da hazırlanmıştı. "Neden geç kaldın?" diye sorunca hızlıca "Doktorundan ancak izin aldım." diyerek koluna girdim.
Aşağı indikten sonra taksi çağırıp bindik. Ellerimin titremesi ve baş dönmem bir türlü durmuyordu. Neyse ki Alparslan hiçbir şey fark etmemişti.
Başımı cama yaslayarak derin nefesler aldım. En kısa zamanda odama kavuşmak istiyordum.
Ege'den...
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuklarım
Ficción GeneralDefne, çocuklarına aşık bir kadın. Şefkatli, merhametli... Oğulları Onur ve Ege için canını bile verir. Bu onun hikayesi...