Selammm!! Bölüme hepiniz hoş geldiniz! Arayı biraz fazla açtık ama bu bölümle telafi edeceğim bence. Uzatmadan hemen geçiyorum, yukarıdaki şarkıyı açmayı unutmayın, bölüme bayağı uygun gibi geldi bana. Hepinize keyifli okumalar...
Kumsal'dan...
Abim odadan çıktıktan bir süre sonra ben de peşinden çıktım. Odaya dayanamıyordum daha fazla. Sürekli orada geçirdiğimiz zamanlar geliyordu aklıma.
Abimlerden gizli kaçarak benimle birlikte uyumak için gelmesi, benim ona saçma sapan sebeplerle trip attığım zamanlarda hep alttan alarak kendini affettirmeye çabalaması... Niye böyle olmuştuk ki? Kimin suçuydu bu?
Alparslan beni aldatmazdı ki... Niye yapmıştı böyle bir şey? İnanamıyordum, inanmak istemiyordum ama fotoğraf gözümün önündeydi, inanmaktan başka ne yapabilirdim ki? Resmen aldatmıştı beni... Ama bir yandan da aklım almıyordu. Alparslan beni aldatmazdı, hadi diyelim ki aldattı, bunu neden herkesin görebileceği, kalabalık bir caddede yapsın ki? Aradan zaman geçtikte daha mantıklı düşünmeye başlıyordum ama hala aklıma yatmayan şeyler vardı.
Salona girdiğimde herkesin gözleri bana dönerken dudaklarımın titrediğini hissetmemle gidip babamın kucağına oturduğumda beni kollarıyla sarınca kendimi tutamayarak ağlamaya başladım. Yine ve yine...
Babam yavaş yavaş saçlarımı okşarken "Tamam bir tanem." diye mırıldandı yumuşak bir sesle. "Ağlama, tamam, geçti." Hıçkırarak başımı göğsüne gömdüğümde Onur abim bir an ayağa kalkacak gibi olsa da Asena'nın kolunu tutmasıyla sinirli bir nefes vererek tekrar oturmuştu.
Salonun dışından gelen seslerle kalbim sıkışırken annem ayağa kalkıp salonun kapısını açık bırakarak dışarı çıkmıştı. Yine mi o kıza gidiyordu? Hem de akşam akşam? Bu saatte niye giderdi ki başka... Kendimi tutamayarak hıçkırdığımda babam beni saran kollarını sıkılaştırmıştı.
Annemin "Bu saatte nereye Alparslan? Daha yeni geldin oğlum. Hem gitme, uykusuzsun sen." demesiyle kendimi tutamayarak çatallı çıkan sesimle arkalarından seslendim. "Bırak anne ya! Ö-öptüğü o kıza gidiyordur. Hazır benimle a-arası da bozuldu ya!"
Söylediklerimden sonra hıçkırıklarım artarken hemen ardından kapı çarpma sesi gelmişti. Annem salona girerken bıkkın bir nefes vererek koltuğa oturmuştu.
Nasıl yapmıştı bunu ya? Bende olmayan ne bulmuştu o uzun boylu kızda? En azından benden ayrılıp sonrasında o kızla birlikte olsaydı... Ne zamandan beri birliktelerdi acaba? Ben sürekli okul için gidiyordum, tabii rahat rahat buluşuyorlardır o zamanlarda!
Bir süre sonra dış kapının açılma sesi gelince hepimizin şaşkın gözleri salonun kapısına çevrilmişti. Kapının açılmasıyla içeri Alparslan girerken şaşkın şaşkın bakıyordum. İşleri nasıl bu kadar çabuk bitmişti o kızla? Ben rahat rahat otururlar diye düşünüyordum. Hazır başında eve gelmesi ve birlikte zaman geçirmeleri için cırlayan biri de yoktu sonuçta!
Telefonunu açıp bir şeyler yaptıktan sonra çalma sesi gelirken ne yaptığını anlamaya çalışıyordum. Sakin bir şekilde "Buldum kimin yaptığını, dinle bakalım Kumsal Hanım..." dediğinde gözyaşlarımı silerek koltukta doğruldum. Anlamaya çalışıyordum. Neyden bahsediyordu?
Birden telefondan gelen sesle kaşlarım çatılırken şaşkınlıkla kalakalmıştım. Nasıl olabilirdi böyle bir şey? Alparslan... O yapmamış mıydı yani? Aldatmamış mıydı beni? Ama... Ama nasıl olur?
Telefondan İlayda'nın sesi yükselirken ben dilim tutulmuş bir şekilde kalmıştım. "Müsait olmadığını söyledin, şey diyordum en son, hah, hatırladım! Kurtuldun mu o kuzenim olacak cadıdan? Geleyim mi yanına?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Çocuklarım
Ficción GeneralDefne, çocuklarına aşık bir kadın. Şefkatli, merhametli... Oğulları Onur ve Ege için canını bile verir. Bu onun hikayesi...