Keyifli okumalar...
Kalbi korkuyla hızlı hızlı çarparken etrafındaki dağınıklığa baktı. Darmadağın olmuş odada sağlam hiç bişey kalmamıştı. Gözlerini etrafta gezdirdi hızlı hızlı.
Karanlık salonda oturan küçüğünü gördüğünde donup kaldı yerinde. Pencereden vuran ayın ve küçük bir kaç lambanın ışığından başka ışık yoktu koca salonda.
Gözleri bir anda küçük olanın eline kaydı. Elinden damlayan kanları gördüğünde kalbi sızlasada elindeki silah bu işin sonunun iyi bitmeyeceğini haykırıyordu karanlık odaya.
Ürkek adımlarla ilerledi, yanlış bir hareket yapmak istemiyordu. Aden duyduğu ayak sesleri ile elindeki bakışlarını kaldırdı.
Gördüğü adamla histerik bir gülüş sundu. Bu gülüş acı doluydu, öfke doluydu en önemliside pişmanlık doluydu.
Baran'ın gördüğü ifadeyle daha da acıdı kalbi. Aden ilk defa ona böyle bakıyordu. Nefret dolu, pişmanlıkla, iğrenerek.
"A-Aden..."
Korkakça çıktı sesi çünkü ne yaptığınında bundan sonra neler olacağınında farkındaydı. En başından beri biliyordu bu hikayenin sonunun iyi bitmeyeceğini.
Yinede söz geçirememişti kalbine. Küçüğünü ilk gördüğünde çekmişti kalbi isyan bayrağını. İstemesede beyni çoktan kaydetmişti o masum gülümsemesini, gülerken yanağında beliren o çukuru.
O çukur mezarı olsun istemişti. Sadece kendisine gülsün sadece kendisi görsün istemişti. Bencilceydi biliyordu ama zaten aşk en büyük bencillik değil miydi?
Kendisine doğru yaklaşan adamı görünce elini kaldırdı Aden. "Dur! Yaklaşma.."
Ne kadar sinirli olsada zayıf çıkmıştı sesi. Lanet etti bu duruma, bu adamın karşısındaki durumuna lanet etti.
Bu adam karşısında her zaman ilgiye, sevgiye ve korunmaya muhtaç gibi hissediyordu kendisini. Ne kadar güçlü olsada, büyüğü ona dokunduğunda savunmasız bir çocuğa dönüşüyordu.
Şimdiye kadar hep tek başına göğüs germişti zorluklara. Kendisini bırakıp giden annesinin yokluğuna, işkence eden öz babasına, her seferinde nefretini kusan Cemile'ye her zaman tek başına göğüs germişti.
Peki ne zaman bu kadar zayıf olmuştu. Ne zamandır birisinin kanadı altında yaşamayı istiyordu. Bir anda nefret etti bunlardan. Öz anne babasından, Cemile'den, karşısında duran adamdan en önemliside kendisinden nefret etti.
"Aden yalvarırım önce beni bir dinle. Açıklamama izin ver."
Küçük olan duyduğu kelimelerle kahkaha attı. Bu gülüş gerçeklikten uzak ve sadece acı barındırıyordu.
"Neyi açıklayacaksın? Beni nasıl kandırdığını mı? Ben olmadığımda arkamdan nasıl alay ettiğini mi? Yoksa zaten boktan olan hayatımı nasıl daha berbat ettiğini mi? Neyi açıklayacaksın Baran söylesene neyi?"
Aden'in sözleri kırık cam parçaları gibi saplandı kalbine. Yanlış yapmıştı biliyordu ama kendince haklı sebepleri vardı ve küçüğü onu dinlemiyor hatta duymak bile istemiyordu.
Aden oturduğu yerden ayağa kalktı ve salonun ortasında dikilen adama doğru ilerledi. Bir kaç adım sonra dururken Baran kendisine yaklaşan adamla daha net gördü gözlerindeki nefreti.
"Peki daha ne kadar sürdürecektin bu oyununu? Hiç bana anlatmayı düşündün mü? Yoksa 'Altıma da yattı gittiği yere kadar sürdürürüm bu sırada benimde işim görülmüş olur' diye mi düşündün? Çok güldünüz mü peki arkamdan?"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADEN BXB
General Fiction-DÜZENLENİYOR- Aşk nasıl bir şey bilmiyorum ama gördüklerim, okuduklarım ve duyduklarımla bence; içi dolu seni vurabilecek şekilde olan bir silahı, seni vurmayacağına emin olduğun birine gözü kapalı vermek... Aden de tam olarak bunu yaptı. Kendisini...