34. Bölüm

384 45 61
                                    

Şimdi size söylemek istediğim bişeyler var..

Öncelikle okuyup yıldıza basan, yorum yapan herkese teşekkür ederim.

Satır aralarında okuduğum yorumlar beni mutlu ediyor ve yazma isteğimi artırıyor. Bazen kendi kendime yazıp okuyormuşum gibi hissediyorum ve kitabı kaldırmak istiyorum.

Ama bir kaç kişi için yazmaya devam ediyorum. Çekinmenize gerek yok, satır aralarına yorum bırakabilir yıldıza basabilirsiniz. Bunu benden başka kimse görmüyor.

Neyse lafı uzatmayayım...

Kitabı kontrol etmedim.. hatalarım varsa affola :))

Keyifli okumalar...



Baran parkettiği arabadan inip eve doğru adımlarken aklından geçen tek şey Aden ile yapacakları konuşmaydı. Bu akşam istemeden de olsa küçük olana yalan söylemiş nerede olduğunu gizlemişti.

Elindeki anahtarla kapıyı açarken bir anda aklına gelen şeyle düşünceli yüzünde gülümseme peyda oldu. Bir zamanlar Aden'in kendisini koymadığı eve artık anahtarla girip çıkıyordu.

Küçük olan her konuda zorlamıştı kendisini. Buz tutmuş kalbini eritebilmek için çok çabalamıştı Baran. Sırf bu yüzden liseli gençler gibi kıskandırmaya bile çalışmıştı, ki başarılıda olmuştu.

Bir zamanlar en büyük korkusu küçüğünün kalbini kazanamamakken şimdi ise o kalbi kaybetmekten korkuyordu. Hemde sonsuza kadar.

İçeri girip arkasından kapıyı kapattıktan sonra üzerindeki ceketi çıkarıp vestiyere astı. Bir yandan kol düğmelerini açıp siyah gömleğinin kollarını yukarı doğru katlarken bir yandanda güzel kokuların esir aldığı büyük salona doğru ilerledi.

Büyük bir özenle hazırlandığı belli olan masayı gördüğünde dudakları kalbindeki korkulara meydan okurcasına yukarı doğru kıvrıldı.

Baran masayı daha iyi inceleyebilmek için adımlarını o yöne atarken, Aden elindeki tabaklarla salona girdi.

"Gelmişsin..."

Baran duyduğu sesle omuzundan kendisine doğru ilerleyen adama baktı ve gördüğü manzara ile sesli bir gülümseme bıraktı büyük salona.

Aden üzerindeki rahat kıyafetleri, elindeki servis tabakları, önündeki mutfak önlüğü ve mutfak önlüğünün cep kısmına sıkıştırdığı mutfak havlusu ile çok şirin görünmüştü gözüne.

Aden Baran'ın neye güldüğünün farkındalığı ile masaya ilerleyip elindeki tabakları bıraktıktan sonra yüzünü büyük olana döndürüp dudaklarına sıkı bir öpücük kondurdu.

Baran dudaklarına değen dolgun et parçasının etkisiyle içmeden sarhoş olurken, Omuzunu sıkıca kavrayan elin sahibine baktı.

"Çok güzel kokuyor, ne pişirdin?"

Gözlerini kehribarlardan ayıramazken boşluktaki elini tam önünde durmuş kendisine bakan adamın beline attı.

"Kırmızı et seviyorsun diye mantar soslu biftek yaptım, ayrıca yanında kuşkonmaz sote ve patates püresi var. Tabi bide senin asla olmazsa olmazlarından mevsim salata var."

Baran'ın duyduğu yemeklerle ağzı sulanırken, kafasını hafifçe eğerek burnunu küçük olanın boynu ile kulağının birleştiği yere sürtüp derin bir nefes aldı.

"Peki çorba?"

Aden Baran'ın dediği şeyle gülümserken kafasını hafifçe geriye atarak büyük olanın yüzüne baktı.

ADEN BXBHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin