DÜZENLENDİ!!!
Önündeki masada duran bardağa uzanırken sıkıntılı bir ses çıkardı. Bardaktaki suyu bir dikişte içerken, buz gibi su bile bedenini sakinleştiremedi. Boş bardağı sert bir şekilde masaya koyarken sinirden kızarmış gözlerini gezdirdi etrafta.
"Hayır anlamıyorum. Abi biz arkadaş dost değil miyiz? Neden her seferinde işime çomak sokuyor amına koyayım." Aklına geldikçe çıldıracak gibi hissediyordu. Bu sabah mutlu uyanmıştı. Bir kaç haftadır konuştuğu kızla buluşmak için sözleştikleri yere gittiğinde Bora'nın kızı tehdit ettiğini görmesiyle aralarında tartışma çıkmış hatta bir kaç yumruk bile atmıştı.
"Peki onu dinledin mi Ömer?" Bora ne kadar Ömer'e aşık olsada asla böyle bişey yapacak bir adam değildi. Onun nazı sadece Ömer'e geçerdi.
"Neyini dinleyeceğim abi, gözümün önünde kızın kolundan tutmuş benimle iletişimini kesmesi için tehdit ediyordu." Yumruk yaptığı ellerini dahada sıktı.
Bora onun canıydı. Aralarındaki bağ farklıydı. Kendisine göre daha ufak tefek ve daha kırılgandı. İçinde her zaman onu tehlikelerden koruma iç güdüsü vardı.
Bora kaşındaki ve dudağının kenarında ki kanla mekandan içeri girdiğinde Baran şaşkınlıkla Ömer'e baktı. "Ona vurdun mu?" Anında kaşları çatılırken bakışlarını tekrar içeri giren oğlana çevirdi.
Ömer sıkıntılı bir nefes verirken sinirle ayağa kalktı ve adımlarını çıkışa yöneltti. Bora ona kırgın bir şekilde bakarken Ömer onun yüzüne bile bakmadan hızla yanından geçip mekandan çıktı.
Omuzlarını düşürüp adımlarını halen masada oturan Baran'a doğru ilerletti. Ömer'in kalktığı sandalyeye otururken dudağındaki acıyla yüzünü buruşturdu.
"Noluyor Bora? Sorun neydi?"
"Beni dinlemedi bile. O kadına inanmayı tercih etti. Ne zamandır tanıyor ki o kadını. Beni bile karşısına alabilecek kadar güveniyor mu ona? Yemin ederim kıskançlığımdan yapmadım. O-o kadın onu kandırıyor." Yanaklarından süzülen yaşların farkında bile değildi.
Şaşkınlıkla kaşları yukarı kavislendi Baran'ın. Bora'nın durduk yere böyle bişey yapmayacağını biliyordu ve eğer yaptıysa haklı bir nedeni olduğundan da emindi.
"Ne demek kandırıyor? Sen nerden biliyorsun peki?" Kısılmış gözlerle baktı karşısındaki çocuğa. Yaş olarak içlerinde en genç olanıydı.
"Geçenlerde bir adamla gördüm kızı. Biraz yakın görünüyorlardı. Belki akrabasıdır dedim üzerine düşmedim. Bugün o mekanda tesadüfen karşılaştık. Telefonda konuştuklarını duydum. 'Az kaldı Ömer bana güvenmeye başladı, edindiğim bilgileri sana ulaştıracağım biraz daha zaman ver' falan diyordu. Beni gördüğünde ise yüzü değişti kekelemeye başladı." Sıkıntı ile çekiştirdi saçlarını.
"Yemin ederim bu yüzden yaptım. Tamam doğru bundan önceki işlerine hep çomak soktum ama kıskanıyorum abi ne yapabilirim. O o kadınlara dokundukça benim kalbim parçalanıyor, ölüyormuş gibi hissediyorum." ağlaması dahada şiddetlenirken ağzından bir hıçkırık koptu.
"Bu işi bana bırak sen, ben bir araştırayım. Bir süre kendi haline bırak Ömer'i de. Zaten gerçekler ortaya çıkınca köpek gibi pişman olacak. O zaman süründürürsün iti." elini karşısındaki adamın saçlarına atıp hafifçe karıştırdı.
Parmak uçlarını dudak kenarına değdirdi. Acıyla yüzünü buruşturdu. "Eli çok ağır şerefsizin. Çenem yerinden çıktı sandım."
Duyduğu şeyle gülümserken kafasını hafif önüne eğip sağa sola salladı büyük olan.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
ADEN BXB
General Fiction-DÜZENLENİYOR- Aşk nasıl bir şey bilmiyorum ama gördüklerim, okuduklarım ve duyduklarımla bence; içi dolu seni vurabilecek şekilde olan bir silahı, seni vurmayacağına emin olduğun birine gözü kapalı vermek... Aden de tam olarak bunu yaptı. Kendisini...