Keyifli okumalar...
"İsmimden nefret ediyorum." kendisine alınan tonlarca oyuncağı etrafa saçarken bir yandan da etrafa öfkeli bakışlarını sunuyordu. Kızgındı çünkü ne zaman ismini duysa aklına o cani babası geliyordu. O adam kendisini hiç sevmiş miydi bilmiyordu. Hatırladığı kadarıyla hiç saçını okşamamış, bir kez dahi olsun sarılmamıştı.
Adam içki bardağından yudum alırken karşısındaki küçük çocuğa baktı. Tiksinerek baktığı yüzünün her köşesinden belliydi. Uzandığı koltuktan ayağa kalktı ve adımlarını köşede duvarın dibine sinmiş küçük çocuğa yöneltti. Bu sırada elindeki içki bardağınıda bırakmamıştı. Elini çocuğun saçına doladı ve yüzünü kendi yüzüne çevirdi.
"Sana adını ben verdim. 'İlker' olsun dedim anlamı güzel diye. Ama sen gittin o orospu anana benzedin." bunları söylerken küçük çocuğun saçını dahada çekiştirmişti. "Ne yapacaksın? Sende mi beni terkedip gideceksin? Senden de erkek orospusu olur. Büyüyünce sende mi onun bunun altına yatacaksın?" Elindeki içki bardağını çoktan yere fırlatmıştı. Karşısındaki çocuğun kız gibi görünmesinden ve annesine olan benzerliğinden nefret ediyordu.
Minik bedeni artık dayanamıyordu bu işkencelere. Annesi o daha çok küçükken başka adamla kaçmış onuda bu adama bırakmıştı. Baba dediği adamsa yıllardır kırılan gururunun acısını bu küçücük bedenden çıkarıyordu.
Sırtındaki yaralar acımıyordu artık hatta yerine yenilerinide açsa hissetmiyordu. Ağlamayı da bırakmıştı artık. Karşısında kendisine vuran adama nefretten başka bir duygu besleyemez olmuştu.
Odanın kapısının açılmasıyla küçük çocuk gözlerini kapıya dikti. Karşısında nefes nefese soluklanan adamı gördü. Sabri tabiri caizse koşarak gelmişti o kadar yolu. Ellerini diz kapaklarına koyarak hafif öne eğildi ve derin bir nefes alarak duruşunu dikleştirdi.
Adımlarını küçük çocuğa doğru yöneltirken odada bulunan eşine ve Züleyha hanıma kafasıyla çıkmalarını ima etti. İki kadın odadan çıktıklarında adam çoktan küçük çocuğun yanındaydı. Dizlerinin üstüne çökerek boylarını eşitlemeye çalıştı. Ellerinin içine aldığı küçük ellerle karşısındaki çocuğun bakışlarını yüzüne kaldırmasını sağladı.
"N'oldu aslanım? Neden bu kadar sinirlisin.?" dedi karşısındaki çocuğa çok değer veriyordu. Her zaman bir oğlu olsun istemişti ama bir kızı vardı ve karısı ikinci kız çocuklarına hamileydi.
Kehribar gözlerini adamın gözlerine dikti. "Zülüş ve Cemile teyzeye bana o isimle hitap etmemelerini söyledim. Ama yinede beni o isimle çağırıyorlar. Sevmiyorum ben o ismi Sabri amca. Lütfen söyle kullanmasınlar o ismi." dedi ve kafasını yere eğdi.
"Tamam aslanım, sen sinirlenme. Ben onlarla konuşurum bir daha kullanmazlar." Elini küçük çocuğun yanağına çıkarmış, gamze olan sol yanağını okşuyordu. Sonra aklına gelen şeyle çocuğun kafasını kaldırdı ve gözlerine umutla baktı. "İsmini değiştirmek ister misin?" dedi eliyle halen çocuğun yanağını okşarken. Küçük çocuk kaşlarını kaldırıp, dudaklarını büzerek bir süre düşündü. "Olabilir mi böyle bişey?" dedi.
Sabri onun bu tatlı surat ifadesine gülümserken iç çekti. "Eğer sende istersen bu mümkün. İster misin peki?" dedi. Ayağa kalkıp çocuğu kucağına aldı ve küçük çocuğun yatağına doğru adımladı. Bir kaç adım sonra yatağın kenarında buldu kendini ve yatağın üzerine oturdu. Küçük çocuğuda bacağına oturttu.
"Ama ben hangi ismi istediğimi bilmiyorumki" dedi. Sabri gülümsedi ve sıkı sıkı sarıldı kucağındaki çocuğa." Ben hep bir oğlum olsun istedim. Ama seninde gördüğün gibi Allah bana sadece kız evlat veriyor . Ama sonra sen girdin hayatıma. Ben eğer bir oğlum olursa ismini Aden koymak istedim hep. Eğer sende beğenirsen Aden olsun mu ismin?" dedi. Bir yandan da çocuğun kabul etmesini umuyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADEN BXB
General Fiction-DÜZENLENİYOR- Aşk nasıl bir şey bilmiyorum ama gördüklerim, okuduklarım ve duyduklarımla bence; içi dolu seni vurabilecek şekilde olan bir silahı, seni vurmayacağına emin olduğun birine gözü kapalı vermek... Aden de tam olarak bunu yaptı. Kendisini...